Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Haziran '09

 
Kategori
Güncel
 

Aaa… Çok ayıp ama!

Aaa… Çok ayıp ama!
 

Kaynak:İnternet


Bizim ülkemizde çocuklar en çabuk “ayıp” kelimesiyle tanışırlar; “günah” ile de tanışmaları aynı dönemlere denk gelmektedir.

Bu tanışıklıkta en etkin araçlardan biri kaş çatmak, iğrenç bir şeye bakar gibi yüzü yamultmaktır, terlik, el darbeleri de zaman zaman devreye girmektedir!

Mini minnacık kıza etek giydirilir, nerden bilsin garibim, hoşuna gider, etek uçlarından tutar havaya kaldırır ki “Şişşttttt! İndir onu bakayım! Çok ayıp!”

Küçücük çocuk çiftleşen kedi görür, aaa napıyor onlar öyle der demez suratına bir şaplak da yiyebilir, en masum haliyle kaş ve dudaklar üstlerine düşen görevleri gereği çatılır, kısılır, “bakma bakayım, ayıp” denilerek bir güzel paylanır!

Büyüklerin yanında bacak bacak üstüne atılmaz, ayıptır, saygıda kusurdur, ancak ayaklar uzatılarak da oturulmaz, öyle put gibi oturmanız gerekir ki bu konuda azar işitmeyesiniz, lakin put gibi duruşunuz aynı zamanda kasıntılık olarak da algılanabileceği için “bak hergeleye karşıma geçmiş dikleniyor” gibi de sinir katsayısını yükseltmeniz mümkündür ancak yine de en iyisi boynumu büküp, gözlerimi yere devirip oturmak olsa gerek diye de düşünmeyin derim, o zaman da ya pısırık denir size ya yere bakan yürek yakan!

Böyledir bu işler bizim ülkede!

Konusunun uzmanı kişi ararlar iş yerine ama var olan hataları görmesini, söylemesini ve de düzeltmesini istemezler!

Ancak bu arada ceketini iliklemesini, haklısınız efendim demesini isterler lakin en ufak bir problemde kendi hatalarını ona yüklemeyi pek de iyi bilirler!

Hele ki dişilerin işleri hepten daha zordur, giysileri hep konu olur! Ya çok açıktır, ya fazla demode; artık duruma göre!

Kibar konuşsa ya yalakalıktır ya iş atma, ciddi olsa “haspam kendini ne sanıyor acaba?”

Her bir şeyin altında bir başka şeyler aranır; kim bilir neden eteğimizi kaldırmamamız, bazı kedilere bakmamamızın açıklaması yapılmadığı için olabilir mi?

Neden bacak bacak üstüne atmak saygısızlık göstergesidir mesela, en rahat ortamı olan evinde dahi babasının yanında neden bacaklarını uzatarak oturamaz gençler?

Saygı nedir mesela, bilinmediği için mi az buçuk bir kariyer edinmiş kişi kariyeri aracılığıyla saygı duyurtmak ister?

Zorla…

Bizim gibi ülkelerde şekiller pek önemlidir, genelde yalan söylemeye meyilli olunduğundan dolayı mı söylenene değil de görüntüye bakarız?

Bizler beyin gücümüzü işte böyle şeylere harcarız!

Ya nasıl otursam, nasıl selamlasam, alınır mı, kızar mı, işten mi atar, peşime mi takılır; ya da nedir bu toplumun şekilciliğinin altında yatan sorun…

İnanır mısınız en rahat yabancılarla çalıştım ben, işimin sorumluluğu dışında hiçbir şeye kafa yorma durumunda kalmadım!

Başarı benim için kendi çıtamı yükseltmektir, en başarılı olduğum, olmazları oldurduğum dönemlerde en rahat çalıştığım dönemlerdi.

Çok yoğun çalışacağımı bildiğim günler özellikle kot pantolon ve spor ayakkabı giyerdim, giysim verimliliğimi düşürmesin diye, yaz ise mevsim kısacık bir şort ve tişört!

O giysilerle ne çok işler başardım ah bir bilseniz…

Çalıştığım yabancılar kapasitemi kullanmama izin verdiklerinden dolayı en çok da onlar verim almayı başardı, sonrasında bir Türk patrona “Birkaç iş daha üstlenebilirim” dediğimde gülüp geçmesine şaşırmışlığım bundandır!

Top sakallı ve kot pantolonlu maden mühendisi Veysel Uykan Çorum valisinden azar işitip, sırf bu nedenle görüşleri alınmak üzere davet edildiği kürsüde konuşmasına ket vurulmuş ya, şaşırmamışlığım kendi deneyimlerimdendir.

Veysel Bey salondan özgür iradesiyle dimdik ayrılmış ya, el pençe divan durmadan, mızıldayıp, mıyıklamadan, ortalığı da karıştırmadan, kendisini tebrik etme isteğim de yine bu yüzdendir!

İşinin ehli insanlar korkak olmazlar, kişilikleri de oturmuşsa yerine!

Kaç paraya ne şartlarda çalıştığını tahmin etmek hiç de zor değil, yabancı bir şirket teklif getirir, küstürülen yetişmiş işinin ehli kişiler çok daha iyi şartlarda çalışmaya devam eder, farkında mısınız aslında Türkiye kaybeder; araştırma-geliştirme konularında da teşvik edilirler, başarıları evrensel olduğunda Türk olduğu için milyonlarca kişi kendine pay çıkarmaya çalışır üstüne üstlük!

Hatta bazı densizler de “Ayıp etmiş, neden ülkesi adına değil de yabancı şirket adına çalışmış!” diye oturdukları yerden bol keseden ahkam keserler!

Hatta vatan haini dahi ilan edebilirler!

Böyledir bizde bu işler!

Neden olanlara, mesela bu örnekteki savcıya, ne mi olur? İki şey söyler, aklanır paklanır gider, der ki efendim, bu arada ceketini ilikler, kot Amerikan malıydı, şimdi demezler mi bize siz Amerika yanlısı mısınız yoksa, sakala gelince erkek adama top sakal yakışır mı, Türk erkeği top olmuş mu dedirtelim kendimize, çember sakal olsa neyse…Hem ayıp, hem günah hattı zatında!...

Gülgün Karaoğlu

Haziran,19/09

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..