Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Aralık '08

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

TRT Kurdi

TRT Kurdi
 

Çok değil efendim.
Daha beş yıl öncesine kadar “Kürtçe Televizyon” mevzuu gündeme geldiğinde yine ülkemizin medarı iftarı statüko düşkünleri yeri yerinden oynatıyordu.
-“Olur, muydu Kürtçe televizyon?”diyorlardı.
-“Memleketi bölmek gibi bir niyetiniz mi var?” diyorlardı.
-“Ulus devlet anlayışına darbe vurmaktır bu gibi tartışmalar” diyorlardı.
Her kim ki Kürtçe Televizyon” mevzuunu diline doluyordu, ilk elden vatan haini ilan ediliyordu.
Bu gün her şey ters yüz olmuş gibi.
O günlerden bu günlere ne değişti de “Kürtçe Televizyon” hadisesi test yayınına başlar oldu?
Ve toplumun hiçbir kesiminden olumsuz bir tepki çekmedi.
Demek ki ney miş?
“Yasakçılığın insanlara ve toplumlara kazandırdığı hiçbir şey yokmuş.”

Hatırlar mısınız, bilmiyorum?
Hani “Kürtçe Kaset” çıkartmakta yasaktı.
Ve “Kürtçe Kaset” çıkarmanın yasak olduğu dönemlerde, bu gibi bir talep gündeme gelse, statüko düşkünleri aynı teranelerin arkasına sığınırdı.
Lakin “Kürtçe Kaset” çıktı.
Birçok Kürt şarkıcı ve sanatçılar “Kürtçe Kaset” ler yaptılar.
Piyasaya sürdüler.
İlk piyasaya sürüldüğü anda ciddi bir ilgi görmesine rağmen “Kürtçe Kasetler”, bir süre sonra kamuoyunun ilgisini çekmez oldu.
Şimdi ilgi görüyor mudur?
Sanmam.
Sonrasında “Kürtçe Televizyon” gündeme geldi.
Aynı çevreler, yine aynı teraneleri tutturdular.
Ama bu gün “Kürtçe Televizyon” test yayınına başlamış durumda.
Hatta Kürtçe bilen personel bile aranıyormuş.

Her zaman ileri sürdüğümüz bir şey vardır.
“Yasakçılık zihniyetinden kurtulmak.”
Evet.
Başımıza ne geliyorsa yasakçılıktan geliyor.
Güya toplumu hizaya getirmenin yöntemi haline gelmiş yasakçılık.
Lakin hiçbir faydası olmuyor.
Yetkili ve etkili noktalardaki kimi şahsiyetler, ille de toplumu yasaklarla hizaya getirecek.
Tabi yasaklara mevzuu olan konular zamana bırakılınca, bir süre sonra ne kadar mesnetsiz yasaklar olduğu kendiliğinden ortaya çıkıyor.
Ve eminim ki o mevzuları bir şekil de hukukun labirentlerin de dolaşıp, her hangi bir maddeye bağlıyordur yasaklara teşne olan zihniyetler.
Ama o hukuk maddeleri canlı bir organizma gibi hızla değişime uğramıyor.
Ülkemizde bu husustaki durum pek de yabana atılır cinsten değil.
Hukuk, çağın ve teknolojinin değişim hızını yakalamakta zorlanıyor.
Hatta yakalayamıyor.

Bakınız!
Halen internet siteleri üzerindeki yasaklar devam ediyor.
Ve bütün dünya “kıs kıs” gülüyor bu duruma.
Ayıp.
Ama internet siteleri üzerinde yasak uygulayan zihniyet bu ayıbın halen farkında değil.
Peki, bu zihniyet memleketi nereye taşır?
Nereye götürür memleketi?
Hiçbir yere.
Gelişen dünyadan kopartmaktan öteye bir yere götürmez.
Bilmiyorum, dünyanın bir başka ülkesinde bu gibi uygulamalar var mıdır?

Varsa bile onların da bizden farkı yoktur.

Demokrasinin gelişmesi ve bilgi toplumu olabilmenin koşulu, yasakçılık zihniyeti ile savaşmaktır.
Bu günkü bilişim çağının zorunluluğudur bu savaş.
Ve bunu idrak edememiş zihniyetleri, yönetim katlarından ber taraf etmek şarttır.
Aksi halde çağdaşlaşmanın dışında kalırız.
Kalıyoruz.

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..