- Kategori
- Sağlıklı Yaşam
Yetişkin Felaketleri . 5 : Kötü alışkanlıklar
Kötü alışkanlıklar deyince, herkesin aklında ve hatırasında çevreden bir takım kötü anılar vardır. Akrabalar, ahbaplar, tanıdıklar…
Fakat öyle insanları daha çok gazetelerin üçüncü sayfalarından tanırız, izleriz.
“Alkol, cinayet getirdi. 03 Kasım 2012 Cumartesi 13:49. Karamanda bir kişi, birlikte alkol aldığı şahsı elle sarkıntılık ettiği gerekçesiyle sırtından bıçaklayarak öldürdü…” (www.merhabahaber.com/haber/82843)
“Giresun'un Yağlıdere İlçesi’nde 2 çocuk annesi kadın, tartıştığı alkollü eşi tarafından av tüfeğiyle öldürüldü. (www.gunebakis.com.tr/haber/yine-alkol-cinayeti-72540.html)
“Dünya Sağlık Örgütü raporuna göre cinayetlerin %85 i, boşanmaların %80 i, aile içi şiddetin %70 i, tutuklanmaların %78 i alkol nedeniyle gerçekleşmektedir…” (www.sahajayogaportal.org)
Şöyle interneti bir karıştırsanız, gazetelere bir baksanız böyle yüzlerce haber bulabilirsiniz… İçkinin yıktığı evlerin sayısını tahmin edemezsiniz; öteki kötü alışkanlıklar : esrar, eroin ve haplar… nice nice genç canları yakmıştır ve genç yaşta anne babaları, o gençleri mezarlıklara götürmeye mecbur etmiştir. Sözü konusu ettiğimiz şeyler madde bağımlılığı… Özellikle büyük kentlerimizde gittikçe yaygınlaşmaktadır. Ve bir takım kötü insanlar gençlerimize musallat olmaktadır.
Annelerin, babaların tertemiz, saf Anadolu gençleri büyük kentlerin arka sokaklarında zehirlenmekte ve bir bakıyorsunuz; “Altın Vuruş”la terki hayat etmektedirler. Bunlar ne acı hayat hikayeleridir. Bunları bilen bilir. O büyük kentler; o İstanbul… Nice tertemiz çocukları doğru yoldan ayırmış ve umulmayan yollara saptırmıştır.
Ondan sonra uğraşsın dursun aileler; eşler; anneler-babalar; Narkotik Bürosu elemanları ve nihayet Bakırköy… Bu işten kurtulan; son anda canını kurtarabilen kaç kişi olabilmiştir.
Diğer yandan kumar ve çeşitli sapkınlıklar…
Allah vermesin ama bunların kayıtları kuyutları hepsinin yaptığı işler, karakollarda ve adliyelerde vardır. Ve bu işlere bir kere girenler de kolay kolay unutulmazlar ve defterden ve hatıralardan silinmezler.
Deniz Seki ve Tarkan olayları daha dün gibi… Kim yakıştırırdı onlara böyle şeyleri … Kimbilir sevdikleri ne kadar üzülmüştür ve kendileri günlerce o karakollarda, tutuklular evinde ne acılar çekmişlerdir. Belli ki sonunda akıllandılar ama gel de ruhlarında bıraktığı kara lekeleri ve acıları nasıl silecekler, onu kendileri de bilemiyorlar…
Şimdiye kadar saymadık ama belki de bütün bu alışkanlıkların temelinde yatan en zavallı alışkanlık sigara, tütün alışkanlığıdır. İnsanın kanına bir kez girdi mi, kurtulması çok zor olabilmektedir. Ama imkansız da değildir.
Fakat sigara alışkanlığı olup da, ayağını, elini , kolunu kestiren ve hala “Ölsem de ben bundan vazgeçmem…” diyen tiryakiler, zavallılar vardır. Onların hikayelerini de daha çok Cerrahlar bilirler. Doktorlar, böyle zavallıları bu alışkanlıklarını terk ettirmek için ellerinden geleni yaparlar. Ama ne yazık ki, çoğu kez başarılı olamazlar.
Fakat insanoğluna verilmiş en güzel hediye belki de tıkır tıkır işleyen bir vücuttur. O tıkır tıkır işlediği müddetçe, sanki hiç ölmeyecekmiş gibi yaşarız ve vücudumuza envai türlü kötülükleri, eziyetleri yaparız. Gövdemiz çok dayanıklıdır ama, bir yerde artık fire verir ve bizi yalnız bırakmaya başlar. Bazı şeyleri işler elden çıkmaya başladığı zaman anlarız ama, o zaman da, çoktan atı alan Üsküdar’ı geçmiştir; çoğu kez vücut iflas etmiştir. Ondan sonra artık günler sayılıdır ve biz yine inanmayız. “Bana bir şey olmaz…” duygusu içinde yaşar gideriz.
Oysa bu, Allahın bize verdiği en güzel hediyeye ihanettir. Güzel vücudumuzu sigara ile içki ile… harcamak hangi akla hizmettir? Onu böyle harcamak için, insanın ya deli olması veya akılsız olması gerekir.
Evet, yalancı dünyalar… Ve bir an zevk duymak için vücudumuza verdiğimiz zararlar çoğu kez kolay kolay onarılmaz ve sağlığımız geri gelmez .
Bu dünyadaki ömrümüz oldukça kısa. Akıllı olmalıyız. İyi, temiz, güzel yaşamalıyız… Böylece hiç olmazsa öldüğümüzde cesedimiz genç ve dinç görünsün.