Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Şubat '08

 
Kategori
Söyleşi
 

Sinema ve tiyatro sanatçısı Muzaffer Demir'le söyleşimiz.

Sinema ve tiyatro sanatçısı Muzaffer Demir'le söyleşimiz.
 

Muzaffer Demir


Atatürk Diyor ki:

“Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.”

Bu ülkeye böyle bir insan gelmiş ve ülkeyi kurtarmış. İnsana değer vermiş. Daha da ileriye gidip sanatla meşgul olan insanlara başka bir gözle bakmış. Onun içindir ki bu sözleri söylemiş ve bu dünyadan göçüp gitmiş. Diyeceğim odur ki bizler acaba Atatürk’ün sanata verdiği değerin kaçta kaçını verdik. Eski sanatçılar ne yapıyorlar nasıl yaşıyorlar acaba. Bir tiyatro veya sinema sanatçısı olsun ya da bir ressam, bir heykeltıraşla uğraşan kişilerin bir güvencileri var mı?

İzmir’de yaşayan bir sanatçımızın evine konuk oldum geçenler de. İsmi Muzaffer Demir olan sanatçımız Türk tiyatro ve sinemasının 50 yıllık emektar sanatçısıdır aynı zamanda. Geçen 31 Ocak günü 83 yaşına girmiş bulunan sanatçımızı sizlere tanıtmaktan kıvanç duyacağım.

Muzaffer Bey bize kısaca kim olduğunuzu, ne zaman ve nerede doğduğunuzu ve küçüklüğünüzü bizlere kısaca paylaşırmışsınız.

1925 yılında İstanbul Florya’da doğum. Babam Şark demiryollarında istasyon memuruydu. Lojmanlarda kalıyorduk. Atatürk sık sık Florya deniz köşküne gelirdi. 1931 yılında babamın yardımıyla beni köşke götürdü. Atatürk’ün elini öptüm. Bana leblebi ikram etti. Masa üzerinde ki bardağı su zannedip alıp içtim. Ağzım yandı (Her halde Atatürk rakıyı bardağına koyduktan sonra üzerine su ilave etmeden içmiş olmalı). Üzülerek uzaklaştım. 1938 yılında Gülhane parkında elim tabutuna değdim. Bu değme olayı benim için büyük bir anı olarak hafızam da yer aldı.

Tiyatro ve sinema sanatçısı nasıl oldunuz. Anlatırmışsınız?

1932 ile 1945 yılları arasında okul hayatım oldu. Okul tatillerin de halk evlerine gider amatör olarak Tiyatro temsillerin de oynardım. Babamın İzmir’de ki İzmir Devlet Demiryollarına tayini ile İzmir’e yerleştik. 1945-1946 yılları arasında İzmir Belediye Başkanı Reşat Leblebicioğlu’nun katkıları ile kurduğu İzmir Belediye Şehir Tiyatrosuna imtihanla sanatçı olarak girdim. 60’tan fazla temsiller de ve bir o kadar da Çocuk tiyatrosunda oynadım. Rejisör ve sanatçı Avni Dilligil’in yönetimin de aklıma gelen sanatçılar arasında Nezahat Dilligil, Feridun Çölgeçen, Muazzez Arçay, Turhan Dilligil, Muharrem Gürses, Zihni Rona , Aliye Rona, Salih Tozan, Nermin Tozan, Belkız Fırat, Renan Fosforoğlu, Hayri Esen, Rukiye Eryurt, Oğuz Bora, Necdet Güvenç, Adnan Altıneş, Hasan Muthaf, Cahit Gürkhan, M. Ali Pekünlü, Reşit Çıldam, Nevzar Ergindeniz, Cemal Ergindeniz, Kemal Dirim’dir. Eğer vefat edenler olmuşsa ki olmuştur. Allah’tan rahmet, hayatta olanlara mutlu yarınlar dilerim.

Bildiğim kadarı ile bundan sonra askere gitmişsiniz.

Evet, askerlik görevim için 1948 yılında Kars Askeri Hastanesine sevk edildim. 3 yıl askerlik yaptım. 1951 senesinde Yeşilçam’a geçtim. Halk, Duru, Murat, Birsel, Çınar Reks, Örmen, Aydın, Ayhan Işık, Film ve Sayire şirketlerinde 70’ten fazla filmler de oynadım. 2 başrol filmim vardır. Birincisi “Tosunla Yosunun Maceraları”dır. Dünyaca tanınmış komedi sanatçıları Stan Loren ile Oliver Hardy’nin ölümlerinden bu yana dünya’da ilk defa rol arkadaşım Necdet Tosun’la beraber oynadık. Başrolde oynadığım ikinci filmim “Mihracenin Gözdesidir.” Son filmimde Urfa’da çekilen Orçun Sonatla oynadığımız “Onu kötü vurdular” filmidir.

Muzaffer Bey oyunculuğu neden bıraktınız ve bundan sonra yaptığınız görevler nelerdir.

Sinema filmciliğin durgunlaşması neticesin de oyunculuğu bıraktım Ama Yeşilçam’dan kopamadım. Film Kontrol Memurluğu, Film işletme müdürlüğü, Film Aksesuar müdürlüğü, Set fotoğrafçılığı, Set amirliği ve Puantaj memurluğu (film mümessili) bu görev ile Türkiye’nin 33 vilayet ve kazalarında Filmcilerin ve filmlerini sinemalarda sinemacı ile filmci ortak hasılatlarını tahsil edip Filmcilere postaladım. Dürüst çalıştım ve haram yemedim. Son olarak ta Belgin Doruk, Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Nazan Soray, Nilüfer Koçyiğit, Ayhan Işık, Ediz Hun, Muzaffer Tema, Filiz Akın, Sema Özcan, Sadri Alışık, Müjde Ar, Mehtap Ar, Ayşe Mine, Serpil Örümce, Fikret Akan ve son olarak Sibel Can gibi sanatçı arkadaşların hayranlarından istekte bulundukları adına imzalı fotoğraflarını evlerinden alıp imazlayıp evlerine kendim postaladım.

Bir de birçok derneklere üye olduğunuzu duydum.

Evet, doğrudur. Bir değil birkaç tanedir. Sinema Oyuncuları Derneği (SODER), Polis Emeklileri Derneği (PED), Polis Dergisi Foto Muhabiriyim ve aynı zaman da Emekli Astsubaylar Derneği Fahri üyesiyim. 1978 yılında da Bağdat, Kerkük, Mekke, Medine, Cidde’ye giderek umre görevimi yaptım.

Neden şimdi İzmir’desiniz?

Evet, uzun bir müddet oldu İzmir’e geleli. O tarihten bu yana İzmir’de ikamet etmekteyim. SSK emeklisiyim. Ayda 545 YTL maaşla 400 YTL’ ye kira da oturuyorum ve tek başıma olumsuz şartlar altında hayatımı sürdürmeye çalışıyorum. Oğlum ve kızım İstanbul’da ikamet etmekteler. Evlidirler. Bir atasözü vardır. “Akrep etmez akrebe, akrabanın akrabaya ettiğini.” Sülalem burada. Dünyamı değişti. Ne arayanım var, ne soranım. Daha derin mevzulara girmeyeyim. Hepimiz radyo, televizyon ve gazetelerden insanlık dramımızı izliyoruz. Zengin daha zengin fakir daha fakir! Çıplak geldik bu dünya’ya, çıplak gidiyoruz öbür tarafa. Evet, 83 yaşında ihtiyar delikanlıyım. Az yemek yediğimde az stresli oluyorum. Böylece yaşlılığımı da geciktiriyorum. Az yiyen çok hareketli olur, çok yaşar. Babam Tatvanlı, annem ise Selanikliydi. Allah rahmet eylesin her ikisine de. İçim buruk kolay değil yalnız yaşamak. Ne akrabalarımdan, ne de dostlarımdan bir yardım görmedim. İçime gömdüm alın yazım böyleymiş diyorum. Sabrın sonu selamettir derler ya inancımı yitirmedim. Duvarlarda ki fotoğraflarıma baktıkça geçmişi hatırlayıp yine mutlu oluyorum.

İstanbul’a dönmek istiyorum diyorsunuz neden acaba, buradan memnun değil misiniz?

Evet, İstanbul’a yerleşmek isteğim doğrudur. Çünkü sanatçı arkadaşlarım orada. Az da olsa yardımları olabilir. “Eskiye rağbet olsaydı bitpazarına nur yağardı” derler. Eh yavaş, yavaş eski sanatçılarımız yok olmaya başladı. Ama benim burada ki derdim bitmiyor. İstanbul malum kiralar vs. Orada hayat pahalı. Ev eşyasına nakil olarak 2.000 YTL para istiyorlar. Evet, mustarip olduğum bir rahatsızlık mevcut olup 7 yıldır çekmekteyim. Ameliyat olamıyorum. Sağlık Bakanlığınca SSK ve Devlet hastanesine sevk edildim. Teşhis Ana fistül iyileşmeyen yara (himorit) bağırsakta yara var. Ancak Özel hastaneler de mümkün olur dediler. Malum maddiyat beni korkutuyor. İyileşmem lazerle mümkün olabilecek mi? Ankara'da Sağlkı Bakanlığı ile görüşeceğim.

Elin de Kültür ve Turizm Bakanlığının onaylı bir belgeniz varmış. Doğru mu?

Evet doğrudur. Kültür ve Turizm Bakanlığının onaylı bir belgesine daha yeni elime geçti. Bununla İzmir kaza ve köylerinde yapmak istediklerim var. Mesela Milli Eğitim Okullarında, Huzur evlerin de, Askeri birlik ve Okulların da, Çocuk yuvaların da, Engelli Okulların da Huzur Evleri de, Ceza evlerin de, Polis Okulların da, Çevik Kuvvet Salonların da, Kültür Merkezlerin de galalı olarak başrolde oynadığım “Yosunla Tosunun Maceraları” filmimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Perdeli Prodüksiyon makinem yok. Malum fiyatı 1.000 ila 1.500 YTL arasındadır.

Oraya gelirken filmin yanında size 2 seçenek sunacağım. Bunlardan birincisi Atatürk’ün 250 adet görüntülü fotoğrafları sevdiği şarkılar eşliğin de izleme olanağı şunuyorum.. Şarkılar arsında da “Burası Muş’tur, Vardar ovası, Çanakkale geçilmez, Dağlar dağlar, Yanık Ömer, Şahane gözler” gibi sevilen şarkılar yer almaktadır. İkincisi de Hamiyet Yüceses, Müzeyan Şenar, Güzide Kasacı, Abdullah Yüce, Şükran Ay, Neşe Karaböcek, Nükhet Duru ve Sibel Can’ı tek şarkıları ile birlikte size izlettirme olanağı da sunacağım.


Muzaffer Bey sizinle yaptığımız bu röportaj için teşekkür ederim.

Ben de sizlere teşekkür ederim Ahmet Bey. Deniz Feneri İzmir Şübesine katkılarından dolayı da teşekkür ederim.

Yaşları 50 ve üstü olanlar “Yosunla Tosun’un Maceralarını” umarım anımsayacaklardır. Gerçi Necdet Tosun şu anda aramızda yok ama 83 yaşında ki Muzaffer Demir’in bir tek arzusu var. Şu an da yaşamış olduğu İzmir halkına filmini izlettirmek ve sizlerle güzel bir zaman geçirmek istemektedir. Bunu yaparken de yardımlarınızı esirgemezsiniz değil mi?

Eğer Muzaffer Demir’i yakından tanıma ve değerli sanatçımızı yerin de konuk olma ve yardım etmek arzusunda iseniz (0 232) 261 56 28 ile 255 13 28 telefonla irtibata geçebilirsiniz.

Kendisi bundan memnun olacaktır.

Atatürk demişti ki.

“Biz hepimiz milletvekili olabiliriz, bakan olabiliriz, hatta cumhurbaşkanı olabiliriz ama hiç birimiz sanatçı (sanatkar) olamayız. Böyle olunca sanatçı (sanatkar) el öpmez, sanatçının (sanatkarın) eli öpülür.

Sevgi ve saygılarımla.

 
Toplam blog
: 540
: 3176
Kayıt tarihi
: 02.01.07
 
 

Hiç bir motorlu araca binmeyi sevemedim. Daha doğrusu sevdiremediler. Onun yerine iki tekerlekli ..