Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Haziran '13

 
Kategori
Anılar
 

"Al sazını sen sevdiceğim şen hevesinle"

"Al sazını sen sevdiceğim şen hevesinle"
 

Midyat Evleri


Beylik deyimle, Anadolu’nun ücra bir köşesindeyiz. Kamu görevi yaptığımız bu ilçenin o zamanlar çeşitli uygarlıkların harmanlanıp bir sentez oluşturulduğunun farkında değildik; bu ilçenin bir diller ve kenti olduğunu göremiyorduk.

Uygarlıklar, diller ve dinler kenti Midyat’tan söz etmekteyiz.

Hafta sonlarında bizim bekarhanede, ilçenin bekar memurları bir araya gelir, çilingir sofrasını kurar, tabir caizse ayyaşlığın(!)  en erdemlisinin, en onurlusunun ve de en şahanesinin keyfini çıkarırdık. Rakı sofrasında sohbet elbette eksik olmazdı. Sanat, edebiyat, felsefe… konularında ahkam yürütür, olmadık sonuçlara varırdık.

Sohbetlerimizin konuları arasında politika baş köşede idi. 27 Mayıs İhtilali sonrasında düşünce, sanat ve edebiyatta bazı yasaklar kaldırılmış, ihtilal öncesinin en büyük tabularından biri olan Nazım Hikmet’in eserlerinin yayınlanması, şiirlerinin okunması serbest bırakılmıştı; serbestliğe serbestti ama yine de Nazım’ın eserlerine ve şiirlerine ihtiyatla yaklaşıyorduk.

Öğrenciliğimiz sırasında okul dışındaki zamanımızın çoğunu Diyarbakır’daki Karınca Kırtasiyede geçirirdik. O günlerin en çok satan kitaplarından biri, Vala Nuredin’in “Bu Dünyadan Nazım Geçti”  adlı eseriydi. Kitabevinin tezgahtarına ihtiyatı elden bırakmamak için dolaylı lisanla sorardık:

"Bu Dünya'dan Kazım Geçti, adlı kitap geldi mi?"

Tezgahtar peltek konuşmasıyla:

“Abi, Kazım değil, Nazım…”

Bizim bekarhanede, o zamanların moda teyplerinden biri vardı. Bu teype, Nazım Hikmet’in “Bu Hasret Bizim” adlı şiirini okumuştum. Arkadaşlar bu şiiri okuyuş tarzımı çok beğenmişlerdi. Gurubumuza yeni katılan her arkadaş bu şiiri benim sesimden, teypten dinlemek isterdi.

Bizim guruba yeni katılıp, ilçe ağır ceza mahkemesine yeni atanan Cumhuriyet Savcısı Hidayet bey, nerden duymuşsa, bana Nazım’ın şiirini dinlemek istediğini söylemişti. Ben de ona:

“Abi mümkün değil, kusura bakma dinletmem” dedim.

“Allah Allah, o niye?”

“Niyesi var mı? Şimdi sarhoş kafayla şiiri dinle, üstelik okuyuş tarzımıza övgüler sırala, yarın ayılınca,  soruşturma başlat.

Kahkahalar gırla patlardı.

Gecenin ilerleyen saatlerinde, sanat, edebiyat, felsefe ve politika tartışmaları bitmiş, rakının sesimize verdiği olağanüstü akortla koro halinde şarkılar söylerdik:

Al sazını sen sevdiceğim şen hevesinle

Çal söyle bizim şarkımızı sevdalı sesinle

 

Bu Bimen Şen’in sultaniyegâh makamındaki eseri, bizim hit şarkımızdı.

 

Uygarlıkların buluştuğu, dillerin ve dinlerin kenti Midyat, bizde çok derin ve unutulmaz anıların var.

Bilesin!

 

 
Toplam blog
: 13
: 249
Kayıt tarihi
: 19.04.13
 
 

Şanlıurfa Viranşehir doğumluyum. Diyarbakır Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümünü bitirdim. Çeşitli ..