Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Şubat '10

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Yağmur

Yağmur
 

alıntı


Sekreterinin uyarısıyla karısını hatırlayan adam bilgisayarını kapatıp toparlanmaya başladı. Evliliğinin kırkıncı yılı bugün dolmuştu. Karısını sinemaya götürmeye söz vermişti. Yarım saat önce sekreterinin sipariş ederek hazır etmiş olduğu dört gerçek güllü çikolata paketini de alıp çıktı. Güllerin ikisi sarı, biri kırmızı, biri de beyazdı. Sarılar çocukları, kırmızı karısı beyaz da kendisi içindi. Dışarıda süzüm süzüm bir yağmur başlamıştı. Arabasına biner binmez adam karısını aradı ve yarım saate kadar hazır olmasını istedi.

Arabayı otoparka bıraktıklarında sinemaya daha vakit vardı. Gençken takıldıkları bir bar vardı yakınlarında. Orada birer kadeh şarap içerken geçmişin romantik ruhunu bile çağırabilirlerdi. Bu arada yağmur da süzüm süzüm nazlanmayı bırakmış sağanak olmuştu. Otoparktan bara gelene kadar sırılsıklam olmuşlardı; fakat hava üşütmeyecek kadar da sıcaktı. Yağmur lodosun terini yıkamış, ferahlık getirmişti. Yuvarlak küçük bir masada kafa kafaya oturup şarap içtiler, konuşmadan birbirlerinin bakışlarına yaslanıp kendilerini seyre daldılar.

Özenle tarayıp kabarttığı saçlarının yağmurda ıslanıp pırasa demeti gibi kazıklayıp yapışmasından hep nefret etmişti, ama şimdi sevdiği adamla birlikte bir daha ıslanmayı istemekteydi. Keşke şimdi kalkıp yürüselerdi yağmurun altında uzun uzun. İçerisi sıcak ve kuruydu. Kadın, ince bilekli uzun parmaklı elleriyle adamın ıslak saçlarını sıvazlamak için sokulduğunda, saf sabun kokusu içine gizlenmiş belli belirsiz temiz bir ter kokusu aldı. Kendini zor tuttu; sarılıp sevişir gibi öpmek istemişti adamı; yanağına minik bir öpücük kondurup geri çekildi.

Dışarı çıkınca artık dinmiş olan yağmurun ıslattığı kaldırımda el ele tutuşup yürüdüler; birbirlerine sokularak yürümeye devam ettiler; su birikintilerine bile aldırmadan, dans eder gibi hafiflemiş adımlarla yürüyorlardı; sanki saklı bir orkestra onlar için çalıyordu kalp odacıklarında…

Arabaya bindiklerinde adam kadını kendine çekip dudaklarına minik bir dilek öpücüğü kondurdu. İkisi de gözlerinin içine kadar gülümsüyordu. İkisi birden 99 yaşına kadar yağmurda birlikte ıslanmayı, şarap içerken kurumayı, yağmurun ardından kaldırımlarda dans eder gibi birlikte yürümeyi dilemişti…

Yağmur bazen sel olur can alır, mal alır.

Fakat yağmur, gönül evinde sıcacık bir kalp açanlar için her zaman romantik bir aşkın fırsatı olur… Sıcak bir Nisan yağmurunda birlikte ıslandıktan sonra şemsiye kavgası başlatılmadıysa eğer, kendisiyle 40 yıldır evli olduğunu hatırladığın insana bile âşık olabilirsin...

Muharrem Soyek

 
Toplam blog
: 363
: 1765
Kayıt tarihi
: 04.08.08
 
 

Parasız yatılı Darüşşafaka Özel Lisesi'nde iki yılı hazırlık sınıfı olmak üzere yedi buçuk yıl ok..