Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Şubat '14

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

As Merkez Gezgin Yürekleri ağırlıyor

 As Merkez Gezgin  Yürekleri ağırlıyor
 

As Merkez Sanat Galerisi


Yaylarımızın, dağlarımızın, kısacası  Anadolu’muzun vefakar  gezgini  gazeteci, öykücü, araştırmacı ve  fotoğrafçı Konyalı Zeki OĞUZ  arkadaşımız ve yine Anadolu sevdalısı bir fotoğrafçı Büşra EKİM   " ANADOLU'DAN  "  fotoğraf sergisiyle, 1-15 Şubat süresince  BURSA 'ya konuk oluyor. Segi saat 15.00 de açılacak.  Zeki Oğuz arkadaşımız 1- 2 Şubat tarihlerinde As Merkez Sanat Galerisi'nde, saat 17- 19 arası  Gezgin Yürek, Yaylaların Özgür Çocukları Yörükler, Seçme Hikayeler,  Toprak ve Gelenek kitaplarını da imzalayacak...

Zeki Oğuz, dijital makineler çağı başlamadan çok önceleri, dağ taş dolaşıp tüm Anadolu'yu fotoğrafladı. Gözlemlerimden biliyorum, fotoğraf çekmek özellikle doğayı ve Yörükleri ölümsüz kılacak fotoğraflar çekmek   bir aşk  olmalı.  Nasıl başladı bu fotoğraf aşkı? Bu sorularımızın yanıtlarını arayacağız.   

 Emel: Kültür Bakanlığı'nın onca fotoğrafçı varken, Türkiyeye'yi tanıtım için yabancı fotoğrafçıları seçmesi, biraz düşündürücü bir konu. Türkiye'de dağı taşı kendi olanaklarıyla dolaşıp kültür mirasına değerli katkılar sunan sizin gibi fotoğrafçılar varken bu üzücü seçim konusunda,  bölgeleri iyi bilen, yaşamını bu yolda değerlendirmiş fotoğrafçılarımızın adına söyliyecekleriniz olmalı. 

Zeki Oğuz: Elbette söyleyecek çok şey var. Kısaca şunu belirtmem gerekiyor, bu tepkiyi şahsım adıma değil bütün fotoğraf sanatçılarımız adına gösterdim. Ülkemizi hakkıyla tanıtabilecek çok değerli fotoğraf ustalarımız var. Buna karşılık bakanlık kendi sanatçılarını şimdiye kadar desteklemediği gibi dışardan dört sanatçı getirerek tanıtım yapma gayretinde. Bu ülkeyi en iyi yine bu ülkenin sanatçıları tanıtabilir, diye düşünüyorum.

Emel: Siz fotoğrafçılığınızın yanı sıra, bir araştırmacısınız bölgeleri tanıtan çok değerli gezi  kitapları ve gerçek yaşamlardan esin alan öyküler de yazıyorsunuz. İlk gezi kitabı yazma fikri nasıl başladı. Nereleri tanıttınız?

Zeki Oğuz: Yaşadığım şehir Konya’nın tanıtımında bir eksiklik olduğunu görüyordum. O bozkır dedikleri şehrin cennet gibi köşeleri vardı, on binlerce yıllık tarihi vardı. 1990 yılında gezi yazılarımı yazmaya başladım. Konya dışında gezip gördüğüm yerleri de yazdım. Yerel gazetelerin dışında başta Cumhuriyet gezi eki ve birçok dergilerde yayınlandı yazılarım. 2005 yılında Taşra ve Gezgin adıyla kitaplaştırdım. Şimdi Konya Kültür AŞ. bunları bir gezi rehberi şeklinde yayınlayacak.

Emel: Yörükler sizin çalışmalarınızda ayrı bir yeri olan çok özel bir konu. Bunu biraz açalım mı? 

Zeki Oğuz:  Göçer yörükler bizim Aborcinlerimiz gibi. Binlerce yıllık geleneklerini halen sürdürüyorlar. Gelenekten de öte ekonomik bir olay göç. Bu insanların geçim kaynakları koyun ve keçi sürüleri. Bunun dışında bir iş bilmiyorlar. Buna karşılık devlet iskan edilmeleri için haksız bir baskı uyguluyor. 2001 yılında tanımıştım onları. 2004 yılında Yörüklerle ilgili kitabım yayınlandı. 2012 yılında değişikliklerle 2. baskıyı yaptım. Halen o güzel insanlarla dostluğum sürüp gidiyor.

 Emel: İlk öyküyü ne zaman ve hangi duygular altında yazdığınızı anımsıyor musunuz?

Zeki Oğuz: İlkin şiirle edebiyata adım attım ama şiirden erken kopup öyküye yöneldim. Çevrem kendini anlatamayan insanlarla doluydu. Bu konuda da kendimi hep şanslı hissettim. Edebiyatta pek anlatılmayan bir şehirde yaşıyordum. 1970 yılından bu yana başta Çalı olmak üzere ülkemizin önde gelen dergilerinde yayınlandı öykülerim. 6 öykü kitabım var, birisi  de yolda.

Emel:  Kentlerde yeni dünya düzeni doğrultusunda oluşan değişimin sizde yarattığı özlemler yani kaybolan değerlere, mekanlara olan özlemler de vardır. Keşke şunları şunları da çekseydim dediğiniz mekanlar, bölgeler oldu mu hiç?

Zeki Oğuz: Elbette oldu. Geçmişte tanıdığım birçok insanın fotoğrafını çekebilmeyi çok isterdim ama yıllar sonra girmişti hayatıma fotoğraf olayı.

Emel: Sille'ye birlikte gittiğimizde gördüm ki orayı da  çok seviyorsunuz? Biraz Sille'den söz etseniz.

Zeki Oğuz: Sille benim çocukluğumun beldesi. Bizim  köy oraya bağlıydı. Yaşlılarımız Sille’yi ve 1924 'e kadar orada yaşayan Rumları masal gibi anlatırlardı. İlkokulu köyümde okumuştum. Üçüncü sınıftan itibaren 8 km. yolu yürüyerek Sille’deki kütüphaneye gider, kitap değiştirerek okurdum. Sonradan öğrendim ki Sille’ye karşı bu hayranlığım boşa değilmiş. Ülkemizde en çok  şair yetiştiren bir belde. Başka söze hacet yok.

Emel: Gelecekle ilgili planlarınız neler?

Zeki Oğuz: Yeni öyküler, yeni fotoğraf albümleri düşünüyorum. Birde Kurtuluş Savaşı Konya’sını anlatan bir roman. İlgin için teşekkür ederim değerli arkadaşım, umarım Sille’de bir çay içmek kısmet olur.

Emel:  Umarım olur, Sille’nin o güzel çayhanesinde  yeniden çay içebiliriz. Çok teşekkürler Zeki Oğuz, değerli dost. Yeni albümlerinizi  ve  Kurtuluş Savaşı Sonrası Konya’sını anlatan romanınızı merakla bekliyor olacağım…

Emel Dinseven 

 

 http://blog.milliyet.com.tr/sedef-sapli-bicak-mico/Blog/?BlogNo=239042

 
Toplam blog
: 566
: 1338
Kayıt tarihi
: 11.07.06
 
 

Edebiyatla ilgileniyorum. Ayrıca amatörce belgesel film çalışmaları yapıyorum ve kültürel etkinlikle..