Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Eylül '13

 
Kategori
Kültürler
 

Tüm dünya Müslümanları, Hristiyanları ve İnsanlarına çağrı (Armeggedon'dan önce)

Tüm dünya Müslümanları, Hristiyanları ve İnsanlarına çağrı (Armeggedon'dan önce)
 

Ey İnsanoğlu! Hala Fark Edemediysen Artık Anlamalısın. Sen İnsan Biçiminde Rabbinin Aynasısın ..!


27 yaşıma kadar öğrendiklerimle, gördüklerimle anladım ki… Bundan sonra Mesih’te bizleriz; Deccal'da biz! İnsanların sorumsuzluğundan kaynaklanan felaketleri ve yine ancak onların sorumluluğu önleyebilir diyorum. Herkes bilmelidir ki; melek de içimizdedir; şeytan da. Kaldı ki, İsa gelmiş ve demiştir ki; ‘Düşmanınızı sevin, o zaman sizlerde babanın oğulları olabilirsiniz.’ Şimdi anlıyoruz ki bu lafın manası; dünya kıyametin eşiğine geldiğinde, düşmanınızı severseniz, Mesih görevini yüklenirsiniz, insanlara sevginiz yoksa Deccal siz olursunuz, demekmiş! Hz. Muhammed Mustafa S.A.V gelmiş.’’ Allah cc insanı sevgi üzerine yarattı’ demiştir. Meğer bu sözün manası; sevgi kalmayınca, dünyanın var olma sebebi de ortadan kalkar, demekmiş.

Özellikle, düşmanlığı en fazla körükleyen dinlerin temsilcileri, Hıristiyan ve İslam inancına bağlı insanlar. Peygamberlerinizi dinlediniz mi? Öğütlerine kulak verdiniz, sizden olmayanlara da saygı duydunuz mu?

Siz ey Hıristiyanlar! Düşmanınızı sevdiniz mi? Yoksa başka inanç sahiplerini, düşman sayıp dışladınız mı?

Ey Müslümanlar! Kâfir deyip hor gördüğümüz insanların da, ancak Allahın sevgisi sayesinde ve onun tarafından yaratıldığını bilmiyor musunuz?  Kimlerin günahkâr, kimlerin Allahın makbul kulu olduğuna sizler karar verirseniz, bu hâşâ Allah Teâlâ’ya ortaklık koşmak olmaz mı? Düşmanınızla savaşmak yerine, masum insanları öldürürseniz, zalimlerden sayılmaz mısınız? Allahın gazabına uğramaz mısınız?

Siz, iki büyük dinin temsilcileri, Hıristiyan ve Müslüman din adamları. Asırlardır, kendinizden olmayanlarla, aranıza kin tohumları ektiniz. 11. Yüzyılın sonlarında Papa II. Urbanus’un, Haçlı seferlerini başlatan sözlerini okuyun. Sonrada 11 Eylül 2001 sabotajı ardından, birde Usame bin Ladin’in laflarını dinleyin. Nerdeyse aynıdır bunlar.  Karşı dinden olanları öldürmeyi hedef gösterirler.

Ey Vatikan’daki ihtiyar adamlar.  Sizler, Müslüman Türklerle, Hıristiyan Avrupalılar bir arada yaşayamaz derken. Doğruyu söylediğinize, İsa’nın öğretilerine uyduğunuza inanıyor musunuz?  Müslümanlarla Hıristiyanlar, başlattığınız haçlı seferlerine rağmen, Anadolu’da binlerce yıl birlikte yaşamadılar mı?Hıristiyanlığın ilk başlarında kurulan 7 kiliseden 3’ünün Efes, İzmir, Bergama kentlerinde olması ve yine Yedi uyurlar mağarası ile Meryem Ananın son günlerini geçirdiği evi ve Noel babanın yaşadığı Mira’sı,  t. Nicholas’ ın doğup büyüdüğü yerlerle… Kibirlendiğiniz kültür ve inancınızın, kökeninin Anadolu olduğunu bilmiyor musunuz? Sizler boş bir gurura kapılıp, aslınızı inkâr mı ediyorsunuz? Türk dünyasını ve İslam âlemini Hıristiyanlara karşı kışkırtırsanız, Avrupa'da huzur içinde yaşayabileceğinizi mi sanıyorsunuz? Yoksa şahsi ve ekonomik ihtiraslarınız uğruna, Haçlı Seferlerinde olduğu gibi, dünyayı yeniden ateşe vermek mi istiyorsunuz?

Ey Hıristiyanlar!  Karşıtlarınız kutsal mabetlerinizi yıkmış olsalardı, ne yapardınız? Büyük bir infial içine girerdiniz değil mi? Peki ama insan yapısı bir mabet, kaç tuğla veya taştan yapılmıştır ki? Yetmiş bin bilemediniz yediyüzbin. Allah cc yapısı olan İnsan, Yetmiş Trilyon hücreden oluşmuştur. Hepsi canlıdır, nefes alır, belki de ibadet eder. Neden aynı hassasiyeti yüce yaradan Allahın yapısı olan insana da göstermiyorsunuz! İnsanoğlunun dünyaya gelişi ne büyük bir ilahi mucizedir bilir misiniz? Annelerinizin sizi doğururken çektiği acıyı, büyütürken harcadığı emeği, hiç düşündünüz mü?

Siz ey çıkar peşinde ki politikacılar. Kendi dininizden, uygarlığınızdan saymadığınız insanlara karşı, önyargılarınızı sildiniz mi? Yoksa kısa vadeli, dar görüşlü politik menfaatleriniz uğruna, farklı din ve ırktan insanları, yargısız mahkûm mu ettiniz?

Ey zengin, güçlü ve başkalarını umursamaz ülkeler. Fakir ve güçsüzlerle paylaşmayı tercih ettiniz mi? Yoksa onları sömürmeyi mi yeğlediniz? Bugüne kadar, olumlu hiçbir şey yapmadınız değil mi? Ama dünyamız olmak veya olmamanın eşiğine geldiğinde, varlığımızı devam ettirebilmek için; ırk, din ve renk farklılıklarından kaynaklanan ayrımlara değil, Sevgi bağından oluşan birlikteliğimize ihtiyacımız olacaktır.  Çünkü bugün dünyayı toptan yok edebilmekte, zayıfın güçlüden farkı kalmamıştır. Ya hep beraber daha iyi bir dünyada yaşayacak veya birlikte öleceğiz. Uygarlıklar arasında çıkacak olan savaşta artık kazanan olmayacaktır.

Örnek Alın Avusturyalıları. Yıllar sonra, bir zamanlar insandan bile görmedikleri aboriginlerden özür dilemiş ve onları kendilerine eşit saymıştı. Bu şekilde, barış içinde, bir arada yaşayabiliriz dünyamızda. Okuyunuz, Anzaklar ile Türklerin hikâyesini. Gelibolu çıkarmasının, en şiddetli savaşların yapıldığı anlarda dahi, akşam olunca acılarını azıklarını paylaşmışlardı. Bunu anlamalıyız, zenginlerle fakirler arasındaki uçurumu kapatmanın ve paylaşmanın manasından.

Bakınız, savaşta yüz binlerce askerini kaybeden Türk Komutanı Bozkurt Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e Harp sonrasında; ‘ Ey bu topraklarda kanını döken İngiliz, Fransız, Avustralya, Yeni Zelanda ve Hintli kahramanlar. Sizler bizim askerimizle yan yana yatıyorsunuz. Rahat uyuyunuz’ demiş, düşmanını övmüş, kucaklamıştı. Bugün bizlerden tüm insanlıktan budur beklenen erdem.

Dinleyiniz, Atatürk’ün Gelibolu zaferinin yıl dönümünde söylediklerini; ‘’ Siz uzak ülkelerden oğullarını gönderen Anneler, gözyaşlarınızı siliniz. Oğullarınız bizim bağrımızdadır. Bu topraklarda hayatlarını kaybetmekle onlar artık bizim de evlatlarımız oldu’’ demiş. Anzak Annelerini teselli etmiş, düşman oğullarını evladı gibi sevmişti. İşte bu şekilde insanlar arasında, sevgi bağı oluştururuz. Bunları yaparsak eğer, dünyamızı yok olmaktan kurtarırız. Aksi, halde dünya kimseye kalmayacaktır.

Ey İnsanoğlu!

Hala Fark Edemediysen Artık Anlamalısın

Sen İnsan Biçiminde Rabbinin Aynasısın

İnsanlığın Bindiği Gemiden, Eyüp Sırtlarından 3 Eylül İstanbul              

En Derin Saygı Ve Sevgilerimle

2020'ye Doğru..!

 
Toplam blog
: 67
: 4037
Kayıt tarihi
: 24.04.07
 
 

17 Şubat 1986'da: Soğuk karlı bir Şubat gecesi Koca Karı olan ebenin ellerine ''bilim otoritelerinc..