Haydi bir gün çık gel! Uyandır beni Korktum her gece yalnızlıktan... Geceyi yakan ay gibi gel. Pıt! pıt !pıt ! etsin ayak seslerin koridarda Kaldırıma çarpan damlalar gibi..
Karanlığa hüzüne kedere... Ve bileklerimde bir soğuk bir kelepçe olmuş Demir soğukluğunda ki sensizliğine inat... Şekere batmış kelimelerimi yolluyorum... Her biri renkli oyuncakl..
En güzel akşamım sen olacaksın..Bir düş kuracağım için de...Mavi çocuklar gelip boyayacak oda mı..Yelken olacağız poyrazda kapılıp yol olacak türküler..Yatırcaksın beni dizlerinde..
Bir ırmak kenarın da bitivermiş zambak gibiydiMütevaziliğin..Bütün özelliğine ve farklılığına rağmen...Tam yalnızlıktan üşürken sıcacık merhabanla kan yürürdüda..
Ne güzel düşlüyorum seni..Nasıl uyanıyorum..Ağzımda ne bir pas var ne geceden kalan bir pus..Sen nasıl bilirsin pazartesileri..Burnunun ucunda bir güneşmi..lavanta koku..
Bir de senin için dizeler yetmez diyorlar.. Bak nasılda yetiştirdim.. Yeter ki istemeye görsün.. Mavi kumaşlar okyanus.. Nehirler küpe olur.. Hele yanına birde çay varsa..ince..
Yenilendik...Masrafsız iadesiz duygularımız oldu..Karanlıkta salınıp giden bir gemi oldu yalnızlığımız.. En romantik hüzünlerde haciz koydular Düşüp kalkarak öğrendik bu yoll..
?-Gölge düşen mutluluk- olmaz...belki de bu nedenle çizemediler ''mutluluğun resmini '' ...çünkü mutluluk gölgeliresim gölgesiz olmaz..
Vakit ölüm için çok erken..hayat içinse çok geç ortasındayım belirsizliklerin.. saatleri ayarlasam da ayarlayamıyorum zamanı... gelmiyor.. gelmiyor gelmesi gereken... ..
Gün..sabah başka.. Öğlen başka.. Akşam başka.. Gece başka.. Her saat aynı değil gölgeler.. Tadı başka güzelliği başka.. Laf aramızda bir gün herzaman aynı derecede güze..
Ankaralı bir grafiker... Şiir yazdığımı farketmem yeni bir keşfim. Mutluluk veriyor. Daha öncesinde ..