- Kategori
- Şiir
Âb-ı Hayat

Her can; daha hayatta "ölümsüzlük sırrı"nı bulmak diler.Yüreği; her doğan günde, onun için Güneş'in turuncusuna ermek telaşındadır.Ateşin devası sudur.Ölümün çaresi,bu dem inci inci yağan ab-ı hayattı
Çaresiz karalara saçılmıştı inciler
Bunu daima benim göz yaşımdan bildiler
Ne elime bir avuç umman serpiştirdiler
Ne de incilerimi sedefçiye verdiler
Nisan yağmurlarının hayranıydım ben oysa
Güneşin tüm renkleri gözlerime sindiler
Sarı kızıl boyunca bunca rengi biçtim de
Seherden guruba dek hep maviyi seçtim de
Nehre düşen damlanın incisine doymadım
Bir kadeh kızıl içtim “Âb-ı Hayat” saymadım
Çeşmelerin başında sonsuz beyaz arardım
Çölde buldum serâbı yeşillerce sarardım
Dolaştım sahraları elim altın sarısı
Gönlüme nokta sürdün gözbebeğim karası
Âb-ı hayat olurdu güneşimin çiğleri
Serâbına konsaydım saçardım incileri
Sarı kızıl “bir oldu” hayatın “turuncusu”
Sedefçi huzur buldu buymuş onun sancısı
Sedefçi huzur buldu buymuş onun sancısı
…buymuş onun sancısı
…buymuş onun sancısı:
…
“dem”
…
Sedefçi huzur buldu,
Seyreyleyim dem be dem…
Sedefçi huzur doldu,
Şükreyleyin, dem bu dem…
…közüm
…közüm
közüm işte, dem be dem,
dem be dem
dem be dem
közüm…
…mavi
…mavi
İnci döker, dem bu dem
dem bu dem
dem bu dem
mavi…
…gözüm
…gözüm
a benim iki gözüm…
sen yorulma ben közüm
dem be dem, dem be dem
dem bu dem, dem bu dem
dem dem…
dem dem…
dem
dem
DEM.
(Ağustos,2008)
("El Yüreği Tutunca"-Şiir Kitabı-mdan-Eylül-2011, Syf.41"telif eser")
Yegâh Elif Mirzâde