23 Ocak Salı

Gazete manşetlerinden insanların dillerine dolaşan konu bugün de yine Hrant'a sıkılan kurşunlar... Artık en saf vatandaşımız bile, gencecik bir çocuğun öyle kolunu sallaya sallaya Türkiye'nin bir ucundan kalkıp Şişli'nin göbeğinde böyle bir cinayet işleyemeyeceğini biliyor. Biliyor da, işte gerisini getiremiyor.

Gerisi gerçekten de kolay tahlil ve tahmin edilebilecek gibi değil. Bu tür cinayetlerin derin bağlantıları olabileceği konusunda herkes hemfikir. Ama bu bağlantının ne tarafa doğru uzadığı ise meçhul.

Cumhuriyet gazetesinde kullanılan "Saldırı bireysel değil, örgüt işi" başlığı durumu özetlemiş gibi. Olaydaki cevapsız soruları ve çelişkili açıklamaları dikkate alarak konuya böyle yaklaşan tek gazete Cumhuriyet değil. Gözcü gazetesinin İstanbul Emniyet müdürü Celal Cerrah'a dayanarak attığı "Cinayet siyasi değil" başlığı da, Posta gazetesinin "Validen cerrahi müdahale" haberi de, Sabah gazetesinin "Tetikçi bir yem, örgüt arkada" manşeti de, aynı konuyu araştırıyor.

Bununla bağlantılı olarak yine gazetelerde manşet olan bir haber de annenin söyledikleri... "Oğlumu kullandılar!"

Bugün, Güneş ve Türkiye gazeteleri, bunu başlıkta kullanırlarken, Yeni Şafak gazetesi, daha farklı bir şekilde annesinin oğluna hitaben söylediği şu sözleri manşet yaptı: "Oğlum, seni kullanan çeteyi açıkla!"

Bu sözler annenin bir bildiği olduğu varsayımına dayanmıyor bence. Ana yüreği işte.. evlâdını kurtarmak için çareler arıyor ve ciğerparesine böyle bir sonu bir türlü yakıştıramıyor. Hani bir şekilde bu işten kurtulmasının yolu olur mu, ümidiyle, aklına geleni söylüyor diye düşünüyorum.

Radikal gazetesinin başlığı "Cerrah örtbas ediyor" şeklinde. Cerrah'ın, cinayetin arkasında örgüt yok, demesi eleştiriliyor haberde. Sorgulamalarda bu tip şaşrtmalar yapıldığını, her bilginin Basın yoluyla açıklanmasının doğru olmadığını bilmeyen yoktur herhalde... Böyle bir suçlama yersiz gibi...

Sabah gazetesi, Yasin hayal'in "Emri ve silahı ben verdim" sözünü manşet yaparken, Milli Gazete "Bu kadar basit mi?" diye sormuş. Elbette değil. Değil de işte, bakalım hangi aşamaya kadar gidilebilecek, diye bekliyoruz.

"Hiçbir işi olmayan gençler çok tehlikeli" manşetiyle Gözcü gazetesi dikkatleri başka bir yöne çekerken, Posta gazetesi de olayın rahip cinayetiyle bağlantılı olduğunu vurguladı.

Her olayı kendi çıkarına kullanmayı alışkanlık haline getirmiş bazı kişiler ve gruplar her zaman çıkar. Özellikle Amerika'daki Ermeni lobisinin bu vesileyle başkan Bush'u çok sıkıştırdığını Gözcü gazetesi dile getirmiş: "Ermeniler Bush'a baskı yapıyor" diyen Gözcünün yanısıra, Güneş'in başlığı da çok ilginç: "hRant peşindeler!"

Bir taraftan hayat devam ediyor elbette... Türkiye de problemleriyle boğuşmaya...

Kuzey Irak'la ilgili Abdullah Gül'ün bir açıklaması var ki o günleri iyi bilenler için bugün bu çok konuşulmuştur. Yeni Şafak'ta manşetten verilen haberde, Dışişleri Bakanı, "Kuzey Irak'ı çekiç güç kopardı" demiş. Gerçekten işlevi bir türlü anlaşılamayan, daha doğrusu halktan saklanan Çekiç güçün neler yaptığı yeni yeni anlaşılıyor demek.

Günün konuşulan diğer manşetleri de şöyle...

Akşam gazetesinde "Anneye 5, sapığa 21 yıl hapis"... Tecavüze uğrayan küçük yavruyu hatırlarsınız. Mahkeme bu sefer işi fazla uzatmadan cezaları belirlemiş. Bugün gazetesi de "Bu ceza az bile" diyerek destek vermiş.

Güneş gazetesinden bir haber: "Büyük kazanan büyük kaçırıyor." Bu herkesin bildiği, daha doğrusu tahmin ettiği bir şeydi zaten ama, Maliyenin yaptığı araştırmalardan pek şaşırmayacağımız böyle bir sonuç çıkmış.

Sabah gazetesinde "17 yıl sonra bitti" diye verilen Bolu tüneli haberi, Güneş gazetesinde "İstanbul-Ankara 3,5 saate iniyor" şeklinde verilmiş. Takvim gazetesi ise, "Gizli zam tüneli" başlığının altında, ekspres yol ücretinin tünel dolayısıyla artırılacağını duyurmuş.

Hürriyet gazetesinde sahte rapor alarak askere gitmekten kurtulmaya çalışanların yardımına koşan bir çetenin yaptıklarıyla ilgili bir manşet var: "Çürük raporu için otel süiti" başlıklı habere göre, çetebaşı işleri buradan idare ediyormuş.

Star gazetesinde "Hayat kilidi açıldı" başlığıyla verilen haber, ölüm orucuna başlayan Behiç Aşçı'nın, yetkililerin attığı bir adımla bundan vazgeçtiğini anlatıyor. Sevindirici bir gelişme.

Bir spor haberiyle turumuzu tamamlıyoruz. Türkiye Kupası çeyrek finalinde çekilen kura sonucu yapılan eşleşmelerde dört büyükler birbirine düşmedi. Bakalım yarı finale de bu dört takım kalabilecek mi?

Yarın yeniden birlikte olabilmek umuduyla...