- Kategori
- Havacılık
Tavana asılı ay yıldızlı çelik kanatlar
Bir müzede, donanmaya gemi üreten bir tersane işçisi, alın teri perçinlere akmış, karşılığında evine ekmek olmuş, aş olmuş bir baba, kucağında, beş ila altı yaşlarındaki küçük erkek çocuğunu tutmuş, kanadı ay yıldızlı 1932 yılında üretilen Türk tasarımı bir savaş uçağını gösteriyor! Gözleri fal taşı gibi açılan o afacan da, hayal oyuncak sanısıyla tarihe tanıklık eden bu güzel çelik kuşu adeta hayranlıkla izliyor.
Kucak da bir çocuk
Gözleri nasıl da ışıl ışıl,
Küçücük yüreği ise kıpır kıpır ve coşkulu
Hayranlıkla izliyor asılı olan tavanda
O ay yıldızlı çelik kuşu
Ve üretken, güçlü kollarında onu tutan
Koskoca yürekli bir baba
Harçlığını gözü kapalı yatırmıştı o da
Zamanında
“Kendi uçağını kendin yap kampanyası”na
Savaşarak kazanılmış ulusal egemenliğin ekonomik egemenlik ile pekiştirilmedikçe sürdürülemez olduğu gerçeğini çok iyi bilen ilk kuşak Cumhuriyet aydınlarımız yüce önder Mustafa Kemal’in havacılığın geleceğine yönelik “İstikbal göklerdedir” komutuyla derhal harekete geçmişlerdi.1925 yılında, Alman havacılık şirketi ile ortak bir fabrikanın temelleri Anadolu’nun ortasında, Kayseri’de atılmıştır.Ortaya çıkan bazı anlaşmazlıklar üzerine 1928 yılında kapatılarak Milli Savunma Bakanlığı’na devredilen tesisler daha sonra 1932 yılında Kayseri Tayyare Fabrikası adıyla yeniden faaliyete geçirilerek yabancı patentli yerli uçak üretiminde kullanılmıştır.
Yakın ulusal tarihte
Gerçeklerin sürek avında
Tavanda asılı çelik kanatlar
Sanki ulusal gururu yansıtan bir ayna
Diğer taraftan, savunma, güvenlik ve özellikle de hava savunması alanında, İkinci Dünya Savaşı (II.D.S.)'nın o kritik yıllarında hayati bir önemin de bilinci içerisinde ortaya konulan girişimler, bu dönemde Türk Hava Kurumu ( THK ) ‘ na oldukça önemli bir altyapı ve birikim de kazandırmıştır. Gerek bu birikimler, gerekse savaş koşullarında ülkemize sığınmış olan yabancı uçak mühendisleri ve teknisyenlerin de katkılarıyla Ankara Etimesgut Uçak Fabrikası ( EUF ) projesi 1942 yılında gerçekleştirilme aşamasına getirilmiştir. Bu tesisin önemli bir özelliği de tamamen yerli tasarımlı uçaklar geliştirmek üzere kurulu bir teknik altyapısının da mevcut olmasıdır.
Bu fabrikada 1952 yılına kadar 16 tip uçak tasarımı yapılmış ve bunlardan 12’si gerçekleştirilmiştir. Bu süreçte 126 adet Türk tasarımı uçak üretilmiş, ürünler fuarlara katılarak büyük ilgi görmüş ve bir ambulans/ turizm uçağı Danimarka’ya ihraç edilmiştir.
Nereden mi geliyor bu çelik kanatlar?
Ulusun çağdaş iradesinden
Bilimle, irfanla, fenle
Ortaklaşa mücadelesinden
Es geçmesinden değil
Ortak mücadelesinden
Hem de çok uzak değil
Yakın tarihinden geliyor
Bu arada, uçak tasarım ve geliştirme sürecinde son derece temel ve kritik bir önemi olan Ankara Rüzgar Tüneli (ART)’ de bu kapsam dahilinde geliştirilmiş olup büyüklüğü ve teknolojisi itibariyle Avrupa’nın önde gelen rüzgar tünellerinden biri olarak dikkatleri üzerine çekmiştir.
Bu gelişmelerin yanı sıra sivil havacılık taşıtlarına yönelik önemli girişimler de var. İlk girişim pilot Vecihi Hürkuş tarafından 1924’de gerçekleştirilen tasarım ve sonrası 1931 yılında İstanbul’da kendi atölyesinde üretip Türkiye turu yaptığı uçağı ile söz konusu. İkinci büyük girişim ise Nuri Demirağ’ a aittir. Kendisi bugün Beşiktaş’ da Deniz Müzesi olarak kullanılan binada bir uçak fabrikası kurmuştur. Ayrıca Yeşilköy’de uçuş sahası ve uçuş okulu da açmıştır. Biri tek, diğeri çift motorlu iki uçak yapılıp, başarılı testler sonrası seri üretime geçilip bu uçakların yurt dışına satışları da gerçekleştirilmiştir.
Üretken fakat oldukça kısa bir dönemin ardından ne yazık ki 1950’li yıllarla birlikte havacılık sanayi kuruluşlarının birer, birer kapatılması sürecine girilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin uçak üretiminden vazgeç(iril) diği 1950’li yıllarda dahi, eğitime yönelik ( “Mehmetçik” isimli ve THK-16 kodlu) bir jet savaş uçağı tasarımının bile geliştirildiği bilinmektedir.
İşte arkadaşlar, öncelikle, son günlerde “Cemal Uygun Milliyet Blog İnönü Buluşması” çalışmaları bağlamında İnönü tesisleri ve havacılık konularında yazılar yazan Pilot Cemal Amca, Ezgi Umut, “Pirmete” ve diğer MB dostları hiç şüphesiz ki daha da iyi bilecekler ve hissedeceklerdir ki THK böylesi gurur dolu bir geçmişten geliyor.
Gözleri ışıl, ışıl bir çocuk
Koskoca yürekli bir baba
Tavanda asılı bir uçak
Nerede mi?
Kayseri’de
Ay-yıldızlı ve
Onu büyümeden yok eden ecel
Bol yıldızlı
Kırmızısı, mavisi ve beyazı ile
Göz boyayan
II. D.S.’nın bitimi sonrası Avrupa’yı iktisaden ayağa kaldırma amacıyla, dönemin ABD Başkanı Truman’ın adı verilen doktrin doğrultusunda, önce Yunanistan ve Türkiye'ye yönelik olarak başlatılan ve bu öncü uygulamanın ardından Marshall yardımı ile genişletilen yardım programları çerçevesinde, daha önce sayısız yabancı konuk ziyaretine konu olan bu tesisler, bu dostların!.. tavsiyeleri doğrultusunda birer birer kapatılırlar.Uçaklar, artık başta askeri uçaklar olmak üzere dışarıdan alınacaktır!..Bu gelişmeler üzerine 1952 yılında uçak fabrikası, 1954 yılında da uçak motoru fabrikası MKEK’ na devredilir. Motor fabrikası 1955’te traktör imalatına geçerek bugünkü Türk Traktör Fabrikası haline getirilir. Uçak fabrikasında ise 1959’da üretim durdurularak 1963’den sonra o da traktör üretimine yönlendirilir.
Ve geliyoruz 1970’lere, onurlu ve haklı Kıbrıs çıkartmasına, ardından konan silah ambargosuna, yeniden güçlenen “kendi uçağını kendin yap” sloganı eşliğindeki büyük kampanyaya, yürekten bağışlanan milyarlarca Türk Lirasına. Sonrası ilk olarak törenlerle 1986’da havalanan, giderek sayıları 280’i bulan, yerli montaj “Savaşan Şahin” F-16’lara (Ayrıca 40 adette Mısır Hava Kuvvetleri’ne üretip satılan var).Patentin altında ise yine o bol yıldızlı, kırmızısı, mavisi, beyazı ile göz boyayanlar var. Uçuş yazılımlarının ardında da öyle.
Düşünüyorum da bazen
Ne de çabuk da yakalıyor
Ve selamlıyor bizleri
Şu şaşmaz öğretmen “Tarih”
O yaşlı ama öğrettikleri hep güncel
Öğütlerle, sembollerle
Ve o hep
Gerçeğin peşinde sürek avcısı
Bilinçli zihinlerde
Keskin sentezlerde
Ve koskoca yüreklerde
Diğer taraftan bu günlerde, ODTÜ’den değerli bir bilim adamlarımızın ( Hakan Gürsu ve ekibi) dünya çapında ses getiren bir tasarım yarışmasında “Volitan” adlı muhteşem sürat teknesi tasarımı ile iki dalda birden birinciliği ile masmavi denizlerde göğsümüzü kabartan gururu söz konusu. Benim de bilinmesini istediğim ise, yakın tarihimize bir göz attığımızda, bu gururu Türk Hava Kurumu ile 1930’larda masmavi göklerimizde çelik kanatlar olarak yaşamışlığımız söz konusu.
Metin kısımları gerçek, giriş paragrafı ve serbest vezinli değinme kısımları ise gerçeğe göz kırpan düş şeklindeki bu yazımda o ”… babasının kucağında, gözleri ışıl, ışıl, yüreği ise kıpır, kıpır ve coşkulu, tavanda asılı ay-yıldızlı çelik kuşu hayranlıkla izleyen çocuk…” büyümüş de yoksa çağımız teknolojisine uygun ulusal uçuş yazılımları mı yapıyor ? Aman ona ve onun gibilere iyi bakalım ve iyi sahip çıkalım!..
Kötümserliğe ve karamsarlığa karşı direnmeyi ve dirilerek yeniden umutlanmayı unutmaya yüz tuttuğumuz anlarda o çocuk gözlerdeki ışıltıya güvenelim.
Kaynak: Mahmut KİPER, ”Bir başarı Öyküsünün Hüzne Dönüşü- Cumhuriyet’in Uçak Sanayisi”, Cumhuriyet-Strateji, 14 / 01 / 2008 sayfa 6&7.’den de yararlanılmıştır.
Ersin KABOĞLU,
15/01/2008, Ankara