Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Aralık '21

 
Kategori
Evcil Hayvanlar
 

"Kediler kadındır"

Sevgili kızım Zilli!
BİRLİKTE yaşadığımız on üç yılın sonunda, patilerinin parmaklarımdan ayrılışının yine on üç yılı doldu. 1 Nisanlar’da sana yazmayı beceremedim. En sevdiğim ayın ismi ve o şakacı günün sayfası; gönül takvimimden de koptu gitti. Sahipli sahipsiz, tüm kedilere haksızlık ederek konuyu kişiselleştirip seni anlatmak yerine, “kedi aşığı” iki sanatçının “kediler” konuşmasını ve bir de gülümseten minik öyküyü paylaşmayı yeğledim. Tüm dostlarla, seni anmak adına. (Levent ÜSKÜDARLI)

RESİM SANATÇISI "BALKAN NACİ İSLİMYELİ"DEN KEDİLER ÜZERİNE! 

SANATÇILAR, kedilere oldum olası hayrandırlar. Özledikleri, zorladıkları, biçim vermeye çalıştıkları pek çok nitelik, kedilerin o küçücük bedenlerinde özetlenmiştir sanki. Bir tasarım harikasıdırlar. Binlerce yıl evrim geçirmeye gerek görmeyecek kadar mükemmel, baştan özenli bir projedir kedi. Çekik, derin ve renkler içinde parlak gözler! Minicik pespembe bir burun. Onu izleyen dudak ve hemen yanağın nefis yaylarla birleştiği duru bir yüz. Gül yaprağı inceliğinde zarif bir dil, her türlü duyguyu ifade etmede usta üçgen kulaklar! (İnsanınkilerini düşünün!) Finalde ise gövdeyi dalgalandırarak yol alan uyumlu omurga, yumuşacık patiler arasına gizlenmiş yırtıcı tırnaklar ve tüm bu şiirselliği taçlandıran görkemli bir kuyruk.”

“HİÇ BİRŞEYİ ÖĞRENMEZLER, BOŞUNA UĞRAŞMAYIN!”

KEDİLER biriciktir. Onlardan beklediğimizi değil, bize vermeyi uygun gördüklerini verirler. Öncelik kendileri ve dünyalarınındır. Kızsanız da köpürsenizde; onlara hizmet vermeyi sürdürürsünüz. Bunu hakederler ve size kattıklarının pekala bilincindedirler. Kedileri asla aşağılayamaz, küçük düşüremezsiniz. Onlar her düşkünlüğün üzerinde kalan bir ego ile donatılmışlardır. En çamurlu sokakların soylularıdır onlar. Sefalet içinde hemen ayrıksı olarak düştükleri yerde parıldamayı sürdürürler. Kediler hiçbir şeyi öğrenmezler. Onlardan bir şey de eksiltemezsiniz. Size satacakları hiçbir marifeti onlara giydiremezsiniz. Haah! Hiç sirk kedisi gördünüz mü?”

“DİŞİ YA DA ERKEK! BAŞTAN ÇIKARICI KİMLİKLERİ...”

ONLAR, bir hipnoz alanı olarak karşımızdadır zaten. Oldukları gibi fettan, baştan çıkarıcı kimlikleri ile teşhirciklerini ustalıkla harmanlayarak sizi kendilerinin tutkunu yaparlar. Dişiliğin dolambaçlarından gelen bir teslim alma, çaresiz bırakma ve sonunda ele geçirme gücüne sahiptirler. İstediklerini eninde sonunda alırlar, çünkü zamana dayanıklıdırlar. Günlük yaşamın bitmeyen koşuşturması içindeyseniz, bir an durup bir kediyi izleyin. Konforu satın almayan tersine yaratan kedileri. Size hayatın anlamı adına gerçek bir ders vermektedir. Bedenini şuh bir gerinmeyle güneşe açarak, başını patileriyle sarmalayıp düş görmeye yatarak ya da tüylerini uzunca yalayıp kendisiyle adeta sevişerek size kaçırdığınız tüm ‘an’lar ve benlik üzerine bir söylev geçmektedir."

“PATİLERİYLE YÜZ YIKAMALARINDAN YÜRÜYÜŞLERİNE...”

"ÇELİŞİK durum ve duyguları, yine kadınlar gibi olağanüstü bir uyum içerisinde yaşarlar. Kediler en iyi anları uzatır, kötülerini ise hemen atlatırlar. En gerilimli anlarından sınırsız bir gevşemeye dönüşüveren sıradışı bir sinir sistemine sahiptirler. Ses ve görüntülere olan dikkatleri, korunma güdülerinin yanında bir ‘tür bilinci” ile donatılmıştır. Çelişik durum ve duyguları, yine kadınlar gibi olağanüstü bir uyum içerisinde yaşarlar. Her hareketleri anıtsaldır. Kakalarını yapışlarından, patilerini ıslatıp yüz ve bedenlerini yıkamalarından, bir kire bulaştıklarında ellerini gergin ve zarif silkeleyişlerinden, içe dönük ve atak pençe savurmalarından, başlarını kırıp dünyayı tersten seyretmelerinden, o görkemli yürüyüşlerine dek sanatsal bir gösteri içindedirler.”

“MUTSUZ ANLARINIZDA SİZİN İÇİN YAPTIKLARI...”

KEDİLER, kaybolmasını da bilirler. Güvenli yaşamlarını, küçük alanların içinde renklendirmesini de. Bir kediden sıkılamazsınız. Ancak o sizden sıkılır ve asla bulamayacağınız yerde kendine kapanır. Yine size dönerse bu da onun iyiliğidir. Tüm ev onundur ve siz de hayatının hizmetkarları, figüranlarısınız. Tüylerle bezenmiş bu çizgiüstü varlıklar size mırıltılarla duygularını açar; sizin kırık, mutsuz anlarınızı ustalıkla sezip yanınıza uzanır ve ince soluklarıyla acılara karşı koymanıza eşlik ederler. Yaşamları boyunca özenli, temiz, güzel ve öğreticidirler. O kadar ki; size ölümün zavallı yönünü göstermemek için bir gün sessizce kaybolurlar. Gerçek yalnızlıklarına dönerek orada ölürler.” / B. NACİ İSLİMYELİ

BİLGİLENDİRME: “Türk Resmi’nin en ileri kediseveri resim sanatçısı Cihat BURAK’ın anısına” (1915 – 1994) diyerek geçişlerle okuduğumuz konuşmasına başlayan Naci İslimyeli, sözlerini şöyle sonlandırıyor: “Bu sergi; güzellikleri sıralamakla bitmeyecek bu harika varlıkların, bizlere verdikleri sınırsız esinlenme üzerine düzenlendi. Kedileri beslemiş, onlardan beslenmiş üç insan (Selma GÜRBÜZ, Doğan EKŞİOĞLU ve ben) kendi biçemimizle onların anılarını ve birer sanatçı olarak üzerimizde bıraktıkları izleri, yeniden değişik malzemeyle artırdık. Minicik bedenleriyle hayata egemen bu muhteşem canlılar, bize esin kaynağı olmayı sürdürecekler. Çünkü tümüyle çözümlenemeyen zenginliklerinin sayısı akıl almayacak kadar çok! Ne mutlu kedisi olanlara ve ‘kedileri bilenler’e! "

                                                                                           *****

HALDUN TANER’ DEN (1915 – 1986) KISA BİR KEDİ ÖYKÜSÜ: “ÇAKIR!”

“ÇAKIR, eczacı beyin ihtiyar kedisidir. Ve şimdi sol tezgahın önünde, eczacı beyin Eczacı Mektebi’nden neşet ettiği yıl çektirdiği, agrandisman resminin durduğu duvarın tam dibinde, horul horul uyumaktadır. Saz sanatkarıdır, bütün kedileri sever. Ayrıca kedilerin hikayelerini de yazar. Günün birinde bu Çakır’ın da bir hikayesini yazacaktır. Çakır için hikaye değil; “Arsen Lüpen”vari seri halinde tefrika yazılsa yeridir. Çakır gençliğinden, canlılığından çok şey kaybetmiş ama bütün ihtiyar kurtlar gibi fizik bakımından dermansızlığını teknik kabiliyetleri ile kapatıyor. Bize mektepte “Ben-i Adem’i, diğer yaratıklardan ayıran belli başlı özelliklerden birisi de, “insanın alet kullanan bir hayvan oluşudur” diye öğretmişlerdi. Yanlış! Çakır da işte insan gibi alet kullanan bir hayvandır. Siz, kapı topuzlarını tutup “insanca” açan, daha olmazsa açılamayan kapının aralığından tel sokup kapı mandalını kaldıran bir kedi işittiniz mi? Bütün kuvvetini geceye saklayan ihtiyar hovardalar gibi o da günün tamamını uyumakla geçirir. Ama bir kere de gece oldu mu ortalığı talana çevirir. Sen geçen gece müdür beylerin bodrumuna dal; kömürlük kapısına abanıp hamama geç; içeri gir, pıtır pıtır merdivenleri çık; bölük kapısının aralığından tel sokup mandalı kaldır ve kiracı Yahudi madamın mutfağına atlayıp kadıncağızın misafirleri için hazırladığı kocca bir tabak kaymağı mideye indir. Kadın kapı kurcalanırken hırsız sanıp bayılmış. Zavallıyı saatlerce kendisine getiremediler. Kedinin böyle insan gibi taammüden hırsızlık tertiplediği nerede görülmüş.” 

BİLGİ: İslimyeli'nin konuşması, Sayın Doğan Hızlan'ın bir yazısından, Taner'in öyküsü de Sevgili Selçuk Demirel'in "Kağıttan Kediler" adlı desen kitabından aktarılmıştır. Adı geçen tüm sanatçı ve yazarlara saygıyla! (L.Ü.)

 

 

 
Toplam blog
: 86
: 39
Kayıt tarihi
: 09.12.08
 
 

1951 / İstanbul. Öğretmen bir ailenin tek çocuğu. Sade bir düzen içinde soluk alıp veren o "eski ..