Okula dönüş

Üç ay süren yaz tatili, en sonunda bitmek üzere. İlk ve orta dereceli okullarda okuyan on binlerce öğrenci, önümüzdeki hafta ders başı yapacak. Öğrenci olmanın heyecanını daha bu sene ilk kez yaşayacak olanlar ise; yeni ortamlarıyla daha çabuk kaynaşabilmek, ilk kez öğrenci olmanın heyecanını daha çabuk atlatabilmek amacıyla, diğer öğrencilerden bir hafta daha erken okul hayatına başlayacaklar.

Okula dönüşün en zor kısmı, şüphesiz okul ortamıyla daha henüz tanışacak olan minik öğrenciler içindir. Doğdukları günden itibaren içinde bulundukları bir hayatın daha resmî, daha kesin kurallarla örülü bir yüzüdür; okul.

Doğdukları günden itibaren anneleriyle neredeyse etle tırnak gibi olan çocuklar, okula yeni başlayacakları günlerde daha önce hiç olmadıkları kadar duygusaldırlar. Hatta bazı çocukların duygusallığı; hırçınlıklarını, haylazlıklarını bile açığa vurabilir. Kolay değil. Ne de olsa anneden ilk ayrılıştır; onlar için okulun ilk günü.

Daha üst sınıflarda okuyan öğrenciler içinse; okulun ilk günü, âdeta bir bayram günü gibidir. Okulların kapanmasıyla, okulun sıralarına bırakılan arkadaşlıklar, okulun ilk gününde yeniden hayat bulurlar. Okulun ilk günü; öğrencilerin tatil anılarını, yaz maceralarını anlatmalarıyla geçer. Birinci sınıflardan daha üst sınıflardaki öğrenciler için, okulun ilk günleri daha renkli bir hal alır.

Okulun katı kurallarla grileşen renginin pembeye çalan tonudur; okul arkadaşlıkları. Bazen öğrenci olanın, sadece arkadaşları için okuluna gidesi gelir. Okul dediği o sıkıcı ortama, sırf arkadaşları için katlanmayı göze alır. Özellikle de lise yıllarında…

Ancak mezun olduktan çok sonra kıymeti anlaşılır; okulun ve sıra arkadaşlıklarının. Ve insanlar, yeniden öğrenci olmak isterler.

Eğer imkânınız varsa; günün birinde okuduğunuz liseyi ziyaret edin. Öğrencilik anılarınız yeniden canlanacak ve öğrenci olmanın, aslında ne büyük bir manevî zenginlik olduğunun farkına varacaksınız.