- Kategori
- Müzik
"Ara ver Harula, kalbimiz dinlensin"
Biraz ara ver Harula, kalbimiz dinlensin diyor orkestradan oluşan bir koro Mes to Plithos şarkısının bir yerinde. Üst üste söylediği şarkılarla derbeder etmiş seyirciyi de Haris o anda. Sahneye yakışan kadınlardan o da, dibine kadar yaşayanlardan sahnede duygularını. Başını mikrofona dayayıp, öyle kalakaldığında da, içten bir "ahhh" diyip oynamaya başladığında da anlıyorsunuz bunu. Zaten bir tek Akdeniz insanlarında olur bu herhalde, acı ile sevinç arasında bu kadar hızlı geçişler...
Haris Alexiou'nun yeni çıkmış DVD'sini izledim dün. Manos Loizos'a adanmış bir konser bu. 2007 yılında verilmiş ve o tarihlerde Yunanistan'da yayınlanmış. Ülkemize gelişi geçen hafta oldu, olsun, geldi ya...
Al beni, büyülü denizinin ardında yürüyüşe götür diyen şarkıyla giriyor sahneye Haris. Ne dediğini anlamak da gerekmiyor hoş, bilmeden anlatıyor size sesiyle, yüzüyle...
Kaçmaya çalışıyorsun, ama geri döneceksin diyor ardından. Hem gidiyorsun, hem de beni sevdiğini söylüyorsun, bu nasıl mümkün olabilir? diye soruyor sonra. Umut hep var Haris'te, Manos Loizos'ta da var. Zaten Loizos ve Haris bir bakıma yol arkadaşı sayılır. Beraber yaptıkları Harula'nın Şarkıları albümü dışında birçok başka şarkıda da beraberlikleri var. Biz da yabancı değiliz Loizos'un müziğine aslında. Maskeli Balo, Olmasa Mektubun, Telli Telli gibi şarkıların da bestecisi Loizos.
Umut demiştik ya, iyimserlik... Güzel bir sabahla selamla hayatı, yalnız olsan bile koca dünyada sözlerindeki bu pozitifliği görüyorsunuz. Geri dönüşü olmayan durumlar da var şarkılarda elbet, beraber okyanuslara açılacaktık sevgilim, tavernalarda sarhoş olacaktık akşamları diye hayıflanıyor, gitmiş sevgili, dönmeyecek şekilde.
Haris İzmirli, bilenleriniz vardır. Şarkıları yazanlar, besteleyenler de uzak değil buralara. Aslında hiçbirimiz uzak değiliz birbirimize. Bol bol "bildiğimiz" yerler geçiyor şarkılarda. Antik Halikarnas'tan, benim küçük Elisso"m diye başlıyor bir şarkı örneğin, Ayasofya'dan, İstanbul'dan bahsediyor.
Nikos Portokaloglou geliyor sonra sahneye. (Ne benzer soyadları, Portakaloğlu der gibi, muhtemelen öyle...) Haris'le karşılıklı atışıyorlar. "Seviyorum seni" diyor biri, ekliyor beriki "peki neredesin?"
37 şarkı var DVD'de, üstümüze üstümüze geliyorlar. Bana bakıyor, konuşuyorlar benimle, eskiden kurduğumuz hayallerin hesabını soruyorlar, senin tatlı gözlerin.
Sinbad'ı anlatan bir şarkı var, söylerken eğer ki DVD'nin içindeki kartonette olan İngilizce sözlere bakmadıysanız yüzlerine bakıp merak ediyorsunuz, "çok acı bir hikaye olmalı bu" diye. Sonra açıp sözlere baktığınızda görüyorsunuz, "ah deniz, acı deniz, neden seni sevmek zorundaydım" diye yalvardıklarını.
Haris Alexiou'nun her zaman tamamen bütünleşerek söylediği bir şarkı vardır: O Archigos. Çekip gitmiş bir adamı anlatır. Savaşlardan bahseder. Savaşın onlar için nasıl da bir zamanlar sadece oyun olduğundan ve sonra bir gün "şef" ölür. Sana sen ölürsen ben de ölürüm demiştim, şimdilik yaşıyorum der Haris şarkıda. Kolay değildir söylendiği kadar.
Loizos'un siyasi bir tarafı da var, Yunanistan Komünist Parti'nin saygın bir üyesi olarak geçer. Sürgüne uğramıştır darbe döneminde Zülfü Livaneli gibi. Nazım Hikmet okumuş, hatta şiirlerini Yunanca'ya çevirtip bestelemiş. DVD'de var bir tane Nazım Hikmet şiiri. İşte bu şarkılardan biri de Mi me Rotas...
Makineli tüfekler sustu şimdi, şehirler boş ve kapalı, askerler geldi ve gittiler, merak ediyoruz biz niye savaştık? Sorma bana, hatırlamıyorum, bakma bana, korkutuyorsun beni, bakma bana, sorma bana, sorma bana der şarkıda.
Trifono isimli bir grup gelip 3 şarkı söylüyor DVD'nin bir yerlerinde. Şarkılardan birinin geçtiği yer de Bournova... Evet, İzmir'in Bornova'sı burası.
Haris Alexiou, O Fantaros'la dönüyor sahneye. Ardından Sekizinci Gün manasına gelen bir şarkı... Türkü gibi, sekizinci günde Tanrı bağlamayı yarattı diyor şarkıda ve bağlamaya övgüler düzüyor bir bağlama eşliğinde tabii.
Birkaç Karanfil şeklinde doğrudan çevrilecek bir Nazım Hikmet şiiri var DVD'de. Demirlemiş bir gemi gibiy bekliyorum Bursa'da diyor şarkı. Ardından bu yazıya giriş yaptığımız şarkı geliyor. Şarkı hazin bir hikayeden bahsediyor ve hikayenin arasında o bahsettiğim koro giriyor. Omonia'ya giden bir trende gördüm seni tekrar 68'de diyor. Omonia, Türkiye'deki Cumartesi Anneleri benzeri bir oluşumun toplandığı semtmiş sanırım, Atina'nın da en büyük meydanlarından biriymiş. Şarkı devam ediyor sonra, sen de benim gibi misin? diye soruyor. göğsünde bir tutsak, ülkende bir göçmen...
Haris ardı ardına hüzünlü şarkılarını söylüyor sonra, beni yalnız görürsen, bir tavernada içerken, bil ki donmuş kalbimi ısıtmak içindir diyor önce, tanrım bir sonraki hayatımda, kalbimin ne olacağı önemli değil, bir daha aşık olmayacağım, bir yabancı olarak doğup, yabancı olarak öleceğim diyor ötekinde. Ve biraz hareketlenme zamanı, bizim Telli Telli diye bildiğimiz şarkı geliyor. Bana güçlü bir sigara al içmem için ve bir hap getir ölmem için, şarap getir bana ki unutabileyim, tüm arkadaşlarımın beni çivilediğini... Bu şarkının ardından ayrılıyor sahneden Haris ve alkışlarla geri dönüyor 4 şarkılık bis için.
Gel, gerçek bir öpücük nasıl hissettirir göstermek istiyorum sana kırmızı bir gül gibidir, güneşin doğuşu gibi. Ardından hepimizin bildiği Ole Se Thymizoun... Her şey bana seni hatırlatıyor, arkadaşlarım tavernaya gidiyorlar ya da sinemaya, ben tamamen kendi başıma, senin yolladığın mektubu okuyorum.
Konserde ona eşlik eden arkadaşları geliyor son iki şarkıda da. Beraber söylüyorlar. Çitlerin ardında gözüktü askeri tank ve ani bir şekilde tetiklendi silah, sustu akordeon.
Bu konseri alıp, izleyin. Sadece D&R mağazalarında satılıyor DVD. Hele ki Haris'i, Loizos'u seviyorsanız mutlaka izleyin. Unutmayın, her yolun kendi hikayesi vardır ve bir sözcük üzerine kuruludur: Özgürlük.
Ve şarkı der ki bu sözcüğü çocuklar yazmıştır.