Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ekim '07

 
Kategori
Sosyoloji
 

Yok oluş

Kiminle konuşsam 7 den 70 'e herkes mutsuz ve arayışta. Ama sorun ne aradıklarını, kimse ne aradığını bilmiyor.

Bekarlar evlenmek, yuva kurmak istiyor, aile kavramına özeniyor. Evliler bir başına kalmak ve özgür yaşamak istiyor. Çalışanlar hep tatil yapmak istiyor, çalışmayanlar ise çalışmak ...

Herkes her şeyden sıkılmış ve mutsuz... Hiçbir şey yetmiyor, hep daha fazlasını istiyor.

Henüz yaşamadıkları, farkında olmadıkları halde çocuklar bile mutsuz ve yılgın. Heyecan yok, keyif almak yok. Her şey sıradan ve rutin... Tümümüz programlanmış birer robot gibi yaşıyoruz zamanı.

Hadi her şeye sahip olmuş olan bir avuç zengini anlayabilirim. Onlar her şeye sahip oldukları için arayışta ve mutsuz. Varoşlara ne oluyor...? Onlar ne görmüş, neye sahip olmuşlar ki bu kadar boşlukta ve doygunlar.

Hele hele çocuklar, bir gram heyecan yok içlerinde. Her şey anlamsız, boş ve heyecansız. Durun bakalım. Dün bir bugün iki. Hayatın baharındasınız henüz. Size neler oluyor...?

Varoşlarda büyümüş, hayatında marka giymemiş, belki hediye bile almamış birine marka bir kazak aldım, hatta bir kaç kere aldım, doğum günlerinde. Ben verirken heyecanlandım, keyif aldım. Kız hiç mutlu olmadı, bırakın mutlu olmayı teşekkür bile etmedi. Hatta bazen hediyeler alıp, paketleyip arabamın bagajına koyar ve zamanlı zamansız rasgele veririm ihtiyacı olan biri çıktığında karşıma. Örneğin; ışıklarda beklerken gelen çingene çocuklarına. Ama mutlu olup, teşekkür edenine çok az rastlamışımdır. Ya da acır para verirsiniz, gönlünüzden ne geçtiyse, verdiğiniz kişi bakar ve yüzünü ekşitir. Ya da dilenci: ''Allah rızası için sadaka'' der, vermezseniz bela okuduğunu duyarsınız, hem de yüksek sesle...

Yeğenlerime hediye alıyorum büyük bir heyecanla, ya yüzlerini buruşturuyorlar ya beğenmiyorlar. Bir türlü anlam veremiyorum. Çocukluğumu anımsıyorum da; nerede bu lüks, bu çeşit, bu kadar giysi, oyuncak. Hediye verecek insan
bile yoktu. Am amutluyduk biz. Biri ufakta olsa bir şey verdiğinde çakmak çakmak olurdu o küçücük gözlerim neler oluyor bize? Hepimiz dibe vurduk. Çıkmak için bir gram çabamız yok. Maneviyat, aile kavramı tükenmiş. Kalabalık içinde yalnızlık, sessizlik var. Konuşacak hiçbir şeyimiz kalmamış. Kimsenin kimseye tahammülü yok. Herkes aile ama tekil. Herkes kendi odasında, kendi dizisini izliyor, kendi yalnızlığını sürdürüyor. Tek bir daire içerisinde herkes kendi odasında kiracı. Çok ama çok garip bir kabul etmişlik, bir boyun eğmişlik, bir yavaşlık, bir razı geliş var. Ne bileyim bir tuhaflık var ve bu tuhaflık pek iyiye alamet değil. Sanki bir ölüm sessizliği....

En fakiri de, en zengini de, en çocuğu da mutsuz, heyecansız, bitik, yitik...

 
Toplam blog
: 147
: 1030
Kayıt tarihi
: 01.07.07
 
 

14/02/1973 İstanbul doğumluyum.İstanbul Üniversitesi Turizm İşletme mezunuyum.İngiltere ye gittiğim ..