Kaç gün oldu, hesap tuttun mu kahırdan nefessiz kalışımıza yüreğim? Hiç haber gelmeden, kaldığın yerde tutumsuz, varsız, onsuz ay mı dedin, yıl mı? Bir gün kaç saat eder, kaç dakika..
Dünyanın bir ucuna atılmıştım oysa sensizliğin cezasında.Ve tüm sözlerim tükendi sanıyordum sana dair. Kederimle boğulduğum anların toplamıydı var olamayışının acısı. Aklıma düşüşlerindeki..
Karanlık bir kuyunun içinde siyaha aşina olmuş yaşıyordum ben. Herkesin renksizleştin suçlamalarına aldırmadan. Siyah da bir renktir oysa, ve en sevdiğim oldu yıllarca. Nemli duvarlar içinde siyaha..
En mutlu olduğumuz zamanlar, sonradan nasıl olup da en büyük acılarımız haline gelebiliyor? Mutluluktan kaybolduğumuz tüm anların toplamı, içimizde ki en büyük acıların tarifi gibi ade..
Gözlerimi açar açmaz aklıma ilk düşen oldun yıllarca. Yeniden kapatıp gözlerimi silmeye çalıştım hafızamdan yüzünü. Ondandır yıllardır güne uyumsuzlukla başlamam… Nefes almak gibi yıllardır..
Kapım çalmış, bir açmışım ‘sen’ gelmişsin mesela…. Oturmuşsun karşıma, şaşkınlıktan tutulmuş dilim, bakışlarım sus pus olmuş, donmuşum karşında ben mesela… Kahveni özledim, ellerini..
Bir kere vursaydın, bir kere de öldürebilseydin keşke… Maviliklerinde boğulduğum her defasında kurtarmasaydın nefesinle… Bir kere de gitseydin, med cezirlerin olmasaydı ruhumda…..
Yüzümden düşen bin gülümsemenin ötesinde, gizinde. Yüzüme yerleşmiş ince kader çizgilerimde. Sebepsiz mutsuzluklarım var benim. İki kaşımın ortasındaki derin izde saklı yaşanmışlıklarımın ö..
Her sevdadan sonra dağılır taraflar. Biri gider diğeri kalır ya da tam tersi. Giden giderken sandığın aksine kalan, kalansa gidendir bazen…. Hesap tutmazlıkların bir ileri iki geri kendi iç..
‘’Güzaltı’’ vardı buralarda bir zamanlar ‘’Tut şu hüznün yerini değiştir, yaz geçer’’ yazmıştı tanıtım alanına… Tuttum bende o zamandan beri, hüznün yerini değiştirip, yazıp durdum geçer belki diye..
Sıcağıyla bilinen memleketimde bir kış gününde geldim dünyaya. Bütün tezatlıklar hayatımda farklı r..