Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

06 Mart '15

 
Kategori
Tıp
 

14 Mart'ın hekimlerine...

14 Mart'ın hekimlerine...
 

 
*Tıp Bayramı kutlu olsun...
 
 
     Bir zamanlar işiniz gereği uykusuz kaldığınız gecenin bir saatinde artık can sıkıntısından uyuyamıyorsanız, ya da meslek hayatınızın sonlarında iseniz, artık geriye dönüp konuşacak yerdesiniz demektir. Aslında bu bir gerçektir de. Ve  “insanı özgürleştiren yalnızca gerçeğin algılanmasıdır”.
     Kuşkusuz hekimlik bir meslek olmanın ötesinde bir yazgı olsa gerek. Belki bir sanat, bir temiz ahlaklı olma sanatı. Öyle ki;  hem bilimin süzgecinden geçmeli, hem duygunun hassas terazisinde tartılmalı, hem de insan sıcağını hiç yitirmemelidir. Onu sürdürebilmek, yaşatabilmek, onurunu örselenmekten korumak, en azından taşıyabilmek bir erdemdir. Bu özverinin, çalışkanlığın, karşılılık beklememenin ve en önemlisi kibirsiz oluşun toplamı olan bir erdemdir. Evet bu gerçekten bir yazgıdır, ortaklaşa bir emektir. Sıkıntıları, güçlükleri, çileleri göğüsleyip onu kabullenmek, taşıyabilmek, en önemlisi hak edebilmektir.
     Hekimlik insanlığın ortak dillerinden birisidir. İnsan oluşumuzun değerlerini savunabilmek, yaşanan tüm kötülüklerden arındırarak onu anlamlı, yaşanır, yaşanası kılmak da bir hekimlik görevidir. Hekimin görevi toplumsal gerçeklerden, değişik inanışlardan, farklı siyasal görüşlerden soyutlanarak farklılıklar göstermek olamaz. Koşullar ne kadar olumsuz olursa olsun hekim yalnızca acı çeken insanın yanında değil, onuru kırılan, özgürlüğü örselenen tümünün yanında olmak zorundadır. Bir hekim yalnızca kendi çıkarının kumuna kafasını gömüp, etrafına kör olanların yanında olamaz, olmamalıdır. Ve bir hekim aydın geçinip, yalnızca kendi aydınlığının karanlığında önünü göremeyenlerin yanında hiç olamaz, olmamalıdır.
     Oysa gerçekler bazen sizi isyan ettirir, bildik bir eski sıkıntı bir çeki taşı gibi gelip yüreğinize oturur. Ne zaman içiniz sıkılsa, bunalsanız o hemen yanı başınızdadır. Bir eski sevgili gibi içinizi ısıtır, gözlerinizi parlatır. Bir bildik, bir dost el gelip omzunuzu tutar, size güç verir. O mesleğinizdir, onun içinizi kabartan onuru. Tanışalı, birlikte yaşayalı çok zaman olmuştur, çok uzun bir zaman… Uğruna en delikanlı günlerinizi bitmek bilmez sınavlarda bozuk paralar gibi harcadığınız, geleceğe bir genç kız çeyizi kutsallığında hazırladığınız beyaz gömleğinizin beyazı da yorgundur artık. Şimdi aradan çok uzun yıllar geçmiştir. Siz de artık bir beyaz yorgunusunuzdur.
     Bir yanda teknolojinin doruklarında gezinirken diğer yanda gelişimini tamamlayamamış bir insanlığın, insanlık adına, demokrasi adına, özgürlük adına insanlığı boğazladığı çelişen bir dünyada, mesleğinizin yüce değerleri sizin koruyucunuzdur. Aslında bildik, Hipokrat’tan beri söylenen bir eski, bir buruk şarkıdır o. Aslında sizin yaptığınız  “kendi kalbinizin şarkısını bilmektir.Bir başkasının şarkısını dinlemek değil”.
     Şimdi artık bir zaman yorgunusunuzdur. Yıllardır hep başkasının hayatını yaşayarak ve yaşatarak, hep ölüm ve yaşamla iç içe, hiç seyirci olmadan, başkalarının oyununu seyretmeden hayatın içinde akıp gelmişsinizdir. Yorgunsunuzdur, hem de çok… Bu bir oyunsa siz onun devamlı içinde olmuşsunuzdur. Yorgunsunuzdur, çünkü size hiç seyirci olma fırsatı verilmemiştir. ”Oysa seyirciler hiç yorulmazlar." Siz  “bir ömrü elleriyle beraber yüreğine yükleyenlerden” sinizdir. Bir meslek yaşamı boyu yüreğinize bir koca evreni sığdırmışsınızdır da bana mısın dememiştir, yüksünmemiştir. Oysa mesleğinize yapılan en küçük bir ihanet, en küçük haksızlık, en küçük serzeniş sizi tarifsiz örselemiştir. Sizi,bir hekimin mesleğinin doğası gereği hiç yitirilmemesi gerekli insancıl özünün ve mesleği ile yaşanılan hayatın birbiriyle örtüşmemesi, birbirini tamamlayıp açıklamaması örselemiştir. Sizi en fazla ülke gerçekleri ve bunların dünya ile etkileşiminden doğan çıkmazlar, dalgalanmalar ve yanılsamaları hekimlik hayatındaki gelgitler için hafifletici neden sayanlar yaralamıştır. Bütün bunlara karşın, insanlık tarihinin ortak birikimi olan evrensel değerlere sahip çıkanların, ülkemizin dirliği, gönenci, varlığı için onun nabzını bir hekim duyarlılığı ile tutanların varlığı içinizi ısıtmış, önünüzü aydınlatmıştır.
     Onlar  ”şimdi beyaz gömleklerinden uykular akan, zaman yorgunu hekimlerdir”…
 
 
Akın YAZICI
 
 
Toplam blog
: 190
: 391
Kayıt tarihi
: 07.05.14
 
 

1965 Ankara Üniversitesi Tıp fakültesinden asker hekim olarak mezun oldum. Gülhane Askeri Tıp Aka..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara