Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Mayıs '15

 
Kategori
Tarih
 

Zinovyev’in Türkiye’ye ve Mustafa Kemal’e dair sözleri

Zinovyev’in Türkiye’ye ve Mustafa Kemal’e dair sözleri
 

Bildiğiniz gibi Rusya’da Bolşevik ihtilali Ekim 1917 de olmuştur. Hatta bu tarihe izafeten Fransızlar bu ihtilale ‘Revoltion d’Octobre’ derler. Aslında 1917 de iki devrim olmuştur. Birincisi Şubatta. Bu ihtilalle Çar’ın yetkileri fiilen kaldırılmış ve bu yetkiler yeni kurulan bir geçici hükümete (Provisional Government) devredilmiştir. Ancak bu ihtilalin etkileri daha ziyade San Peterburg da hissedilmiş, esas daha büyük ve sonrasında Çar’ın ve bütün ailesinin kurşuna dizilmesiyle neticelenen ve bütün ülkede etkisini gösteren ihtilal Ekim ayında gerçekleşmiştir. İhtilalden evvel Çarlık Rusya’sında ihtilal yapmak isteyen iki büyük parti vardı. Biri Menşevikler, diğeri Bolşevikler. Menşevikler daha mülayimdiler ve iktidarın demokratik yollarla ele geçirilmesini savunuyorlardı. Bolşevikler ise silahlı ve kanlı bir ayaklanma taraftarıydılar.

Bolşevik ihtilalinin ele başları Lenin, Troçki ve Zinovyev gibi kişilerdi. Stalin’de vardı ama başlarda o sadece ihtilal komitesinin bir üyesi idi. Sonradan bu komite kendisine gelen sorunlardan ve sorulardan bunaldı ve komiteye bir başkan seçelim ve o bizim adımıza günlük sorular ve sorunlar için karar versin, böylece her konu da komiteye gelmesin diye düşündüler. Başkanlık teklifi tabii ki önce Lenin’e, sonra Troçki’ye yapıldı. İkisi de kabul etmediler. Sonra sırasıyla diğer üyelere teklif yapıldı ve onlar da kabul etmeyince, sırada en son bulunan Stalin aslında çok istediği pozisyonu sanki büyük bir fedakarlık yapıyormuş gibi, güya lütfen kabul buyurdu. Sonra da diğer üyelerin her birini tek tek kendi yöntemleriyle (kimini öldürtüp kimini intihara zorlayarak) elimine edip, tek adam haline geldi.

İşte yukarıda adı geçen Zinovyev 1 Eylül 1920 de Bakü’de yapılan 3.Enternasyonel’in 2. Kongresinde, yaptığı konuşmada bakın, Türkiye ve Mustafa Kemal hakkında neler söylüyor. “Mustafa Kemal, ‘Halifenin ve Sultan’ın şahsı mukaddestir, ona dokunulamaz’ diyor. Mustafa Kemal’in başında bulunduğu hareket Halifenin şahsını düşmandan kurtarmak istiyor” diyor. Bu alıntı Mustafa Kemal’in çocukluk arkadaşı, talebeyken hafta sonlarında evlerine evci çıktığı gençlik arkadaşı Orgeneral Ali Fuat Cebesoy’un (babası o zamanlar Harbiye Nazırı) Moskova Hatıraları 21/11/1920 – 2/6/1922 isimli kitabının Vatan Neşriyatı, Istanbul, 1955 baskısının 22. Sayfasından yapılmıştır.

Tarihe dikkatinizi çekerim; 1 Eylül 1920, yani Erzurum ve Sivas kongreleri yapılmış, Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920 de açılmış, aradan dört ay geçmiş ve Zinovyev Mustafa Kemal’in Halifeyi koruduğunu, yapmakta olduğu hareketi Halifeyi kurtarmak için yaptığını söylüyor. Filhakika Mustafa Kemalin Büyük Millet Meclisi yapılmadan evvel de, ondan sonra da Padişaha gönderdiği telgraflarda çok itaatkar ve saygılı hatta mültefit bir ifade kullandığı ve mücadelesinin saltanatı kurtarma amacıyla yapıldığını yazdığı belgeler bugün bütün kitapçılarda bulabileceğiniz en az üç dört kitapta (bunlar sadece benim okuduklarım, aslında çok daha fazla kitapta yer almış olmalı) resmi vesika olarak sunulmaktadır.

Bu yazdıklarım Milli Mücadele harekatında, en azından ilk başlarda, Vahideddin ile Mustafa Kemal’in bir mutabakat ve işbirliği içinde oldukları tezini kuvvetlendiriyor. Bu tezi benimseyenler, Padişah, Mustafa Kemal’i vazifeyle Samsun’a gönderirken kendisine bütün Andolu’da askeri ve sivil bütün vali ve paşaları atama ve azletme yetkisi verdiğini ve bu yetkileri Sadrazamına bile vermeyip sadece Mustafa Kemal’e verdiğini söylerler ki bunun doğru olup olmadığını tahkik ve tesbit tarihi belgelere ulaşma bilgisi ve yetisi olan tarihçiler için çok kolay olmalıdır. Esasen bu yetkilerin verilmiş olduğuna dair bir ihtilaf da yoktur.

Bu tezi kuvvetlendirmek üzere, Mustafa Kemal Samsun’a gönderilirken emrine verilen Bandırma Vapurunun o zamanın en iyi vapurlarından biri olduğu, emrine subay, astsubay, erattan müteşekkil 33 asker, silah cephane ve iki araba verildiği, o zamanlar Istanbul’da sadece on araba olup bunun ikisinin kendisine verildiği, o zamanlar subay maaşlarının beş altı ay geriden verilmekte olduğu, Mustafa Kemal ve maiyetindeki kişilere ise bütün geçmiş maaşlarının verildiği ayrıca gelecek altı aylık maaşlarının da peşinen ödendiği de belgesi olmayan (belki araştırılabilse belgelenebilecek) söylentiler arasındadır.

Benim şahsi kanaatim ise en azından Mustafa Kemal’in Samsun’a gönderilme aşamasında, Padişah’ın ve o zamanın derin devletinin Mustafa Kemal’i sadece Samsun civarındaki ayaklanmaları bastırmak için değil çok daha büyük ve ulvi bir vazifeyle gönderildikleri yönündedir ki bu da Mustafa Kemal’in yeteneklerine, tecrübesine gösterilen itimat ve teveccühün bir göstergesidir. Nitekim yine bir söylentiye göre Mustafa Kemal yola çıkmadan bir gün evvel Yıldız Sarayında Vahideddin ile bir görüşme yapmış ve bu görüşmede Vahideddin kendisine, ‘ Paşa bugüne kadar vatana çok hizmetlerin dokundu, fakat şimdi bunların hepsini unut, vatanı kurtarabilirsin’ demiştir.  

 
Toplam blog
: 326
: 941
Kayıt tarihi
: 10.03.11
 
 

Okullar: TED Ankara Koleji, ODTÜ, Bogaziçi Üniversitesi (Master) İş Hayatı: Philips, Anadolu Endü..