- Kategori
- İlişkiler
" Biz " olma özlemi .....

Jane Eyre'i hatırlar mısınız ?
Ben İngiliz edebiyatının bu klasik eserini asla unutmadım. Zaman zaman tekrar okur hatta BBC yapımı dizi versiyonlarını seyrederim elime geçtikçe.
Sevgili Jane ; çocukluğumun hatta genç kızlık hayatımın ve şimdide erişkinlik hayatımın büyük bir kısmında yer almış kahramanlarımdan yalnızca biri .
1800 ‘lü yılların Kuzey İngiltere’ sinde öksüz ve yetim Jane yengesinin yanında büyür. Ancak kuzenleriyle yaşadığı sürtüşmelerden ve içinde bulunduğu sevgisizlik ve zulüm ortamından ancak hayırseverlerin kurduğu ve öksüz, yetim kızların eğitim gördüğü okulu sayesinde kurtulur. Jane sekiz yılını bu okulda geçirdikten sonra esas olayların başladığı Thornfield malikesine; Edward Rochester ‘in vasisi olduğu Adele ‘in mürebbiyeliğini yapmak üzere gelir. Malikanede yaşadığı olaylar genç kızın bir ömür boyunca edindiği deneyimden daha fazlasını kazanmasını sağlar. Ve Jane olaylardan sonra kalbi kırık , elinde bir valizi bile olmadan beş kuruşsuz kaçar Thornfield ‘den. Kaçar kaçmasına ama artık kalbi o malikaneye ve sahibine aittir. Ne kadar kaçsa da, ne kadar yeni bir hayat kurmaya çalışsa da ait olduğu yeri bilir. Thornfield ve oranın sahibi; güçlü, karizmatik ve aynı zamanda kaderin tüm tokatlarından nasibini almış sert Rochester ‘in yanıdır yeri.
Jane aidiyetini sorgular roman boyunca. 1800 ‘lü yıllarda yaşayan bir kadın olarak oldukça marjinaldirde. Aşk ve aidiyet duygusu baskın gelir ve nice olaydan sonra dizinin dibine döner Edward Rochester ‘in .
Aidiyet duygusu…..
Bir yere, birine ya da bir şeylere ait olma dürtüsü. Sanırım biyolojimizde var bu duygu. Aslında duygudan öte bir ihtiyaç bu sanırım .
Çevrenizde kötü giden evliliklere bir bakın çoğunun özünde “biz” olmadan öte “ben “ olduğu için yaşanmıyor mu acılar ? Ayrılıklar ?? Daha doğrusu karşımızdakine kendimizi ait ve kendimizi ona sahip hissetmediğimiz için. Bu nedenle değil mi kendimizi bir kafesin içinde sahipsiz, natamam hissetmemiz?
Ya aşk??
Aşka duyduğumuz özlemin özünde de bu yok mu aslında ? “Biz” olabilme özlemi. Yani yine aidiyet duygusu.
Geçtiğimiz günlerde yine Jane Eyre ‘yi seyrettim; İki insanın roman bile olsa birbirine duyduğu özlem, yakıcı sevgi ve aidiyet duygusu resmen içimi acıttı.
Bir anda kendimi bomboş ve yapayalnız hissettim . Düşündüm en son ne zaman kendimi bu denli ait hissettiğimi ve aynı anda da sahip olabildiğimi.
Dudaklarımdan usulca bir cevap çıktı ; “hiç ….”