Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ocak '20

 
Kategori
Dilbilim
 

Yazmak

Yazmak

 “Yazabildiklerimden” A. Cengiz Sezer’in yeni kitabının adı. Kitabın adı, “YAZA  BİLDİK LERİMDEN ”biçiminde, kapağı dolduracak biçimde yazılmış. Arka kapakta, yazarın özgeçmişi yer alıyor. Kapağı açınca, ”Eğitime gönül veren araştırmacı yazar saygıdeğer dostuma en içten duygularımla…”  içtenlikli bir deyişle kitabı bana armağan etti. Daha önce yazdığı “Doğunun Batısı Arapgir ”i incelemiş, inceleme sonucunda şöyle demiştim:

Cengiz Sezer, Arapgir ’i bir “Bünyan halısı ”dokur gibi ele almış; sanki ilmik ilmik dokumuş. Arapgir’ in tarihinin derinliklerinde yol almış. Ulaşabildiği kaynakların geçerliği ölçüsünde bilimsel verilere dayanarak adını, tarihini irdelemiş. Elde ettiği bulgulardan sonuca gitmeye çalışmış. Araştırmacıların yararlanabileceği bir kaynak. Her Arapgirli’ nin, hatta Anadolu insanının zevkle okuyacağı, biraz da kendini bulabileceği, sıla özlemi yaşayabileceği bir yapıt.

Kitabın ilk sayfasında, büyük puntolarla “Ülkemize büyük eserler kazandıran Mehmet Ali Aydınlar ”a en içten saygı ve sevgilerimle armağanımdır. ”yazmış.

Önsözünde;  neden yazmaya gereksinme duyduğu açık değil. Acaba kendimi mi tatmin ettim, yoksa okura bir ışık tutabildim mi diye düşündüm, durdum. Oysa her yazar, hem kendini tatmin etmek, hem de okura ışık tutmak için yazar. Çünkü yazdıkça rahatlar. Sait Faik Abasıyanık,yazmasam çıldıracaktım” diyor. Yazarın da alıntıladığı yazarlardan Benjamin FranklinUnutulmak istemiyorsan ya okunacak şeyler yaz ya da yazılmaya değer şeyler yap” demiş. Bana göre de yazmak, ”var olmak” tır. Ünlü düşünür Descartes (Dekart) “Kuşku ediyorum, öyleyse düşünüyorum; düşünüyorum, öyleyse varım” der. Düşünen, düşüncelerini başkalarına aktarmak için yazar, yazdıkça rahatlar. Okura, ışık tutar; yolunu aydınlatır.

Yapıt,241 sayfa iki bölümden oluşuyor; birinci bölüm makalelerinden, ikinci bölüm şiirler. Yapıtın adı “Yazabildiklerim ”ama yazar, hemen hemen her alanda yazmış. İşte ilk sıradakiler:Sessiz Hizmet, Arapgir Postası ’nın 60.Yılı, Arapgir, Arapkir Değişikliği, Gene Unuttuk, Politika Nankör mü? Eski Günler, Babamın Memurluğu, Proje Üretmek, Gerçekleşmesini Görmek İstediklerimiz, Eskilerden, İletişim, Ülke Nimetleri61 makale,21 şiir. Makalelerin başında, konuyla ilgili düşünürlerden, ünlü yazarlardan, şairlerden birinin özdeyişi yer alıyor.

Sessiz Hizmet, başlığında, Mehmet Ali Aydınlar’ ın Arapgir ’e yaptığı yatırımlardan söz ediyor. Seçkin bir eğitim kurumu Kerem Aydınlar Fen Lisesi’ni, Hami Aydınlar Çok Programlı Anadolu Lisesi’ni yaptırarak gelecek kuşakların nitelikli eğitim almasının ortamını sağlamıştır. Arapgirli iş adamlarından Naci Ekşi, Ercihan Ekşi, Turan Tuna, Yakup Karabay’ın özveriyle yaptırdıkları Arapgir Meslek Yüksek Okulunu yaptırarak İnönü Üniversitesi’ne devretmişlerdir.H. Sadık Polat da Ortaokul yaptırarak eğitime kalıcı hizmet vermiştir.

Sadece bu adlar değil,yurt içinde ve yurt dışında, her konuda üstün niteliklere ulaşmış çok sayıda bilim adamı ve konusunda uzmanlaşmış Arapgirli vardır (s.13)

Arapgir, Arapgir Postası ’sızdüşünülemez. Bu gazete, Arapkir’in 60 yıllık veri tabanıdır. Dağıtımdaki sorunlar, 

İnternet gazeteciliği abone sayısını her gün biraz daha düşürmektedir. Yazar, bu konudaki önerilerini şöyle sıralıyor:

  1. Holdingler ve şirketler baskı işlemlerinin bir kısmını Arapgir Postası’na ’na yaptırabilirler.
  2. Holdingler ve şirketler tanıtım, reklam, broşür ve diğer matbaa işlemlerinin bir kısmını Arapgir Postası’ na yaptırabilirler.
  3. Bu konuda, köy derneklerimize de büyük görevler düşeceğine inanıyorum.
  4. Her türlü toplantılar, kongreler, düğün, nisan ve sünnet davetiyeleri bastırabilirler.
  5. Her türlü kitap, dergi ve diğer matbaa işleri yaptırabilirler.

Siz, bunları çoğaltabilirsiniz.(s.15,16) İyi de bu öneriler, ne derece ilgi görür…

 

Sezer,Arapkir “in “Arapgir” olarak değiştirilmesi konusunu, “Doğunun Batısı Arapgir” kitabında açıklamıştı. Arapgir ’in sonundaki “-kir” ekinin Arapça ve etnik bazı dillerde, müstehcen bir anlamı olduğu gibi dilbilgisi kurallarına da uymadığını; dilbilgisinde,”-kir” eki olmamasına rağmen “gir” eki vardır. Bu sözcüğe egemenlik anlamı kazandırmadığını yazmaktadır, Sezer.(s.60)  Oysa  ”gir” ek değil, sözcüktür. ”Girmek” eylemi, ”-kir” sonuna geldiği Arapkir adına “yakışıksız” bir anlam yüklemesine karşın ektir.(Doğunun Batısı Arapgir, kitabının tanıtımı)

Sezer,makalelerinde hemen hemen her konuya değinmiş. Füsun ve Adnan Kahveci’nin ölüm yıldönümünde anılmasında, Arapgirli’ lirden katılım olmamasına üzülüyor. Oysa Kahveci’ lirin 16 Aralık 1990’de Arapgir Gecesi’ndeki konuşmasında şöyle der:

Ben, artık hanım köylüyüm. Akıtma biciyi, baldık dolması ve diğer Arapgir yemekleri yemek, beni hamsi yemekten daha çok mutlu ediyor…(s.21)

Sezer,“ Yazabildiklerimden ”de, hangi konuya değinmemiş ki! Kitap, “Politika Nankör mü?”yle başlıyor, ”Bir Masal” la sonlanıyor. Şiirleri, duygu yüklü, başka bir deyişle “lirik” özellikte. Şiirlerinde; “sevgi, acı, özlem, yaşam, ölüm” temaları işlenmiş.Gözyaşı” şiiri, her insanın yaşantısından çizgiler içeriyor.

 

GÖZYAŞI

Doğduk ağladık,

Çocukken ağladık,

Üzüldük ağladık,

Sevindik gene ağladık,

Her şey için ağlamak niye…(Kasım,2011)

 

Makaleleri, yazarın duygu, düşünce, bilgi birikimi, yaşantısının ürünleri. Araştırma, inceleme verilerine dayandığı için çoğu bilimsel içerikli. Yazar; politikadan söz ederken Atatürk’ten, Hasan Âli Yücel’den söz ediyor. Atatürk, yemek masasında, çevresinde bulunanlara sorular sorar, görüşlerini alırmış. ”Türk milleti, ne zaman kendini kurtarır, sorusunu,Hasan Âli Yücel,”Paşam, Türk milleti ne zaman kurtarıcı arama ihtiyacını duymayacak duruma gelirse o zaman kurtulmuş olur” demiş. İyi de demiş. Kimliğini bulamamış; emekleme  aşamasındaki toplumlar, kurtarıcı arar. O kurtarıcı gördüğüne biat eder.

 

 ”Eski Günler” makalesi anı havasında; yazar, çocukluğunu, çocukluk arkadaşlarını, çocukluğundaki yoklukları sıralamış; yokluklara karşın mutlu olduğunu da belirtmiş. Makale başlıklarından bazıları yazılış sırasıyla:

 Aile Yaşamı, Proje Üretmek, Bağbozumu Şenlikleri, Eskiler, İletişim, Ülke Nimetleri, Emeklilik, Yaşlılık, Mülkiyeliler Birliği’mdeki Arapgirli Grubundan, Çalışmak, Arılar, Tuvaletler, Bürokrasi, Değerlerimiz, Tebrik Kartları,  Keşkekler, Huy, Dost… Yaşantımızdaki daha birçok konu, yazarın bilgi birikimi, deneyimleri, anıları ışığında; sosyal, kültürel boyutları ve insanları etkileme yönleriyle irdelemiş; akıcı, yalın bir anlatımla okura sunulmaktadır.

 

Makale, bir görüşü, bir düşünceyi kanıtlamak amacıyla yazılır. Yazar, okuma, düşünme, yazma kavramları üzerinde duruyor. Düşüncelerini kanıtlamak için örneklerden, kanıtlardan ,sayısal verilerden  de yararlanmış. Sezer de “Kitap ve Okumak” adlı makalesine, Senaca’ nın konuyla ilgili “Okumak deva, anlamak şifadır. ”Kitapsız hayat kör, sağır ve dilsiz bir hayattır. la başlıyor.Bir ülkenin doğusu ile batısı; güneyi ile kuzeyi bir birine yakın oranlarda kitap, dergi, gazete… okuyabiliyorsa o ülkeyi kalkınmış sayabiliriz.” Yazarın, kitap ve okumak la ilgi görüşü de bu sözü açıklar nitelikte.

Anıtkabir’de, Atatürk’ün okuduğu 4500 kitap vardır, Oysa Bağımsız Eğitimciler Sendikası’nın araştırmasına göre Türkiye’de kitap okuma oranı % 4,5’tur.Örnekleri, sayısal verileri, yazarın görüşlerini doğrulamakta, pekiştirmektedir.

 

Güven ve Güvensizlik” makalesi, B.Rusell ’in” Günümüzde, dünyadaki temel sorun akılsızların kendilerinden emin, akıllılarınsa daima şüpheci olmasıdır. Descartes’in  ( Dekart) da “Kuşku ediyorum o halde düşünüyorum; düşünüyorum, o halde varım. Sözü, şüpheci insanların yaşantılarında daha bilinçli davrandıklarının kanıtı.

Türkiye’de, ”çoğu insanlara güvenirim” diyenlerin oranı, dünyada en düşük olduğu ülkelerden biridir. Türkiye, ”Dünya Değerleri Araştırma” sının 2005-2014 döneminde 29 ülke arasında sondan 3.sıradadır. Türklerin yalnız % 8’i diğer insanlara güvendiğini belirtiyor.(s.215)Yazar, çok önemli bir konuya değinmiş. Güvenin olmadığı bir ülkede, ekonomik kalkınma,  sosyal yaşamda düzen, insanlar arasında sağlıklı iletişim olur mu?  Yoksa kavga ve gürültü mü vardır? Böyle bir toplumda, başarı, huzur, mutluluk olur mu? Ne dersiniz?

 

Yazar, makalelerinde; görüş, düşünce ve izlenimlerini aktarmaya çalışırken yaşantısından, deneyimlerinden yararlanarak sorunlara çözüm yöntemlerine  değiniyor; geçmişle günümüzü karşılaştırıyor; çocukluğunda ve gençliğinde daha mutlu olduğunu vurguluyor.

 

  • Evet,60 yıldır felsefesini ve çizgisini değiştirmeyen, sadece ülkesini düşünen bir gazete Arapgir Postası.
  • Mırzik, çelik çomak yedi kule, çember en büyük oyunlarımızdı. Maksut Dede’de buz gibi suda yüzmek en büyük zevkimizdi. Boyumuza kadar karda,5km’lik okula Adnan Tan’la giderdik.

Bizim çocukluğumuzda:

  • Elektrik yoktu; ama aydınlanıyorduk.
  • Buzdolabımız yoktu; ama dolabımız vardı.
  • Otobüsümüz, dolmuşumuz yoktu; ama her yere yürüyerek zevkle giderdik.
  • Ölük içinde eli kolu bağlı kundaklandık; ama sakat kalan olmadı.
  • Bugünkü gibi mamalar yoktu; ama her şeyin hormonsuzu vardı Bal, yağ, yumurta, süt ayran…

…………………

Yaşamı sürdürmeyi değil, sağlıklı ve zevkli yaşamayı öğrenemiyoruz.

Başarı, insanların kendilerine olan güvenini güçlendirir; onları mutlu eder. Toplumun sorunlarına çözüm üreten insan, çözüm ürettiği oranda, kapsamda mutlu olur. Çözümü başkalarından bekleyenler, güçsüzdürler. Kendisini, başkalarının kurtarmasını isteyen kişiler, yalınızca kölelerdir.(Volter) Arapgir Postası, bağcılığımızın gelişmesinde, Ankara Arapgir Kalkındırma Derneği’nin büyük rolü olduğunu yazıyordu. Çok mutlu oldum; çünkü o yıllarda dernek başkanı bendim. Bağcılığımızın gelişmesinde Ruhi Kadıoğlu’nun ve Kaymakam Yusuf Mayda’nın çabaları asla unutulmaz.(2706.2008)

 

Başta Metin Emiroğlu ‘na, Naci Ekşi’ye, Turan Tuna’ya, Halit Polat’a, her konuda desteklerini esirgemeyen diğer Arapgir sevdalılarına, kalıcı hizmetleri için şükranlarını sunuyor.(s.13)

 

Günlük hayatın vazgeçilmezi iletişim gönderici ve alıcı arasında oluşan duygu, düşünce ve davranış biçimi şeklinde açıklanabilir. İletişim, işaretlerle, sesle, ıslıkla, sözle; telefon, televizyonla sağlanabilir İnsan toplumda, iletişim kaçınılmazdır. Günümüzde, cep telefonlarıyla her dakika, her yerden iletişim kurabiliyoruz. Türkiye’de ilk cep telefonu konuşması,23 Nisan 1993’te Cumhurbaşkanı’yla Başbakan arasında olmuştur.(s.42) Acılarımızı, sıkıntılarımızı, sevinçlerimizi, başka insanlarla paylaşma isteği duyarız. Ruhsal ve bedensel açıdan iletişim çok önemlidir. İletişim insanı ayakta tutan en önemli kavramlardan biridir.İnternet’in kurucusu 1970’de 20 yaşında olan matematik mühendisi Vinton Cerf’tir. Eşinin kulakları doğuştan duymadığı için onunla haberleşmek amacıyla interneti bugünkü durumuna kavuşturdu.(s.42)

 

Öğrenmenin, gezmenin ve sevginin yaşı yoktur. Yalnız insanlarla ilişkiyi düşünmeyerek, bir hayvan ya da çiçekle, doğayla uğraşmak da sevginin bir çeşididir. Yaşlı insanın günlük yaşantısını ve geleceğini huzurla geçireceği ve mutlu edecek en önemli şey, sevgi, saygı, güvendir.Picasso,90yaşında, çok tablo yaptı.Sofakles’  in,Kral Oedipus ’u 80 yazdığını unutmayalım.(s.91)

 

Yaşlılıkta ve emeklilikte en büyük sorun yalnızlıktır. Ekonomik, sosyal ve psikolojik sorunlar da ortaya çıkar. Sağlıklıyken emekli olmak her çalışanın arzusudur. Olanaklar elverdiğinde, gücümüz yettiğinde çalışmak en doğrusudur;çünkü yaşlılık, ihtiyar olmak için bir bahane değildir.(G.Slattery)(s.47)

 

Yaşantısında, ”Keşkekleri” olmayan var mıdır?  İnsanların yaşantısında, az ya da çok “keşke” vardır. Keşke, ne kadar azsa insan o denli huzurlu, mutludur. Sezer,23.09.2011 tarihli yazısında, ”keşkekleri” sıralamış. İleriki yaşlarda çok kişinin kullandığı, ”Keşke, gençliğimin kıymetini bilseydim”. sıraladığı “keşkeklerden” biri. Bu konuyu,Albert Einstein ’in “Bir önyargıyı yok etmek atomu parçalamaktan daha zordur” sözüyle başlamış;Ömer Hayam’ın bir dörtlüğüyle sonlandırmış.

 

Sezer, arıların yaşantılarını da araştırmış; konuya, bir atasözüyle başlamış, düşündürücü ve ilginç istatiksel veriler vermiş. Arılarla, karıların sırlarına erişilmez .Bir kg.bal için 40 000 arı 10 000 000 çiçeğe gidiyor Getirilen nektarın şeker durumuna göre bir kısmı bala çevrilir. Bu iş için arıların 7000 iş saati çalışması gerekmektedir.(s.60)

 

Cengiz Sezer, “Zaman Çarkı” konusuna, PabloNeruda  ‘nın yaşam felsefesini içeren sözlerini kanıt olarak alıyor. Her gün aynı yoldan yürüyenler, yürüyüş biçimini değiştirmeyenler, giysilerinin rengini hiç değiştirmeyenler, işlerinden ve sevdiklerinden mutsuz olup bu durumu tersine çevirmeyenler, hayatlarında bir kez olsun mantıklı bir öğüde aldırış etmeyenler, yolculuğa çıkmayanlar, okumayanlar, müzik dinlemeyenler, gönlünde incelik barındırmayanlar, kendisine yardıma izin vermeyenler, bilmediği şeyler hakkında soru sormayanlar, bildikleri şeyler hakkında soruları yanıtlamayanlar, ne kadar şanssız olduklarını bütün hayatları boyunca yakınanlar… Ağır ağır ölürler.

Pablo Neruda, insanların yaşam biçemlerini (yöntemlerini) ,koşullarını değiştirmeleri gerektiğini vurguluyor.

Son söz:

Cengiz Sezer, ”Yazabildiklerimden”de, insan yaşamını, çalışmalarını, psikolojisini, eğitimini, kültürünü; düşünceleri, gözlemleri deneyimleri ışığında değerlendirmiş, yorumlamış. Bu nedenle okunması, yararlanılması gereken bir yapıt.

Dağıtım: Arapgir Postası Gazetesi

Hükümet Cad. Belediye  Pasajı Kat :1 No: 5/38 ARAPGİR

Tel:042281130 16 Fax:811 32 33

 

 

 

 
Toplam blog
: 391
: 2555
Kayıt tarihi
: 04.12.12
 
 

Hüseyin BAŞDOĞAN, 1942'de Malatya- Arapgir'de doğdu.Arapgir Ortaokulunu, Diyarbakır Öğretmen Okul..