Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Temmuz '08

 
Kategori
Egzersiz
 

Siyasal mücadelenin dip niteliği

Türkiye'de bütün kurumsal yapılar çözülüyor.

Kurum dediğimiz şeyler, siyasal mücadelelerin dengeye kavuştuğu noktalardır.

Bir siyasal mücadele sadece kendi ilkesini tanır ve geri kalanı reddeder. Ama pek çok aynı tarzda siyasal mücadele vardır. Bunların birbiriyle savaşımından ortaya kurumsal yapılar çıkar, bu kurumlar, bu savaşımın dengeye geldiği yer ve zamandır. Ne yazık ki, kurumlar meşru olsa da, savaşımlar her zaman meşru yollardan geçmez.

Siyaset konuşurken insanların karıştırdığı bence önemli bi noktadır burası. Siyaset yapmanın sınırı yoktur. Faşizm de istersiniz, şeriat da, demokrasi de. Çünkü siyaset, yaşadığınız toplumu değiştirme aracınızdır. Sizin aklınız neye yetiyorsa onu kurmaya çalışırsınız. Ama tek başınıza değilsinizdir, aynı konuda sizden farklı düşünen ve siyasetin dip niteliğine sahip başkaları da vardır. Sizin gibi düşünenlerle biraraya gelirsiniz, biraraya gelişiniz coşkunuzu artırır, gözlerinizi körleştirir. İçinizdeki güç büyük ölçüde grupta yer almanın verdiği adam olma ihtiyacınızın yarattığı dinamikten gelir. Gruplar mücadeleye girerler. Bu mücadale cephe savaşları sonsuza kadar sürmez, bir şekilde biter. Bazı cepheler daha kısa bazıları daha uzun sürede. Bittiğinde, kurumlar ortaya çıkar. Siyaset daha sonra, bu kurumlar üzerinden yürür, orada meşruiyet aranır. Ancak, kurumsal yapı çözüldüğünde, yeniden, her hareket, kendi meşruiyetini kendi bağımsızlığından alır. Bu siyasal etkinliğinden doğasından kaynaklanır.

Bu nedenle, varolan düzen, her zaman adil değildir. Bu çarpışmada daha güçlü olan daha belirleyici olmuştur.

Dünyanın, salt güçlülerin cenneti olmamasının nedeni, insanoğlunun iyilik ve güzellik idealinden kaynaklanır. Bu idealler ya da bunlara ulaşmanın araçları, başkası için iyi ya da güzel olmayabilir.

Bir şekilde siyasal mücadelemizi yaparken, içimizdeki bu idealler bizi insanoğlunun doğasından gelen evrensel bir kadere doğru yönlendirir. Ancak ne var ki, insanoğlunun evrensel bir doğası yoktur. İnsanoğlunun evrensel doğasının değişimi, gündelik toplumsal hayatın değişimine göre, yelkovana göre akrep gibidir.

Biz, nasıl saati, akrep yelkovan ilişkisi olmadan anlayamazsak, insanı da anlıyamayız.

Evet, epeydir, Türkiye'de, meşruiyeti temsil eden kurumsal yapılar çözülmeye başlamış durumda görünüyor.

Bu daha sert işleyişi ve daha ağır sonuçları olacak bir siyasal mücadale dönemini getirecektir. Nitekim, şu an olan da budur. Kurumsallığın dışına çıkmış siyasal mücadele savaştır. Kurumların taraflaşması ise, meşruiyetin yok oluşudur. Türkiye epeydir bu süreci yaşamaktadır.

Biz yine de, içimizdeki haddini bil sesini dinleyerek, meşruiyet, adalet ve insaf duygusundan uzaklaşmayarak, taraf tutmanın gözleri körleştiren adrenalsal cazibesine kapılmayalım. Bütün olan bitenler, siyasal mücadelenin doğasından gelen şeyler, bir şekilde, gücünüzü koyduğunuzda, gelecek sizin de idealinize göre dengeye kavuşacaktır.

 
Toplam blog
: 467
: 1012
Kayıt tarihi
: 21.10.07
 
 

Ankara'da yaşıyorum. Çeşitli güncel konularda, zaman zaman "Neden olaya böyle bakılmıyor?" diye düş..