Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Temmuz '13

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Takılıp bir devenin peşine, gidişat uçurumun dibine.

Takılıp bir devenin peşine, gidişat uçurumun dibine.
 

Semih Poroy karikatürü


Önceleri dedemin sonra da babamın, gazetelerden bir şeyler keserek bunları, okudukları kitapların arasına koyuyor olmaları dikkatimi çekmişti.
 
Daha doğrusu dedemi kupürleri keserken hiç görmemiştim ama, sonradan kitaplarının, dergilerinin arasında bulmuştum onları.  
 
Gazetelerden, dergilerden beğenildiği için kesilip, ardından da bir kitabın arasına konulup muhtemelen unutulduğu, ama arada denk gelip de rastlanırsa da bunların büyük bir keyifle okunduğunu farketmiştim.
 
Dedem neredeyse yirmi yıllık mekanı olan 'gurbette' o büyük günü beklerken, oranın kütüphanesi var mıdır, varsa bir şeyler okuyor mudur? Makas falan da veriyorlarsa, okuyup da beğendiklerini kessin diye, dokunmayın keyfine..
Bunlar zor sorular, yanıtı bilinemez, en azından şimdilik.
 
Babam ise hala kesmeye, kestiklerini kitapların arasında muhafaza etmeye, arada bir de çıkartıp okumaya, hatta bana verip ''Bak bakalım ilgini çekecek mi?'' demeye devam ediyor.
 
Eh sanırım ben de, adamlığın ölçütü kupürleri kesip kitapların arasına yerleştirmek ise, göğsümü gere gere ''Ben bayağı bir koca adam oldum' diyebilirim.
 
Mayıs ortasından sonuna kadar Bodrum'daydım. Cumhuriyet Gazetesi'nden Semih Poroy'un bir karikatürünü kesip kitabın arasına koymuş(t)um. Demin kitap ile ilgili bir yazı  yazmak için kütüphaneden alınca dikkatimi çekti.
 
Gerçekten de muhteşem bir karikatür. Deve gibi boyu ile bir deve. Adım atışları, içeri içeri basışı bile tıpkısının aynısı, arkasına takmış bir sürü eşşeği, ve hatta nicesini eşşokoğlu eşşeğin, meçhule, bilinmeze bir yerlere gidiyorlar. 
 
Ha, diyeceksiniz ki ''Cehenneme kadar yolu var ! '' yok diyeceğim o değil, istediği yere gitsin de, bizi de sürüklüyor ardından. Çöldeki serapları, olmayanı varmış gibi, olanı da çarpıtıp gösteriyor, ''Takılın peşime, saygı duyun eşime'' diye diye biz de aklını kullanmaya kullanmaya artık iyice uyuşturulmuş kobaylara dönmüş gidiyoruz bir uçurumun kenarına doğru...
 
Bazen ben kendime göre güzel bir yazı yazıp da değişik mecralarda hakettiği ilgiyi alakayı görmeyince üzülürüm. ''Halbuki ne kadar da güzeldi, neden hiç tepki almadı acaba?'' diye de sorgular, en sonunda da halkımızın tepkisizliğine veririm, daha az üzülmek için. 
 
Aslında kimse için değil, kendim için yazıyorum. Yazmak benim hoşuma gidiyor ama beğenilmek kimin hoşuna gitmez ki?
 
İşte bence harika ötesi olan bu karikatür, ne yazık ki sadece elli bin satan bir gazetenin köşesinde sıkışıp kaldı, ne internette paylaşıldı ne de paylaşıldıysa bile hakkında yazılar yazıldı, yorumlar yapıldı.
 
Muhtemelen başka ülkelerde bu karikatür bir çok şeyi harekete geçirirdi ama bizde o meşhur ölü toprağı...
 
Paylaşayım istedim, hazır bulmuşken.
 
Toplam blog
: 344
: 1122
Kayıt tarihi
: 22.07.09
 
 

Okur yazarım. Okur yazarlıktan kastım, okuduklarımı yazmamdır ki, bu yazılarımı genellikle 'kitap..