Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

03 Kasım '06

 
Kategori
Felsefe
 

" Yaşadım " diyebilmek İçin...

" Yaşadım " diyebilmek İçin...
 

"Korkuyor musun?" diye sordu kara balık, küçük kırmızı balığa. Kırmızı balık kaygıyla yüzgeçlerini salladı ve cevap verdi: "Elbette korkuyorum.Şu halimize bir bak. Bu koca deniz içinde bir toz tanesi gibiyiz. Burası güvenli, bildiğimiz tanıdığımız sular...Güvenli..."

Kara balık o tasasız oyuncu haliyle kırmızı balığın etrafında bir kaç tur attı. Kırmızı balık onun bu neşesine, cesaretine hem hayranlık duyuyor hem de öfkeleniyordu. Bu hayranlığın ve öfkenin sebebi aynıydı aslında; Kendinde bulamadığı cesaretin kara balığın tüm pullarında göz alıcı bir ışıltıyla parlaması...

Kırmızı balık sordu: "İyi ama nereye gidebiliriz ki... Hem gittiğimiz yerde tehlikeden başka ne bulacağımızı sanıyorsun?" Kara balık cevap vermeden usulca yüzmeye devam etti. İleride bir yerde durup cevap verdi: "Bak etrafına" Küçük kırmızı balık şaşkın, o çok iyi bildiği sulara baktı. Kara balık "Haydi daha dikkatli bak...Ve ne gördüğünü bana söyle" Kırmızı balık bir kaç saniye daha bakıp: "Hiç" diye yanıt verdi. Kara balık devam etti: "Bilmek istediğim tam bu işte...'Hiç' diyemeyeceğimiz bir şeyler olup olmadığı?"

Küçük kırmızı balık onu izlemeye devam etti. O umursamaz ve fazla cesur halini... Kaygısızca yüzüşünü... Kendi halini düşündü sonra...Hapsolduğu bu küçük alanı, gitme cesaretinin olmayışını, alışkanlıklarına sıkı sıkı bağlı oluşunu ve hatta zamanla alışkanlıklarının kölesi olduğunu...

Şimdi kara balığı izlerken, önünde iki seçeneği vardı.Ya onunla gidecek hiç bilmediği bir dünyaya açılacaktı ya da kalacak bu küçük dünyada kendi cesaretsizliğinin utancı içinde, huzursuz, sıkıntılı yüzmeye devam edecek ve bunun adına da yaşamak diyecekti. Hep kara balığın başarıp başarmadığını merak edecek onunla gitmediğine pişman olacaktı. Aslında tek bir söze ihtiyacı vardı. Onun içinde saklı olan o cesaretin kabuğunu kıracak tek bir söze.Bekliyordu şimdi...

Kara balık "Gitmeliyiz" dedi. "Burada kalırsak hiç bir zaman bilemeyeceğiz."Küçük kırmızı balık kocaman gözlerini uzaklara dikmiş öylece duruyordu. O hiç bilmediği uzaklara. Korkusuyla savaşıyordu. Hayatın içine dalıp dalamayacağını bilemiyordu. Küçücüktü ve o küçücük gövdenin hayatın içindeki yerini kestiremiyordu. Ve gitmezse asla bilemeyecekti...

Kara balık ileriye doğru yüzdü. "Geliyor musun?" Küçük kırmızı balık başını salladı ve tedirgince yüzmeye başladı kara balığın peşinden. İşte tam o an, o zamana kadar daha önce hiç duymadığı bir şey duydu içinde; yeniden doğmuş olma duygusu. Önünde uzanan o bilmediği dünyanın heyecanı ve coşkusu...

O koca denizin ortasına attılar kendilerini...O küçücük gövdede o kocaman cesaretle atıldılar suların kucağına...Ömürlerinin sonunda "Yaşadım" diyebilemek için...

BLOGNOT: "Küçük Kırmızı Balık" yazıma yazdığı o güzel yorum için ve blogun yazılmasına neden olduğu için A.Kadir Demir Beyefendiye teşekkürler...

RESİM:http://www.deviantart.com

 
Toplam blog
: 408
: 1090
Kayıt tarihi
: 17.06.06
 
 

Gazetecilik okudum... Ama gazeteciliği sırf yazabilme serüvenine bir adım daha yaklaşabilmek için ok..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara