- Kategori
- Kültür - Sanat
“Nevzad Odyakmaz'ın Saygı Gecesi”nde

foto: Kadir İncesu
“Nevzad Odyakmaz'ın Saygı Gecesi”nde
Yağmur kovalardan boşanırcasına dökülüyordu 18 Aralık akşamı. Gökyüzü ve şehir ağlıyorken, zorlukla araç bulup geceye yetişiyorum.
Kar Dergisi ve Kadıköy Belediyesi Barış Manço Kültür Merkezi tarafından Şair, Yargıtay Onursal Üyesi, Yazar , Araştırmacı A. Nevzad Odyakmaz için düzenlenen saygı gecesi. Duyurusunu daha önce bloglarda da yaptığım bu geceye katılmayı çok arzu ediyordum. Küllük Anıları kitabını yazan Nevzad Odyakmaz ile tanışacağım.
.
Yağmur ve dondurucu soğuğa karşın dostları, yakınları ve sevenleri gelmişler.
Etkinlik girişinde Nevzad Odyakmaz'ın pek çok kitabı ve A. Nevzad Odyakmaz'la ilgili dosya yayımlanan Kar Dergisi izleyicilere armağan ediliyor. “Zaman Ey Düş “ adlı şiir kitabından ve hukuk kitapları da armağan.
Etkinlik öncesi Marmara Üniversitesi'nde 18 yıl önce Odyakmaz'ın Ceza Hukuku dersini alan bir öğrencisinin, Ayşe Müge Gerdan'ın sürpriz yaparak geceye katılması Odyakmaz'ı çok mutlu etmiş. Bunu daha sonra anlattılar.
TYS Kadıköy temsilcisi Mehrizat Poyraz sunuyor etkinliği.
Barış Manço Kültür Merkezi'nin Müdürü Cuma Bolat 75 yıldır değerli yapıtlar veren Odyamaz'ı ağırlamaktan onur duyduğunu belirtiyor.
Çalışkan arkadaşım yazar ve fotoğrafçı Kadir İncesu da gece boyunca devam edecek fotoğraf çekme edimine başlamış. Zamanı sabitlemenin keyifli telaşı içinde oraya buraya koşup en küçük mimiği kaçırmamacasına çalışıyor.
Kadir İncesu varken fotoğraf çekmemeliyim ama dayanamıyorum. Önce yavaştan sonlara doğru da daha fazla fotoğraf çekmeye başlıyorum.
Mehrizat Poyraz da Odyakmaz'a teşekkür ederek, 1940 kuşağı aydınlarından Odyakmaz'ın şiir-hukuk-deneme-çağdaş görgü kuralları ve en önemlisi de ... arkadaş ve dostlarını anlattığı ‘Küllük Anıları'nın belleklerde ve yüreklerde sıcak bir iz bırakacağını, yazın tarihimize bir hukukçu yazar ve şair olarak yerini alacağını belirtiyor.
Küllük Anıları kitabını etkinlik öncesi kitapçılarda bulamamıştım.Baskısının kalmadığını duyunca üzülüyorum.
Arkadaşlarından İsmail Bayer ise, Odyakmaz ’ı hukukçu kimliğinden önce şair kimliğiyle tanıdığını belirterek, barışa güvercin salan, savaşa karşı “ozanın silahı şiir” diyen Odyakmaz’ın “çok istanbullu”şiirini okuyor. Şiir bu günlat kimlikler bahane edilerek birbirinden ayrılkmaya ve araları açıklmaya çalışılan toplumun bu moda çıkmadan önceki konumunu belirlemesi açısından çok anlamlı.
çok istanbullu
azıcık çingene topkapılı güllü
arnavutköylü anastas rum azıcık
taşlıtarlalı raziye azıcık boşnak
azızık siirtli fatihli nazmiye
feriköylü kirkor ermeni azıcık
galatalı raşel azıcık yahudi
ama çok istanbullu hepsi”
Kar Dergisi adına söz alan Niyazi Yaşar ise, coşkulu konuşmasında Odyakmaz'ın insanlara yaşına bakmaksızın saygı ve sevgisini anlatıyor.
Şair Mustafa Yılmaz, Odyakmaz’ın şiiri üzerine konuşuyor. Çok eski dostu Sabahattin Kömürcüoğlu da Küllük Anıları'dan açıyor sözü.
Nusret Karaca ise A. Nevzad Odyakmaz’la birbirlerinden habersiz neredeyse aynı havayı solumuş oldukları, rastlantıları dile getiriyor. Karaca'nın amcası ve Odyakmaz arkadaşmış. “Aslında biz aynı havayı solumuşuz, fakat karşılaşmamışız. Adapazarı'nda dedemin bahçesinde koşup oynarken Nevzad ağabey orada savcılık yapıyormuş. Gedikpaşa’da babamın ayakkabı atölyesinde yaz tatillerinde çıraklık yaparken, Nevzad ağabey Küllükteymiş, … Balıkesir savcısıymış ben , Balıkesir Necati Eğitim Enstitüsünde okurken.” diye sıralıyor rastlantıları. Yıllardan sonra Karaca ile Odyakmaz'ın yolları Kadıköy’deki Türk Dilli toplantılarında kesişiyor:
“...Onun gülümseyen yüzünü görmekten, anımsamaktan ve yapıtlarının sayfaları arasında dolaşmaktan hep mutluluk ve onur duydum.” diyen Nusret Karaca, Dağlarca'nın dizelerini de armağan ediyor Odyakmaz’a…
Sanatçısı Gülizar Akkanat kendi çaldığı piyano eşliğinde çeşitli ezgiler söylüyor, Kafkasya yöresinden söylediği ezgileri öğrenmek istiyorum.
Buğulu sesiyle İkbal Kaynar ve Ali Gürlü türküleriyle kutluyorlar Odyakmaz'ı. İkbal Kaynar sesine çok yaraşan Sarı Gelin'i de söylüyor. Ayrıca artık hayatta olmayan annesinin sesinden bir ezgi dinletiyor. Duygu dolu anlar. Teknoloji neler yaratıyor yaşamlarımızda ve duygularımızda giderek.
.Konuşmacı İsmail Biçer İnsan yaşamında anıları, yaşam boyu akan bir nehre benzeterek,
“Nevzad Odyakmaz'la tanışmak ve bugün burada yaşadıklarımız benim yaşantımın yarınlarına doğru mutlu anlamlı ve derin anılar gibi akacaktır.” diyor.
Aslında bu söylediklerine yürekten katılıyorum Biçer'in, anılar nehrine.. Benim için de geçerli, yaşam boyunca, belleğim kendimde kaldığı sürece, benim de kültür ve sanatla harmanlanmış öylesi güzel anılarım var ki, çağıldayarak akan...Belki bunları ertelemeden zamanında o coşkuyu henüz hissederken paylaşıma vermek de daha önemlisi...Çünkü bununla ilgili acı dersler yaşıyorum bazen.
İsmail Biçer, “unutma” ve ilk şiiri sayılan “toprak şarkısı” nı okuyor Odyakmaz'dan.
“yağmur yüklü bulutlar ağır ağır bir kuşak gibi sardı gökyüzünü...”
Etkinliğin sonunda ise Niyazi Yaşar, İsmail Biçer ve Ahmet Saraçoğlu Odyakmaz’a edebiyatımıza katkılarından dolayı bir plaket sunuyorlar.
O gece de anılar ırmağım unutulmaz değerde armağanlarla beslendi. Nevzad Odyakmaz'ı tanışmamın yanı sıra Mehmet Başaran'ı da ilk kez Odyakmaz'ın yanında görmüş ve tanışmış oldum. Artık belleğimde oluşan sabit fotoğrafta, o ilk imgede A. Nevzad Odyakmaz ve Mehmet Başaran, ikisi de pamuk gibi beyaz saçları ile yan yana her zaman birlikte olacaklar. Bu değerli aydınlık insanlarımıza nice mutlu ve üretken yıllar diliyorum.
Bir diğer dost da genç kardeşimiz İsmail Biçer oldu ve kendisi son şiir kitabını imzalayıp armağan etmesin mi? Nasıl sevindim anlatamam. Genç ama şiir yolunda baş koymuş bir şair. Odyakmaz'ın şiir kitabı Zaman ey Düş'teki şiirlerin arılığına duruluğuna hayran kalmışken aynı gece Biçer'in ” Sensizlik Kuyusu” adlı yeni şiir kitabını da okudum.
“Kırmızılar serip zifiriye/ atıyorum kendimi mağmasına aşkın” diye yazan bir şairin, ülkesi kehribar kokulu güvercinler olan İsmail Biçer'in özgün şiirleri de bana yeni ufuklar açtı. Bir şiir şöleni yaşadım o gece, şair olamamanın burukluğunu duyumsayarak yaşadım.
Gecenin sonunda Mehmet Başaran da çok anlamlı bir fıkra ile açtı konuşmayı. Tevfik Fikret 'ten önce karamsar, sonra da umutlu birer dize okudu ezberinden, nasıl güzel.
Son olarak söz alan Nevzad Odyakmaz da; çok duygulandığını belirterek “Soğuğa ve yağmura karşın buraya gelen, etkinlikte emeği geçen herkese teşekkür ederim.” dedi. Bu gecenin en duygusal anlarından biriydi.
Etkinlik sona ermişti ama bir türlü ayrılmak gelmedi içimizden. Fotoğraflar çekildi mail adresleri alındı verildi. Fuayede epeyce oyalandık. Bu arada Murat Tuncel ile söyleşimin KAR Dergisi'nin 24. sayısında de yayınlanacağını öğrenmek gecenin bir başka sevinci oldu. Gülizar Akkanat 'la da tanıştım. O güzel Kafkasya türkülerini öğreneceğim. Bir başka değerli ve çalışkan insan da Barış Manço Kültür Merkezi'nin Müdürü Cuma Bolat, çok güzel projeleri var, sanatla kültürle ilgili atölyeler, etkinlikler çok sevindim.
Nevzad Odyakmaz 'dan ( 1958 Üçyön)'de yayımlanan yalnızlık dizeleriyle son vereyim anlatıma
yalnızlık
yalnızlık kötü şey/ evde sokakta/ nerede olursa olsun/ kötü şey yalnızlık
tadına doyulmadık/ anılar olmalı/ eşyanın dilinden anlamalı/ böceğin kuşun
renk seçmeli bulut görmeli/ ayrımsamalı dalı çiçeğ/i ötesi yok/ aşık olmalı aşık
http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=218931