- Kategori
- Siyaset
Seçimden sonra kadın, İran örneği
Kadınların seçimi
20. yüzyılın en önemli dönüm noktalarından birisi olan, yakın coğrafyamızda yaşanan, İran toplumunu baştan sona değiştiren ve etkisi bütün dünyada hissedilen, Dünya ekonomisinde geniş petrol ve doğal gaz kaynakları sonucu önemli bir konuma sahip olan İran’da, 1979’da mollalar tarafından Riza Şah Pehleviyi devirerek gerçekleştirilen toplumsal değişime İran İslam devrimi denilmektedir.
İran halkı ön görülerinde daha iyi bir hayat beklentisine girerken ve o dönemde bunu fırsat bilen mollalar durumdan faydalanarak, Ülkede İslami devrimini gerçekleştirdi. Devrim olduktan sonrasın akabinde hemen üniversiteler kapatıldı, şairler, yazarlar, sanatçılar ve politikacılar tutuklanıp ceza evlerine gönderildi, kimileri öldürüldü. Müzik dinlemek yasaklandı. Asıl ölümler devrimden üç yıl sonra başladı. İslami yönetime karşı gelen yâda eleştiride bulunan birçok insan öldürüldü, tutuklandı. Halkı sindirme yönünde uygulanan bu politika işe yaradı. Çünkü bir süre sonra artık kimse cesaret edip bir adım öne çıkamaz oldu. Bu konuda çalışmalarını sürdürmek isteyenler çok gizli şekilde, yer altı odalarında toplanarak görüşmelerini gerçekleştirdiler. Ülke sessizliğe büründü, kadınlar ise çarşafa.
Bugün hala bu rejime karşı gelen insanlar birkaç kadın öncüsü hayatlarını ortaya koyup propagandalarını sürdürmeye devam ediyorlar. Fakat insanların eğitimi yozlaştırılarak bitirildi, Mollalar Ülkede bir korku imparatorluğu yaratarak toplumu sindirdiler ve insanlar özellikle kadınlar tek yönlü düşünmeye, tek yönlü yaşamaya zorlandılar. Bu durumda halk ne kadar bilinçli olabilir? Bu halleri ile mevcut rejime karşı gelebilir mi? Mevcut rejime ve uygulamalara karşı gelecek bilince sahip olanlarda ya tutuklanıyor, yâda öldürülüyor.
Kime sorarsanız sorun İran devriminin en çok etkilediği kesimin kadınlar olduğu yanıtını alırsınız. İranlı kadınların hayatı resmen bitmiştir. Çarşafa girmek zorunda kalmalarının yanı sıra, çalışma hakları ellerinden alındı, yaşam alanları sıfıra indirgendi. Mahkemeye bile tanık olarak gittiklerinde sözlerinin sadece yarısı, yâda çok az bir kısmı ciddiye alınıyor. Aslında tanıklık yapma hakkına sahip olmuyorlar çoğu zaman. Söz hakları yok. Sadece öğretmenlik ve hemşirelik gibi bazı meslekleri yapabiliyorlar diğer mesleklerde görev alamıyorlar. Aslında şunu söylemek durumu özetler; “İranlı kadınlar İran’da ikinci sınıf vatandaş bile olamıyorlar.”
İran’da devrim sonrasında kadının yaşamında neler oldu nasıl değişti? Kısaca bakalım.
Devrimin ardından ilk bir buçuk yıl kadınların yaşantısında gözle görülür bir değişiklik olmamış.
Taki1980 yılının sonlarına kadar imamlar, kıyafet konusunu ortaya sürmemişler. 1980 sonlarında bir dizi değişikliklerle, önce devlet kurumlarında çalışan kadınların İslami kıyafet yani başörtüsü ve pardösü giyme zorunluluğu getirilmiş. Bunlar devlet bankaları, vergi daireleri, trafik müdürlükleri vb gibi kamusal kurumlardır.
1981 de bu kıyafet kısıtlamaları kamu kurumlarından faydalanan kadınları da kapsamaya başlamış. Ayni yıl, belediye otobüslerinde de kadınların baş örtüsü örtmesi zorunluluğu getirilmiş.
1982 de ilk defa özel kurumlarda kadınların kılık kıyafetlerine müdahale edilmiş ve taksilerde yolculuk eden kadınların da kendi ifadeleri ile İslami kıyafet taşıması gerektiği kararlaştırılmış.
Kılık kıyafet yasalarının özel sektöre taşınmasına ilk defa Iran halkı tepki göstermiş, bu nedenle yaşanan sokak çatışmaları ülkeyi bir iç savaş haline getirmiştir.
1982 sonlarında ise kılık kıyafet konusunda yasaklayıcı kurallar daha da sertleştirilmiş, Otobüslerde kadın ve erkeklerin bir arada oturması yasaklanmış, otobüslerin arka bölümleri kadınlara ön bölümleri erkeklere ayrılmıştır. Neden kadınlar arkada, sorusunun yanıtı da ilginç. Arkada duran erkekler öndeki kadınlara bakarak (çoğu insan gidiş istikametinde oturduğu için) heyecanlanmasın kadınlardan etkilenmesin diyeymiş.
Ayrıca tüm ülkede evden sokağa çıkar çıkmaz başörtüsü takma zorunluluğu getirilmiştir ve kadınlar kendi özel otomobillerinde de Mollaların tanımladığı bir İslami kıyafet giymeye zorlanmış.
Kılık ve kıyafet yasaları bilindiği gibi baş örtüsüyle sinirli değildir. Kıyafetin üzerinde kalçaları, dirsekleri örtecek uzunlukta bir pardösü de zorunlu olup, bu pardösü vücuda oturmamalıdır. Pardösünün altında pantolon ya da uzun eteğin paçaları ayak bileklerinin üstünde olmamalıdır.
Hatemi döneminde, kadınların oje kullanımı sandaletler giymeleri ve saçlarını gösteren başörtüler takmaları sağlanmış olsa da (güya biraz gevşetilmiş) bu kurallar Ahmedinejad döneminde tekrar eski haline getirilerek sertleştirilmiştir.
Kadınları ikinci sınıf vatandaş yapan bu yasalar sadece kıyafet alanında değil hukuksal alanda da değişikliklere sebep olmuştur.
Kadınlar kocalarının yada babalarının izni olduğunu bildiren noterden damgalı bir belge olmadan yurt dışına çıkamaz hale getirildiler. Kadın işe girmek ve yurtdışına seyahat etmek için kocasından izin almak zorundadır.
Kadınlar birçok spor alanında uluslar arası yarışmalara katılamamaktadır. Son olimpiyatlarda ancak okçuluk gibi alanlarda yarışmalara katılan İranlı kadınlar örneğin yüzme, jimnastik yâda vücudun daha serbest hareket etmesi için daha acık kıyafetler giyebilecekleri spor alanlarında ülkelerini temsil edemiyorlar.
Müzik sanatı sadece erkekler tarafında icra edilen bir sanat haline gelmiştir. Kadınların televizyonda yada herhangi bir müzikli eğlence yerinde sahne alması tamamen yasaklanmıştır.
Kadınlar yargıç olamıyor, devlet başkanlığı seçimine giremiyor.
İki kadının tanıklığı bir erkeğinkine eşdeğer.
Tecavüze uğrayan kadınların korunması için yasal bir önlem yok. Tecavüz mağduru kadını namus adına öldüren babası, kocası ya da erkek kardeşi cezalandırılıp hapse atılmıyor. İran’da reform yanlısı vekiller ve kadın hakları savunucuları, recm (taşlanarak idam etme) cezasının uygulanmaması ve yargıçların bunun dışında ceza yöntemlerine başvurması için sürekli olarak çağrıda bulunsa da, bu ceza İran’da varlığını koruyor. En son geçen yılın aralık ayında zina ile suçlanan iki erkek bu şekilde idam edildi.
İran ceza yasalarına göre, recm cezası, erkek ve kadınlar arasında eşitsiz bir şekilde uygulanıyor. Bu cezayı alan bir kadın boynuna kadar toprağa gömülürken, erkek beline kadar gömülüyor. Suçlanan kişi, idam sırasında kaçmayı başarırsa özgür kalıyor. Ancak kadınlar boynuna kadar toprağa gömüldüğü için, erkekler gibi kaçma şansları yok. Recm sırasında atılacak olan taşların, ne iki atışta öldürecek kadar büyük, ne de hiç zarar vermeyecek kadar küçük olması da uygulamanın kurallarından. Kadınlar için cinsel suçlar, yani evlilik dişi beraberlikler, taslanarak öldürülme gibi ağır cezalarla sonuçlanırken, erkekler için ayni suç bir kaç yıl hapis cezasında kalabiliyor.
Kadınlar, sokakta İslami Yaşam Tarzını Koruma Bakanlığı’nın görevlileri tarafından neden göstermeden durdurulup sorguya çekilebiliyor. Bu görevliler, genellikle metro ve otobüs duraklarında bekleyip kadınların giyim kuşamını kontrol ediyor. Ayrıca parklarda dolaşıp, birlikte oturan çiftlerin evli olup olmadıklarını kontrol ediyorlar
Muta Nikahı ismi ile adlandırılan geçici ilişkiler, sanal dünyadaki durumlar, çocuk yaştaki evliliklerden bahsetmek gerekir ama sonuçta bu bir blog yazısı.
İran Hakları Savunucularından yürekli ama ürkek bir kadın Iranda yaşanılanlar için şöyle diyor“Çıldırmadık. Büyük çoğunluk, çıldırmakla sonuçlanacak bir tepkidense uzlaşmayı tercih etti. Her geçen gün biraz daha eksildik. İnsan ister istemez nerede hata yaptık diye soruyor kendi kendine.”
Ben Ülkemdeki Kadınlara seslenmek istiyorum. İnsanların inancına, düşüncesine ve yaşantısına kimsenin karışmaya “hakkı” yok ama Sizlerin “oy” verdiğiniz kişiler tıpkı İran’da olduğu gibi sizin yediğinize, içtiğine, giydiğine, düşünmene ve doğurmanıza kısaca 'bedeniniz' üzerinde size sormadan “kararlar” veriyor ve Sizler de “ses” çıkarmayıp, tam tersi bu kişilere hala oy vermeye ve iktidar etmeye devam ediyorsanız Sizin için hiç kimse bir şey yapamaz, ileride oturup halinize “ağlamak düşüyor bence. Bu süreci anlamak ve algılamak için Atatürk’ün Türk kadınına verdiği hakları ve devrimden sonraki İran’daki kadınların durumunu, koşullarını araştırıp okuyun derim.
Aslında ben bu yazımda İran Kadınlarının haklarından ve yaşam tarzlarından daha ziyade insanların daha fazla demokrasi ve daha fazla özgürlük taleplerinin karşılığını vereceğim diyen iktidar taleplilerinin iktidar olduktan sonra toplumu yönetirken devrim adına, İslam adına, din adına insanını ve özellikle kadınını ne hale getirildiğine dikkat çekmekti amacım bilmem başarılı olabildim mi?
Nizamettin BİBER