Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Eylül '11

 
Kategori
Güncel
 

"İç yanması" merhalesini aştı

"İç yanması" merhalesini aştı
 

YORUMSUZ (RESİM INTERNETTEN ALINMIŞTIR)


NEREMİN YANACAĞI, NEREMİ SARACAĞIM, NEREDEN BAKACAĞIM, NEREYİ TUTACAĞIM, NASIL YAPACAĞIM?”

MEÇHUL!

Telaffuzu ve yazılmasından rahatsızlık duyduğum nadir ifadelerden biridir.

Duyduğum ve okuduğum zaman tarifinde zorlandığım acıların, ne olduğunu kendimin de pek çözemediğim hissiyatında acıyı çağrıştıran. “Meçhullerim”

 

Yeni palazlanıyordum, hayata hazırlık yolunda birkaç adım ya atmıştım, ya da atacak “Meçhul” ile tanıştığımda.

 

80 darbesinin yarattığı dalga ve ardında “Meçhul” aklımın kıyılarına vurup kaldı. Kayıp insanlar vardı ve akıbetlerini öğrenmek için aileleri feveran ediyordu. Sonları “Meçhul” olan. Bir kısmının ne ölüsünden, ne de dirisinden haber alınamayan. Sızıdan damlayıp taşlaşmış acılarıyla, yakınlarının içlerine çöküp kalan “Meçhuller.”  

 

Alışamadan da olsa hayatımda yer edinen “Faili Meçhuller” ile tanıştım sonra. Anlayamadığım ve hiç anlayamayacağım “Meçhuller” bunlar. Birilerinin bildiği, fakat bizden hep gizlenen “Meçhuller”

 

Kimi, kara bir leke olarak çalındı yüzümüze. Aydınlarımızı katledenler de “Meçhul” oldular. Katledilenin aleniyeti karşısında bir tezat. “Failler Meçhul”

 

Otel önünde, sokak arasında, evinin kapısında, karısının ve çocuklarının gözleri önünde. Sevdiklerine el sallarken, kim zaman sevdikleriyle, bazen yalnız, otellerde topluca ama katledildiler.

 

Ülkeyi aydınlatmak, “Faili Meçhulleri” çözmek istiyorlardı. “Failleri Meçhul” olarak tarih sayfasına geçtiler.

 

Failleri mi? Onlar kahramanlar gibi yaşatıldılar. Hatta televizyonlarda programlara çıkıp ünlü oldular. Kadınların aşk mektuplarına boğuldular. Ama yargılanmadılar. Kasıt yok. Zaman aşımı, süre kaçımı, tencere taşımı… şeklinde haklı gerekçeleri var. Bu noktada “Meçhul” mide bulandırıcı oluyor. Güvensiz, korkak ve beklentisiz yapıyor beni.

 

PKK ilk ifade edilmeye başlandığında “Meçhuller” kategorisinde yerini alırken aklımın çekmecelerinde. Hayat da pek toz pembeydi o zamanlar.

 

Ne istediklerini anlayamamanın yarattığı bir “Meçhuller” sinsilesi belki. Kah anlamaya çabaladığım, kah anlayamadığım ifadeler kullanılıyordu. Kürtler ve Türkler. Ama bu “Meçhulliyet” hep bir saldırganlıkla perçinleniyordu yaşamsal alanlar kana bulanıyordu.

 

Bir başları olduğu gerçeği ve “Meçhul” olmaktan sıyrılıp cana kasıt haline dönüşen eylemlerle ülkeyi kan gölüne çeviren saldırılar. Alınan canlar ve ahlar.

 

PKK gerçekliğiyle bana “Meçhul” olmaktan uzaktı artık. O bir katildi.

 

Hak aramak için suçsuzu öldürmek katil olmak için yeterli.

 

Zaman geçti, siyasi arenada yeni bir platformda ama PKK olmadan Kürt ve Türk ortak müşterekte buluşabilecek, çalışmalarla yol alacaklardı.

 

Şartlar, görüşmeler, sözler….

Bunların hiç birisine taraf ta değilim, muhalifte. Çünkü benim için “Meçhul”

 

Bilmediğim bu görüşmeler, haberdar olmadığım konuşmalar ve yetkili ama yetkisizler ağzından dökülen ön şartların kabulü niteliğinde sözler.

 

“Meçhul” basına yansıyan kısmından ötesini bilmiyorum.

 

İki gün öncesine kadar hala “Meçhul” diye bileceğim şeyler olabilirdi.

 

Silah bırakılabilir, barış ortamı için belki terörist dahi pişmanlık gösterebilirdi.

 

Bu “di” ekleri de “Meçhul”

 

Geldiğim noktada, ne PKK ne de BDP’nin barış için yandaş olmadığını düşünüyorum. Kusura bakmasınlar.

 

Yok, baksınlar. Baskınlarda, anne karnında vurdukları küçük can için yarattıkları “Meçhul” hayatın hesabını bize nasıl verecekler düşünsünler.

 

Artık, benim için sizler “Meçhul” değilsiniz. Muhatap hiç değilsiniz. Hak mı?

 

Özür dilersiniz, öldürdükleriniz için biz affederiz. “Meçhul”

 

Muhatap olunması gereken insanlar Kürt insanları ve muhatap olacakları insanlar da Türk insanları.

 

Bir polise 50 sivil hesabından size düşecek payda bu kadar…

“Meçhul ve Meçhulle beslenen her şeye karşıyım.”

Ben, “Meçhul” muhalifiyim…

 

 

BEBEK

 

En korunaklı yerinde,

Bildiğin tek evreninde,

“Meçhul” bir düşman

Bilemedin sende niye?

Kıyar mı insan olan?

Yok, gülüm yok

Bunu yapamaz sana

Ben insanım diyen.

Bir nefeslik yolculukla

Ayrı kaldığın anana

Kavuştun eminim

Cennet kapısında

HUZURLA…

 

Sağlıkla ve mutlu kalın 29/09/2011

Gülay Mustafaoğlu

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 247
: 709
Kayıt tarihi
: 11.03.09
 
 

Buradayım işte. Yaşamın tam içinde. Her anın benim olduğunu bilerek. Yaşamın sadece "Şimdi" olduğun..