Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Eylül '06

 
Kategori
Arkeoloji
 

Adem'in ilk karısını tanıyan var mı? Lilith!!!

Adem'in ilk karısını tanıyan var mı? Lilith!!!
 

Batı uygarlığının en temel efsanelerinden biri olan 'Adem ile Havva'yı herkes bilir. Ama pek çok insan Musevilik ve Hristiyanlık inançlarında Havva’nın, Adem’in ikinci karısı olduğunu bilmez. İslamiyet’te böyle bir şey yoktur. Eğer diğer tek tenrılı dinlerde adı geçen Adem’in ilk karısının kim olduğunu merak ediyorsanız buyurun okuyun.

Hepimizin tek tanrılı dinlere uyarlanmış biçimiyle bildiği bu hikaye aslında çok daha eski zamanlara, eski Mezopotamya uygarlıklarına: Sümer ve Babil mitolojisine kadar dayanır. Tarihle mitolojinin karıştığı çağlara dayanan bütün öyküler gibi bunun da birçok değişik versiyonu ve sayısız yorumu anlatılagelmiş. Tarih araştırmacılarının Arkeolojik bulgular ışığında mutabık kaldığı en eski versiyonlarında olaylar hepimizin bildiği şekliyle gerçekleşmiyor oysa...

Tanrı insanı başlangıçta çift yaratır. Çiftin erkeği bildiğimiz Adem, kadını ise Lilith'dir. Bu ilk insan çifti cennet bahçesinde birlikte yaşamaya başlarlar, ama bu mutlu bir beraberlik değildir. Anlaşmazlık sebepleri ise çağımızın boşanma davalarında ileri sürülenlerden pek farklı değildir: Adem Lilith'in olaylara neden kendisinden farklı yaklaştığını anlayamaz (ruhen ve fikren anlaşmazlık); onu kendisine hizmet etme, bahçeyi bakımlı ve düzenli tutma konusunda tembel ve isteksiz olmakla suçlar (ev işlerini ve ailesini ihmal etme). En önemli ve üzerinde en çok durulan sorun ise Adem'in, cinsel ilişki sırasında kadının sürekli altta olmasını istemesidir ve bunu da kadına üstünlüğünün gereği olarak görür, Lilith ise bu pozisyonu aşağılayıcı bularak karşı çıkar (cinsel uyuşmazlık).

Kısacası anlaşmazlık sebebi Adem'in sürekli olarak kadına üstünlük taslaması, ona hükmetmeye çalışmasıdır. Lilith ise ikisi de aynı topraktan yaratıldığına göre eşit olmaları gerektiğini savunur ve erkeğin kendisinden üstün olmak istemesine bir anlam veremez. Sonunda birlikte yaşamalarının imkansız hale geldiğine karar verir ve Tanrı'nın söylenmemesi gereken adını anarak (ki bu isim cennetten çıkış için tek paroladır) uçup gider ve yeryüzünde Kızıl Deniz yakınlarındaki bir mağaraya sığınır.

Kendisine sunulan sıcak yuvayı kapıyı çarparak terkettiği için artık yeri de cennetten dışlanmışlar arasında olacaktır. Çevresindeki cinlerle ve cinlerin kralı (ya da şeytanın ta kendisi) Şamael ile ilişkiye girer ve onlardan cin çocuklar doğurur, hem de günde yüz çocuk gibi yüksek bir oranda, inanışa göre dünyada kötülüklerin bu kadar yaygınlaşmasının sebebi budur.

Cennette yalnız kalan Adem ise Lilith'i geri getirmesi için Tanrı'ya yalvarır. Tanrı da üç meleği elçi olarak gönderip 'evine dön' çağrısı yaptırır Lilith'e. O da kesinlikle dönmeyeceğini bildirir. Melekler kendisini, geri dönmemesi halinde her gün yüz çocuğunu öldüreceklerini söyleyerek tehdit ederler. Tehdit yerine getirilir...

Lilith, duyduğu acıyla bundan sonra Adem soyundan gelen bütün insan yavrularının, hamile ve doğum yapmakta olan kadınlarla bebeklerin baş düşmanı olmaya yemin eder. Lilith artık kesinlikle kötülerin safındadır. Bütün insanoğullarının ve kızlarının başına gelen nice felaketin sebebidir. İnsanlara yaptığı kötülükler saymakla bitmez: Hamile ve doğum yapmakta olan kadınlara musallat olarak düşüklere, ölü doğumlara ve annelerin ölümüne sebep olur; yalnız yatan erkekleri uykularında baştan çıkararak gördürdüğü erotik düşlerin verimiyle hamile kalır ve cin nüfusunun artmasına katkıda bulunur. Aynaları yurt edinip özellikle aynaya fazla bakan kadınları kendi safına çeker.

Lilith'in dönmesinden ümidi kesen ve Adem’in ısrarlarına dayanamayan Tanrı, Adem uyurken onun kaburga kemiğinden Havva'yı yaratır. Bu yeni kadının, vücudunun bir parçası olduğu erkeğe karşı çıkamayacağını düşünmektedir. Havva Lilith'e o kadar benzemektedir ki Adem uyanınca yanında bulduğu kadının başka biri olduğunu anlamaz. Onun kendisine Lilith gibi karşı çıkmayıp boyun eğmesini ise 'nihayet hidayete erip yola geldi' diye yorumlar. Hikayenin sonu ise herkesin malumu.

Lilith, çağımızda da süregelen birçok batıl inanışın başlıca kaynaklarından biri. Hamile, loğusa kadınların ve bebeklerin üzerlerine ve çevrelerine nazarlıklar takma, muskalar yazma; aynaların kullanılmadığı zamanlarda yüzü duvara çevrili tutulması; erkeğin normal ve yasal sayılan cinsel ilişkiler dışındaki sperm üretiminin hala bu kadar utanç, korku ve suçluluk kaynağı olması; evlilik ve cinsellikle ilgili sayısız adet, gelenek ve tabu bu eski inanışların günümüzde de süren kalıntılarıdır.

Lilith, erkek egemenliğini reddedip eşitlik mücadelesi veren bir kadın olduğundan günümüzde bazı kesimlerde bir feminist idol haline geldi. Lilith'e 'dünyanın ilk feministi' olarak itibarı iade edilmeye çalışılıyor. Böylesine olumsuz imaja sahip pagan dönem kökenli bir figürün yeniden öne çıkarılması kilise ve dindar çevrelerin tepkisini çekse de ABD'li Yahudi feministler 'Lilith' isimli bir dergi çıkarıyor; sadece kadın müzisyenlerin katıldığı 'Lilith Fair' isimli gezici bir müzik festivali düzenleniyor; alternatif dinler kurmaya çalışan kimi 'New Age' grupları kendilerine bir 'Lilith' kültü yaratıyor.

Bilim ve teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin, genlerimizde ve bilinçaltımızda hala yüzyıllar, belki de binyıllar öncesinden gelen korkuların, inanışların tortusunu taşıyoruz. En okumuş, kültürlü geçinen insanların bile hala nazar boncuğu taşımak, fal baktırmak gibi batıl inançlardan vazgeçmediği, sanayi toplumunun bütün nimetlerinden yararlanan bireylerin bir yerden sonra çevrelerindeki maddiyatçı dünyadan bunalıp doğa dinlerinde veya kimi marjinal akımlarda teselli aradıkları bir çağda eski inanışların kökenini araştırmanın daha da önem kazanacağı çok açık…

 
Toplam blog
: 34
: 4474
Kayıt tarihi
: 22.07.06
 
 

Kendimi bildim bileli hiç saf su içmedim... ÇAY benim abu hayat suyum... İnce belli bardakalar çabuk..