Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Mart '22

 
Kategori
Alışveriş - Moda
 

18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi

18  Mart 1915 Çanakkale Zaferi

İtilaf Devletleri (İngiltere, Fransa, İtalya) birinci aşamada Boğaz’ı geçerek İstanbul’u alıp Osmanlı İmparatorluğu’nu savaş dışı  bırakmayı ,İtilaf Devletleri’nden  olan Rusya’ya yardım etmeyi amaçlıyorlardı. İkinci aşamada karada da Gelibolu Yarımadası’na denizden çıkarma yapmayı planlıyorlardı. Deniz kuvvetlerine,  Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Paşa (Çobanlı) kumanda ediyordu. Her yönüyle üstün nitelikli bir insandı, Cevat  Paşa. Gelibolu Yarımadası’nın işgalinde de 19.Piyade Tümen Komutanı Mustafa Kemal’in üstün komutanlık yeteneği karşısında düşman çekilmek zorunda kaldılar. Yarbay Mustafa Kemal, tümenine verdiği emrinde; “Ben,size tarruzu değil, ölmeyi emrediyorum”  diyordu.   Ateş gücü üstün düşmanı ,bu emirle durdurarak İstanbul’un işgaline engel olmuştur. Mustafa Kemal ,Arıburnu karşı tarruzuyla ANZAC tümenini geri püskürtmüştür. Ordu Komutanı Liman Von  Sanders’in, bölgeye yönlendirdiği dokuz tümeni de Anafartalar Grup Komutanı Mustafa Kemal, emrine almıştır.

Çanakkale’yi “ geçilmez” yapan Mehmetçiğin üstün savaşma gücüyle Mustafa Kemal’in komutanlık yeteneğidir. Mustafa Kemal olmasıydı  Çanakkale geçilir; İtilaf Devletleri İstanbul’a girerlerdi.   

18 Mart Kahramanı Cevat Paşa(Çobanlı)

Çanakkale Cephesi “deniz harekâtı”  ve burada yapılan savaş, Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Harbinde ileri seviyedeki başarısını oluşturmaktadır. Böylece harbin seyri değişmiş, halkın ve askerin umudu artmıştır. Cevat Paşa’nın, buradaki konumu ve uyguladığı askeri başarı genel anlamda Türk Ordusunun güçlü stratejilere sahip olduğunun en güzel göstergesi olmuştur. Burada görev alan diğer komutanlarla beraber Çanakkale Deniz savaşları ve genel olarak Çanakkale Cephesi, Osmanlı Devleti’nin en son kazandığı askeri başarısı olacaktır.  Bu cephe;  kazanım, etki alanı ve kayıplarıyla dünya tarihinde de yer etmiştir. Yeri ve önemi tek taraflı düşünülmeyecek kadar uluslararası bir boyuttadır. Günümüzde halen daha sadece Türk tarafından hatırlanmaması da bunun bir göstergesini oluşturmaktadır.

10 Ağustos 1914’te Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanlığı’na atanan Cevat Paşa, Boğaz’ın giriş kısmının her zaman kolayca düşürülebileceğini savunuyor ve Erenköy koyunun düşmanın sığınmasına engel olacak şekilde mayınlanmasını öneriyordu. Bu deniz savaşında Nusret Mayın gemisinin döşediği mayınlar düşman donanmasına ağır kayıplar verdirmiştir. Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Paşa her yönüyle üstün nitelikli bir kişiydi, birleşik filo büyük deniz harekâtını plânlarken, o da Nusret Mayın gemisine karanlık liman bölgesini mayınlatır.  Deniz savaşında en önemlisi denize döşenecek mayınlardı. Çanakkale Deniz Savaşı’nın kazanımını özel kılan da buydu. Az olması bir yana, orada uygulanan  önlem ve strateji bu savaşın başarısına giden yoldu.

Başkomutanlık tarafından 22 Ekim 1914’te Çanakkale Müstahkem Mevki komutanlığına gönderilen direktifle Boğaz’ın ne şekilde savunula bileceği ve muhtelif bataryalarla diğer savunma vasıtalarının ne şekilde hareket edeceklerine dair bir plan hazırlanması emredilmiştir. Cevat Paşa; 18 Mart 1915 Çanakkale zaferinde, rütbesi Tümgeneral olmuş ve birliğin başına geçmiştir.( Görgülü, İsmet, On Yıllık Harbin Kadrosu,s. 62)  

Çanakkale Boğazı’na yapılan ilk deniz taarruzu, 3 Şubat 1915 günü saat 06.50’de başlamış, Fransız ve İngiliz harp gemileri ikinci kez 19 Şubat 1915 günü saat 07.45’te, Boğaz önüne gelmiş; uzak mesafelerden, girişteki Türk tabyalarını saat 17.30’a kadar topçu ateşi altına almıştı. Çanakkale Boğazı’nın iki yakasında mevzilenmiş bulunan Türk topçularının açtığı yoğun ateşler ve karanlık limana dökülen mayınların etkisiyle  gemilerinin % 35’ini yitiren İngiliz ve Fransız harp gemilerinden oluşan bu donanma, saat 17.30’da çekilmek zorunda kaldı. Yalnız bugünkü muharebede, Bouvet (Buve), Ocean (Oşın), Irresistible (İrrezistibıl) muharebe gemileriyle iki muhrip, yedi mayın arama gemisi batmış, yedi zırhlı, görev yapamayacak duruma gelmiş, bunlardan bazılarının yedeğe alınarak muharebe alanından uzaklaştırılması gerekmişti. (Baycan, s.376; Çanakkale Savaşları Özel Sayı ATAM Dergisi, cilt: XXV, sayı:73, Mart, Ankara, 2009)

Çanakkale cephesinde hem karadan hem de denizden savunma için Mustafa Kemal Paşa ile Cevat Paşa’nın komutasındaki birliklerin yaptıkları tüm askeri açılımlar birbirini tamamlar nitelikteydi. Her iki komutan da bu cephe hakkında bilgi alışverişlerini eksik etmemiş, neler yapılacağı konusunda görüşmelerde bulunmuşlardır.

Mücadeledeki başlangıç altı ay öncesine ait ise de, sonuca 18 Mart 1915’te ulaşılmıştır. 6 Ağustos 1914’ten 27 Şubat 1915’e kadar dört Türk gemisi (Selanik, İntibah, Nusret, Samsun) Kepez burnundan Çanakkale önlerine kadar uzanan on mayın hattına toplam üç yüz yetmiş yedi mayın döşemiş ve bu saha top ile takviye edilmişti. Düşman denizaltılarına karşı etkili savunma tedbirleri de alınmıştı. 2 Mart 1915’te, Alman General Liman von Sanders, buradaki orduların başına getirilmişti. 18 Mart 1915 başarısı Türk ordusunun ve komutanlarının başarısıyla doğrudan ilgilidir. Cevat Paşa’nın deniz harekatındaki askeri planlaması düşman gemilerinin deniz yoluyla Çanakkale’yi geçememesine ve geri çekilmelerine sebep olmuştur. 

. Bu başarı Dünya basınında da büyük yankı uyandırmıştır.  Churchill’in Times gazetesinde Nusret Mayın Gemisi hakkında verdiği beyanatta dikkat çeken bir cümle savaşın bu aşamadaki durumunu özetler niteliğindedir: “18 Mart’ta dünya kara sularında 5 binin üzerinde gemi hizmet veriyordu. Nusret’in yaptığı bir yana, 5 bin geminin yaptığı bir yana.”

Birinci Dünya Harbinde, Çanakkale Deniz Savaşları’nda;  Çanakkale Geçilmez! Sözünü yazdıracak İngiliz gemilerinin, Türk askeri tarafından döşenen mayınlardan geçemeyerek geri çekilmesini sağlayacak ve 18 Mart Karamanı olarak tarihe geçecek kişidir, Cevat Paşa. Kendisi, İngiliz donanmasının ağır kayıplar vermesinde etkili bir askeri strateji uygulamıştır. Dönemin güçlü donanması, bu savaşta İstanbul’u ele geçirmek için hazırladıkları planı beklemedikleri bir anda gerçekleştirememişler ve geri dönmek zorunda kalmışlardı. Ne acıdır ki; 18 Martta geçilemeyen Çanakkale, daha sonra İstanbul’un işgaliyle İngilizlerce savaşılmadan geçilmiştir. İşte bu da yeni bir mücadelenin tam anlamıyla bağımsızlık mücadelesinin başlamasının temel nedenlerinden olacaktır. Cevat Paşa’da bu uğurda tıpkı Çanakkale Deniz Savaşlarında olduğu gibi sonuna kadar desteğini, mücadelesini verecektir. İyi eğitimli ve askeri dehası olan komutanlık vasfının yanında son derece vatansever biri olduğunu da gösterecektir.

 

Çanakkale Cephesi savaşları, deniz ve kara olarak değerlendirilmelidir. Çünkü; bu iki başlık, Çanakkale Cephesinin gerçek profilini ortaya çıkarır. Öyle ki; Churchill’in planları, Birleşik filo komutanı olan Amiral Carden tarafından desteklenerek büyük bir hazırlıkla son noktayı koyabilmek için Çanakkale Boğazı’na geldiler. Her şeyden önce daha yenilgi almamış bir İngiliz donanması gayet kendinden emin bir şekildeydi. Bunu Fransa donanması da destekleyince daha da güçlü bir donanma Çanakkale Boğazı’nda Türk ordusunu yenmek ve İstanbul’a geçmek üzere hareket etti. 

İtilaf Devletleri’nin deniz harekatı 19 Şubat 1915’te başladı. 13 Mart 1915’e kadar düşman gemileri tabyaları top ateşine tuttu, mayın tarama gemileri olabildiğince yol açtı.Boğazları zorlayarak geçebileceklerine inanan düşman kuvvetlerinin, karşılarında kararlı ve dirençli bir savunma yapan Türk ordusunu görmeleri, bu işin o kadar da kolay olmadığını gösteriyordu. Bir ay boyunca yapılan binlerce mermi atışının ardından çok da büyük bir gelişme elde edilememişti. Cevat Paşa, bu saldırılarda ivedilikle alınması gereken tedbirler üzerinde yoğunlaşmıştı. 18 Mart’a kadar geçen bu dönemde boğazın girişinde bulunan Rumeli yakasındaki Seddülbahir ve Ertuğrul tabyaları ile Anadolu yakasındaki Kumkale ve Orhaniye tabyaları tahrip edilmişti. İtilaf güçlerince Boğaza ve dolayısıyla İstanbul’a giriş kapıları da aralanmıştı. Sadece 18 Mart’ta yaklaşık yedi saat süren ( Sabah 10:30’da düşman gemileri Boğaza girmiş ve ilk saldırı yaklaşık 11:15 gibi başlamıştır. Akşam 18:00 sularında ise düşman gemileri geri çekilmeye başlayacaktır.) saldırıda yalnızca İngiliz gemilerince yaklaşık 3.344 mermi atışı yapılmıştı.

 Denizde hüsrana uğratılan Birleşik Filo’nun karada son darbeyi yemesi Türk tarafından büyük bir mücadelenin kazanımıydı. Bu kazanımın deniz başarısı hiç kuşkusuz Cevat Paşa’nın komutasında gerçekleşmiştir. İstanbul’u Çanakkale’den geçerek alacaklarını ve Osmanlı Devleti’nin kalbini ele geçirerek mevcut planlarını uygulamayı düşünen itilaf güçleri 18 Mart 1915’te bunun asla kolay olamayacağını anlamıştır. Çanakkale, Nusret Mayın gemisiyle geçilemedi sözü eksik bir tanım olmasa gerek. 7 - 8 Mart gecesi Nusret Mayın gemisinin döktüğü 26 mayın Çanakkale'yi geçilmez kılmıştı. Dünyanın en güçlü donanması olarak duyurulmuş Birleşik Filo, hiç beklemedikleri bir kayıp yaşamıştır. Ayrıca; bu yenilgi onlara itibar ve güven  kaybını da yaşatmıştır. Türk askerinin başarısı dünya ve iç basında geniş yer kaplamış, Cevat Paşa ise pek çok takdir ve nişana layık görülmüştür.

Birinci dünya savaşı yıllarında Osmanlı Devleti yıkılma sürecine girerken,  vatanın bağımsızlığı ve itilaf devletlerinin emellerini boşa çıkarmak için 18 Mart 1915 tarihi, pek çok değerli ismi öne çıkaracaktır. İşte bu isimlerden bir tanesi de Orgeneral Cevat Çobanlı Paşa’dır. Cevat Paşa, almış olduğu askeri eğitimle beraber, yetişmiş olduğu Anadolu kültürüne ve Anadolu’nun tarihsel kimliğine sahip birisiydi. Sarayda Yaver olarak başladığı göreve, cephelerde komutan olarak devam etmiş Milli Mücadele yıllarından sonra açılan TBMM’de kısa dönem milletvekilliği dışında emekli olana dek askeri görevini bırakmamıştır.

Sonuç:

Çanakkale Deniz savaşları, tüm teçhizat eksiklerine rağmen inanç ve azimle kazanılmış bir savaştır. Kendinden emin güçlü İtilaf donanmasının planlarını alt üst eden ve geri çekilmek zorunda bırakan bu savaş ile parçalanmakta olan Osmanlı Devleti büyük bir başarı elde etmiştir. Cevat Paşa, Boğaz’dan düşman donanmasını geçirmeyerek 18 Mart Kahramanı ve Çanakkale Deniz savaşlarında İstanbul’u kurtaran kişi olarak takdir toplamış ve tarihe bu şekilde adını yazdırmıştır. (çanakkalesavaşları comu edu tr)

18 Mart Zaferi Avrupa’nın “hasta adam” diye tanımladığı Osmanlı Devleti’nin uzun bir aradan sonra kazandığı ilk büyük zaferdir. . İstanbul muhtemel bir işgalden kurtarıldı. 18 Mart, sadece  şanlı bir zaferin değil, fakat ezelî Türk kahramanlığının sembolik bir ifadesi olarak da düşünülmelidir. Bu gelişme Türk tarafında büyük bir sevinç ve coşku ile karşılanırken müttefikler arasında ciddi bir tedirginliğe ve Çanakkale’den geçebilmek için yeni arayışlara yol açtı

18 Mart Zaferi Balkan devletlerinin savaş konusundaki görüşlerini etkileyerek Bulgaristan’ın Almanya’nın yanında savaşa girmesine, Yunanistan’ın ise savaşın son yılına kadar savaş dışı kalmasını sağlamıştır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 391
: 2555
Kayıt tarihi
: 04.12.12
 
 

Hüseyin BAŞDOĞAN, 1942'de Malatya- Arapgir'de doğdu.Arapgir Ortaokulunu, Diyarbakır Öğretmen Okul..