Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Şubat '10

 
Kategori
Siyaset
 

Siyasi ve sosyal düşünce değişikliği...

Siyasi ve sosyal düşünce değişikliği...
 

Değişenler...Değişmeyenler...Kim değişti, kim değişmedi acaba?


SİZ İSTERSENİZ İDEOLOJİK DEĞİŞME DEYİN...

Bir kişinin, siyasi, sosyal, felsefi, ekonomik, dini ve benzeri düşünceleri zaman içinde değişebilir. Bu düşünce değişikliğinin başlıca nedeni de, o kişinin yaşadığı zaman ve zemin koşullarıdır...

Örneğin, öğrencilik yıllarında Komünizme, Marksizme ilgi duyan bir kişi, yaşı ilerleyip yaşam içinde ailevi ve toplumsal rollerinin olduğu bilincine varınca daha farklı bir düşünce içine girebilir... Bir diğer kişi de, gençliğinde, aileden ya da çevreden gelen özendirme ile dinine bağlı muhafazakar bir insan olarak yetişmesine rağmen, zaman içinde kendi özgür iradesiyle kazandığı deneyimlerden sonra dinsel inançlarında bir gevşemeye gidebilir... Tabii, bunların tersi de olabilir...

Türkiye örneğinde bir genelleme...

Seksenli yılların ortalarında(1987'de) Rusya'da başlayan "açıklık"(glastnost) ve "yeniden yapılanmaya"(perestroyka) politikası ile SSBC dağılma sürecine girince, dünyada Marksist ve Komünist ideolojilerin de etkinliği azalmaya başladı.

Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de tepkisiz, etkisiz ve de işsiz kalan Marksist ve Komünist görüşlü bazı kimseler, kimilerine göre "aykırı" kişiliklerini tatmin edecek yeni bir uğraş arayışı içine girdiler. Bunlardan bir bölümü, "1970'li yılların aydınları"(!) gibi "sağ" ve "ılımlı sol" partilerin saflarında yer alarak "iberalleşirken", diğer bir kısım "radikalleri" de, "insan hakları ve düşünce özgürlüğü" gibi güzel değerleri paravan yaparak "aşırı özgürlükçü demokrat" kimliği ile - milliyetçiliği çağdışı bir olgu saymalarına rağmen- " Kürt milliyetçiliği"ne soyundular.

Türkiye dışından bir özelleme...

SOLCULARIN İDOLÜYDÜ SAĞCILARIN SESİ OLDU...(*)

Türkiye'nin, Zülfü Livaneli ile verdiği "barış konserleriyle" tanıdığı 85 yaşındaki Yunan besteci Theodorakis, mazisini inkar edercesine "milliyetçi" çizgisiylesiyle herkesi şaşırtmış...

Yunan besteci Mikis Theodorakis, daha gençlik yıllarında, ülkesinin sol akımına kapılan ve bestelediği müzikle, Türkiye dahil, tüm dünya ülkelerindeki "sol akımların" ilham kaynağı olmuştur... "Dünya barışı" ve "halkların kardeşliği" yolunda attığı cesur adımlarla, "SOLCULARIN İDOLÜ" olmuştu...

Dün, "solcuların idolü" olan bu ünlü besteci, bugün "SAĞCILARIN SESİ" olarak tanınmaktadır...

Örneğin, Türkiye konusunda "aşırı milliyetçi" LAOS partisinin söylemlerini aratmayacak kadar yaptığı sert açaıklamalarına paralel olarak, dün ağzından düşürmediği "dostluk, kardeşlik, barış" sözcükleri ağzına almaz olmuştur... Bu kadarla kalmamış, Yunan tarih kitaplarından "kin ve nefret duygularını aşılayan bölümlerin çıkarılması" kararını şiddetle eleştirmiştir.

Ondaki bu değişimi, ilerleyen yaşına bağlayanlar, benim bloğumun giriş bölümünde ileri sürdüğüm "zaman ve zemin koşullarında değişim" düşüncesini desteklemektedirler...

Yapılan bu örneklemede Theodorakis, bir konu mankeni olarak bloğuma dahil edilmiştir; gazeteden aldığım bilgiler doğru da olmayanilir...Burada asıl anlatılmak istenen "zaman ve zemin koşullarında ve edinilen yeni bilgiler" insanın "siyasi, sosyal ve felsefi" düşüncesinde değişimlerin olabileceğini vurgulamaktır...

Çevremize baktığımızda, bunun örneklerini çokça görebiliriz... Özellikle, uzun zamandan beri ülkemizin siyasi yaşamına damgasını vuran üç ünlü siyasi partimizin liderlerinin bir öncesine bir de sonrasına bakın, bu değişikliği kolaylıkla görebilirsiniz ...

Önceki zaman ve zemin koşullarında, belirli şart, olay görüntülere dayanarak edinilmiş olumlu veya olumsuz yargı, peşin yargı, peşin hükümlerini, değişen zaman, zemin ve koşullarını kabul etmeyerek önceki düşüncelerini koruyarak değişime direnenler yok mudur?... Elbete vardır... Toplumsal ve siyasal yaşamımızda bunun da örnekleri çokça vardır.

Bunun yanında, değişimi yavaş yavaş yaşayanlar da vardır... Bunlar, yeni durumlara yumuşak bir geçişle adapte olanlardır...

Ama bu değişim olgusunda çok önemli bir yan vardır; bu da, bu değişimin sık sık tekrarlanmamasıdır... Bu değişim zamanını, bloğumun giriş bölümünde anlatmaya çalıştığım gibi, en fazla "gençlik" ve "olgunluk" dönemleri ile sınırlı olmalıdır...

Değişim, ileriye doğru olduğu gibi geriye doğru da olabilir... Aslında değişim, göreceli bir kavramdır... İleriye doğru bir değişim, kimileri tarafından bir gerileme olarak algılanabileceği gibi, geriye doğru olan bir değişim de ilerici bir hamle olarak görülebilir... Bir değişimin ilerici ya da gerici olduğunu, üçüncü kişilerin bakış açısı belirler...

Sık sık değişim, kabak tadı verir ve diğer insanların güvenini sarsar... İnsan kendisi için, başkalarına "A! O'mu, bırak canım, ona güvenilmez, onun sabahı akşamına uymaz; 'bukalemun' gibi değişir" dedirtmemelidir.

cdenizkent

_____________ :

(*) Sabah Gzaetesi, 30 Ocak 2010, s.21

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..