Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Mart '16

 
Kategori
Deneme
 

Ölüm üstüne

Ölüm üstüne
 

ben


Tam gerçeklikte olmasa bile, doğum anlığımızla ilgili az çok benzer belirginlikte bir görüntü hayal edebiliriz. Fakat, insanın ölüm anlığıyla ilgili hayaline nasıl bir görüntü düşüyor bilemiyorum; ancak, yaşayanların hiçbir zaman ölüm anlığının arkasındaki bilgiyi netleştiremeyeceği kanısındayım. Ölüm sonrasını bilmek isteyen merak öyle güçlüdür ki, geçmişte ve gelecekte hayatımızı etkileyen belki de en etkin inançsal bilgi gerçekliğini yapmıştır. Tüm dinsel inanç olguları döner dolaşır ölüm gerçekliğini ve ölümün ardındaki yaşam hayalini temel ederek bilincimize yükselirler. Bu inanç bilgisi bilincimizi o kadar uçurur ki, insanoğlu ölümden sonra hak edeceğine inandığı cennette daha güzel “yaşamak” adına somut varlığını dünyadan kopuk bir yaşantıyla tüketebilir; hatta kendince yeri geldiğinde bu uğurda canından bile vazgeçebilir. Kutsal Kitaplar ve milyonlarca insanın hayatına yön veren düşünür ya da önderlerin yazıtları ölüme ve ölümden sonrasına dair Tanrı adına iletilen müjde ve tasvir deyişleriyle doludur.
 
Ölüm bilinci bizi tıpkı düşünmek gibi diğer canlılardan ayıran bir özelliktir. Dışımızdaki canlıların ölümleri bizim için hayatın sıradan bir gerçeğidir. Daha genel ifade ile ölümlerin tamamı doğanın olağan olaylarıdır. Oysa, kendi ölülerimizi ölümsüzleştiren inançsal bilgi bizzat gene kendi bilincimizin ürünüdür.
 
İnsanoğlu aklını kullanması vesilesi ile yaptığı gözlem ve deneylerlerle diğer canlı varlıkların da ölüme karşı duyarlı olduğunu görmüştür. Ancak, insan daha da ileri giderek bir yandan öldürmek için bir yandan da kendi ölümüne neden olabilecek unsurları bertaraf etmek için örgütlenir. Doğadaki diğer canlıların arasında bu tarz can alma ve can kurtarma iradesiyle örgütlü varoluş herhâlde hiç olmayacaktır
 
Buraya kadar derleme-düzenleme kaynağım Felsefe Taşı’ndan Çağlar Kuzlukluoğlu denemesidir.
***
 
Ölüm olgusu tıpkı doğum gibi her an gerçekleşen bir olaydır. Ancak bizim kendi gerçekliğimiz oluncaya kadar sessizce bizi takip eder... Evrenin ve gezegenimizin çok uzun süredir var olduğu ve varlığı geçici olan canlılara ev sahipliği yaptığını ve sonsuza kadar da var olamayacağını biliriz. İnsan ölüme egemen olamayacağını da bilir; sadece onu geciktirmenin bilgisini arar. 
 
 Eflatun’un söylediği gibi “Kimbilir belki de hayat bir ölüm, ölüm de bir başka hayat. Belki de biz şimdi ölmüşlerdeniz.” Dokunabilir ve gözlemlenebilir olmayan gerçekliği ancak hayalimizde var edebiliriz. Yaşayan hayat somut bir gerçekliktir; bu yüzden, ölümün ardını betimleyen hayal içinde değil, hayatın hissedilir somut gerçekliğinde iyilik ve güzellik yaparak barış içinde yaşamaya niyetlenmek aklı başında insan bilincinin önceliğidir.
 
Ölüm üstüne özlü deyişler:
 
* Ölüm arzusu, hayatın bir sonraki anına geçme umuduna rest çekmektir. Eğer bu bilinçli bir arzuysa saygı duyulmalıdır. Kendini yok etme hakkı, (ötenazi) yasalarla korumaya alınmalı. Koşulları belirlenmeli ve hakkını kullanmak isteyene yardımcı olunmalıdır. Ötenazi intihar gibi bir kendinden, yani yaşamdan kaçış değildir. Ölüme bilinçli bir teslimiyettir. İnsanın aklı başında olduğu hâlde sağlık nedeniyle hiçbir zaman özgür varlığıyla yaşamını sürdüremeyeceği bilgisini netleştiren iradesiyle alabileceği intihar kararı da diyebiliriz buna. İnsan bitki gibi yaşamak istemez; öleceksek de sürünmeden ölelim. Bitkisel yaşama geçme öncesinde veya yaşarken işkence gibi acılara katlanmak zorunda olduğunda insanın aklı başındayken yaptığı tercihiyle kullanılabilir bir hak yapılmalıdır. M. Soyek
 
* Ölüm, kıyamet sonrası hayat için hammadde hazırlar; ancak kimse kıyamet sonrası şimdiki bilinciyle dirileceğini hayal etmesin; çünkü Tanrı’nın aynısı bir hayat için evreni yıkıp yeniden tasarlayacağını hiç sanmıyorum. Varlığımız bilincinde olduğumuz hayat kadardır. Zamanın nabzını tutmayın, zamanın nabzı olun… M. Soyek
 
*Ölümden sorumlu Azrail var; doğum kontrol sorumlusu bir melek niye yok? İnşallah Allah bu konuda insana güvenmekle en büyük hatasını yapmamıştır. M. Soyek
 
*Varoluştaki lezzet, ölümün varlığındandır. Hayatın en keyifli yaşanır anlamı bu dönencenin soyut ve somut hallerini algılama kısmıdır; hayat hacminin sınırları insanın kafasının içindeki kadardır; kiminde bu kafa bir sıkımlık spermden fazlasını alamazken kiminin ki de evrene bol gelen bir kaput gibidir. M. Soyek
 
 
* Olmak ya da olmamak köşesine sıkıştığımda kıvırabilirim; yani olduğum gibi görünmeyebilirim, çünkü yaşama hakkım varlığımın öncelik nedenidir. Tabi ki varlığımın gerçeklik hâli kendimden değerli bulduğum başka yaşamların varlığına engel oluyorsa, kendimi yok ederek kahraman olmayı da seçebilirim. M. Soyek
***
 
Hiç kimseyle çekişmedim, 
Çünkü değmezdim hiç kimseyle çekişmeye
Doğaya aşık oldum, ve doğanın yanında sanata
Bir elim bağlı ölüme bir elim hayata
Her iki eli de ısıttım aşk ateşinde
O söner; ve ben hazırım gitmeye…
 
Walter Savage Landor (1775-1864) -yaşlı bir filozofun son sözleri- Türkçe uyarlama M. Soyek 
 
* “Her canlı bir şekilde ölüm acısını tadacaktır.”
“Yaşamın acısından bal edip tatmış olanlara ölüm acısı vız gelir tırıs geçer”, diyor M. Soyek
 
* “Ben varsam ölüm yok; ölüm varsa ben yokum; o halde üzülecek ne var ki?” Epikuros. (Aslında ben varken ölüm vardır; acısını hissedebiliyorum. Ben varken ölüm yokmuş gibi davranırsam insan meziyetimle yaşadığımı kim söyleyebilir ki? Fakat, “madem ölüm benim yokluğumdur, öldükten sonra dünya cennetinden ayrılmanın üzüntüsünü duyumsayacak bir varlığımın olmayışını peşin duyumlu bir teselli kabul edebilirim. M. Soyek)
 
*Ölümden korkmuyorum; ölüme kayıtsız şartsız teslim olmak zoruma gidiyor –M. Soyek
 
*Dünyayı tek başıma kurtaramayacağım aklıma yattığından beri kendi ölümüm beni endişelendirmez oldu... M. Soyek
 
*Bu güzelim dünyadan kovulup cennete gitmek ağrıma gidiyor.(M. Soyek)
 
*Karşı durulamaz bir ecel olarak gelmişse ölümden korkmam; çünkü mutlak olanın önünde korku anlamsız bir duadır. Ne şekilde gelirse gelsin, ölümün yüzüne gülümseyebilirim belki; ancak emin olduğum bir şey var ki, ölümün elini asla sevgiyle öpemem. Muharrem Soyek
 
*Son nefesimi uykumda alırsan Tanrım, beni rahatsız etmediğin için cennetinde uşak olmayı kabul edebilirim. MamiDaçka
 
* Başkalarının yaşantısına değer vermeyen ve başkaları için yaşamayı angarya sayan, biyolojik hücresinde tutuklu kalmış ruhunun azabıyla ölecektir. (M. Soyek)
 
*Ölümden korkmuyorum; sadece olay anında orada bulunmak istemiyorum. (Alessandro Ancona) 
 
*Üç şey ölünün ardından gider: Bunlardan ikisi olan ailesi ve malı döner kalır; üçüncüsü olan ameli yani iyi veya kötü yapmış olduğu işler onunla kalır.(Bir hadis)
 
*Hayatınız sona erecek diye korkmayın, bir başlangıcı yoksa o zaman korkun...
Bir insanın, yaşamından daha değerli bir şeyi yoksa, o insanın yaşamının değeri de yoktur. (Tagore)
 
* Oyun bittiği zaman şah da piyon da aynı kutuya atılır. (Italyan atasözü)
 
*İnsanlar birbirini neden öldürürler ki ! Biraz bekleseler kendiliklerinden ölecekler. (ÇİNLİ deyimi)
 
*İyi bir savaş ve kötü bir barış yoktur. 
Savaşı yaşlı adamlar ilan eder, cepheye gençler gider.
Büyükler zafer vaat eder, bedelini çocuklar öder. (Benjamin Franklin)
 
*“Ölüm hayatın her zaman en başyapıtı kalacak tek icadıdır” –Steve Jobs –(APPLE)
 
Ne dersek diyelim; hayatın ne dibi ne tavanı var; sadece yaşam denen hareket dalgasının endamı var... Ben bu endamın salınımından huzur içinde, tıpkı rahmet ve güneş içinde olgunlaşmış bir armut gibi koparak ölmek istiyorum; hepsi bundan ibaret... –M. Soyek-
 

Ölümün canına can katan

Kendini kandıran bahanedir insan

Bilir misin nedir en anlamsız olan?

Yaşamak için dirilmeyi bekler sağ kalan...

 

Muharrem Soyek

***
 
 
Toplam blog
: 363
: 1765
Kayıt tarihi
: 04.08.08
 
 

Parasız yatılı Darüşşafaka Özel Lisesi'nde iki yılı hazırlık sınıfı olmak üzere yedi buçuk yıl ok..