“Sen git, biz ameliyat sırası için sana gün vereceğiz” dediler. … Sırtımdaki kapanmayan küçük bir yara için üç ay gittim geldim hastaneye… “Tansiyonun yüksek. Şu ilacı kullan bi-kaç haf..
2005 filan olmalı… … O sabah, dükkanımın kepenklerini isteksiz isteksiz kaldırıyorum. İçimde nedenini bildiğim derin bir sıkıntı. Bugün ödenmesi gereken “eşek yükü” bir çek var ve yarıs..
Son dönemlerde çok dikkat etmedim evinde var mı yok mu ama, çocukluğumda eksik olmazdı evden. Misafirliklerin olduğu ve misafirlerin oturur oturmaz ellerine, evin küçük kızı tarafından kolonya dökü..
Babam, bazen anlatır; 16-17 yaşlarında gelmiş İstanbul’a. ... Kuştepe’de otururken, Orhan Amcam babamı, Hacı Osman Akfırat Efendi Hazretleri’nin vaazlarına götürürmüş. Hacı Osman Efendi..
Dükkanımda eksik malzeme olunca, akşam listemi yapar cebime koyarım. Çok erkenden giderim mal almaya. Bizim piyasamız belli; Karaköy-Şişhane. Piyasaya indiğim zaman önce yaşlı bir nene ile ded..
Bazı olayları değerlendirirken, kendi eteğimizdeki taşları sakladığımızı unutuyoruz. Kendimizce haklı olduğumuz konularda hurra-hücum saldırıyoruz. Başkasının haklı olabilme ihtimalini ..
Muhterem cemaat, bugünkü hutbemizin mevzuu… O günkü hutbemizin mevzuu... aklımda kalmamış ! … Seksen sekiz senesiydi. O hafta “hitabet” dersinde Cengiz Gül hocam, camilerd..
Kendimi biliyordum da, “bu kadarımı da” bilmiyordum doğrusu. Meğer biz Türkler ne kadar bi komedinin içindeymişiz de haberimiz yokmuş. Çok değişik bir pencere açtı bize Barbaros Uzu..
Dün akşamki tiyatro, aman diyim ! … İki güzel oyuncunun bize bahşettiği 2-3 saatlik bir neşe. Tam tarifi bu olsa gerek. … Oyun başladığında yüzümüze bir neşe hakim oldu ve oyun ..
İki gün önceydi… Elimde bazı yazışmalar bitmeyince ve de o akşam evde kimse olmadığından, dükkanda yatmaya karar verdim. İftara beş dakika kala kapıyı kitledim ve dükkandan çıktım. Yukarıd..
İnsan kendini nasıl anlatır; " İstanbul'da doğdum" diye başlayayım. Anı-deneme türünden, gündelik..