Anası onu anlatırken “kepeneğini sırtından attı da gitti yavrım” demişti. Eminim bu satırları okuyanların birçoğu “kim o? Nereye gitmiş o?” diye merak etmiştir. Çünkü hepimiz ‘k..
Damat yanında kardeşi geldi. Kardeşiyle Ferhat çavuşu ve Ramiz efendiyi tanıştırdı. Kardeşi Kazım efendiyi önceden tanıdığı için önce ona sonra Ferhat çavuş ve Ramiz efendiye “hoş geldin” deyip ell..
Çoban Ali dayı aklına gelmişti… “Acaba şimdi nerde? Sağ mı?” diye düşünürken onun “bu Kürtlee başımıza bela oldu” dediği sırada oğlunun “sen babama bakma abi. Babamın Kürt eşkiya..
Neyse Hacı Osman amca; benim deyimimle ‘Şeker Osman amca’ alışkın tavırlarla yatağına kurulsa da bir kere pirelenmişti. Kendini anlatırken ikide bir gözü balkona bakan kapıya kayıyor Hastafendiye “..
Şimdi yine geçmiş olsun diyenler olunca baktı böyle yapamayacak. Ferhat’ın yanına gitti. Ferhat’ın yanında Kazım efendi vardı. Kazım efendi manifaturacıydı. Ama onlara takılmaz, “mıhsıçtı” diye bil..
Adı Mülayim’di. Herkes ona “Mülayim efendi” diye hitap ederdi. Adı ile çok uyuşan bir kişiliği vardı. Öyle ki; bugüne kadar hiç kimseyle tartışmamış, hiç kimseyi kırmamış hep ol..
Odaya tekerlekli sedyeyle getirdiler. İki görevli ve yanlarında gençten biri onu zorlukla sedyeden yatağa aktardılar. Görevliler yatağını ayarladılar “nasıl amca iyi mi böyle?” diye sordu..
Aslında kazan doldurma işi kadınların işiydi. Kadınlar tek başına zorlanırsa ya kızını; ya da gelin vb. akraba kadını yanında getirirdi. Ama Zehra kambur ufak tefek bir kadındı. Köyde kocasında..
Çobanmış Ali dayı... Tabi bir vakitler... Yoksa şimdi belediyeden emekli ve de dördü kız dördü oğlan ve ‘bir sürü de’ torun sahibi. Yaşı da tam seksen yedi. Hiç mektep görmemiş..
Çemberlitaş’ta bir yurtta kalıyordu. Yurt dediysek öyle kaloriferli ranzalı temiz yatakları olan bir yurt değil tabi. Çemberlitaş’ın aşağısına doğru bir yerde padişahlık zamanından kalma; sanırım o..
Sanat Enstitüsü yapı bölümünden 1967 yılında Denizli'den mezun oldum. Buca Mimar Mühendislik Özel..