Türkiye’de gerçek eleştirme belki de Nurullah Ataç’la başlamıştır , diyebiliriz. O sıralarda dergilerde yazanlar hem ondan korkarlardı; hem de “Nurullah Ataç ne diyecek,” diye merakla beklerlerdi...
Ne güzel , bu ufacık tefecik Japon dilberi şiir bizim insanımızı da yavaş yavaş sardı.. Şimdi sevenleri ve okuyanları çoğaldı ve anladığım kadarıyla merak edenler de arttı. Şu Haiku neymiş diye… As..
Kitapsız insan olur mu? Çok… Bol bol okuması yazması olmayan insanların yaşadığı bir ülkede, elbette kitapsız insanlar olacaktır. İnsanları acaba , kitap yönünden sınıflandırsa..
İnsanlar yürürler; balıklar yüzerler ve kuşlar uçarlar… Bunu bilmeyecek ne var? Öyle mi dersiniz? Aslında “uçmak” bu eylemler içinde en zor olanıdır. Yüzmek daha kolay, yürümek en kolayı...
Bu aslında eski bir slogan : “Çoğalalım, üreyelim.. Çünkü bu Allahın emri..!” Zaten çoğalıyoruz. Son rakamlara bakarsanız, yılda üç milyon çoğalıyoruz.. Bundan böyle daha az çoğalacağımı..
İnsanın en büyük özelliği nedir? Kocaman bir kafa taşıması; daha doğrusu, büyük bir başın içinde öteki varlıkların sahip olmadığı kocaman bir beyin taşıması. Beyinin işlevi nedir? Düşünm..
“Minimalizm” aslında bir sanat akımı olarak başlamış fakat hayatın kendini de içine alan bir dünya görüşü olarak sürüp gitmiştir. Bazı sözcükler kendi anlamlarını kendi içinde saklarlar...
Bir ülkede bütün değerler bir birine karışmışsa; bir bakıma, değerler alt üst olmuşsa.. Kimisinin ak dediğine, diğerleri kara diyorsa… Kimin yalancı, kimin doğrucu olduğu belli değilse; insanlık er..
Diyeceksiniz ki, “Köpek kitap okuyabilseydi, adam olurdu..!” Nerdeee… Ama belki içlerinden bazıları heveslenebilirler. Olmaz mı yani? Nasıl olmaz! Hayvanlar kitap okuyamadıkları için hayv..
Şimdi bazıları diyecekler ki, “Adisyon’un Türkçesi ne’olaki , “adisyon” adisyondur… Türkçe’ye girmiştir. Kullanılmaktadır. İyi, kötü anlaşılmaktadır… Öyleyse artık bu sözcükle uğraşmaktan vazgeçilm..
Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..