Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ekim '06

 
Kategori
Arkeoloji
 

Haberiniz varmı, Kral Midas eşek kulaklıdır!

Haberiniz varmı, Kral Midas eşek kulaklıdır!
 

Kral Midas''ın kulaklarını duymayan var mıdır? Varsa buyursun okusun...

Frigya uygarlığı bugünkü Ankara'nın Polatlı İlçesi'ne bağlı Gordiyon (Yassıhöyük) Köyü'nde kuruldu. (Ne acı değilmi, bir uygarlığın TEMELLERİ üstünde yepyeni VE DAHA MÜKEMMEL bir uygarlık ye alması gerekirken, bir KÖY yer alıyor.) İşte bir zamanların Frigyası denildi mi akla ilk gelen Kral Midas olurdu. O zamandan günümüze Kral Midas ile ilgili iki efsane ulaşmıştır. Bunlardan ilki şöyledir:

“Midas Frigya Kralıydı. Pek öyle akıllı biri değildi; ama akılsızlığının cezasını sadece kendisi çekmiştir. Birgün Midas'ın adamları sarayın yakınlarındaki gül bahçelerinde yaşlı Silenos'u buldular. Dionisos'u ararken yolunu kaybetmişti Silenos. Her zamanki gibi zil zurna sarhoştu yine. Ağaçların arasında sızıp kalmıştı. Midas'ın adamları, tepeden tırnağa güllerle süslediler onu, sonrada krala götürdüler. Midas, güler yüzle karşıladı Silenos'u, tam on gün on gece ağırladı. Yedikçe yedi Silenos, içtikçe içti. Sarhoş oldu, şarkılar söyledi, sızdı, ayıldı... Onuncu günün sonunda da Frigya kralı elinden tutup tıpış tıpış Dionisos'un yanına götürdü onu.

Dionisos, Silenos'a yeniden kavuştuğuna öyle sevindi öyle sevindi ki, “Midas, dile benden ne dilersen.” dedi. Kral, hiç düşünmeden, “Aman Dionisos”, diye cevap verdi, “Her dokunduğum altın olsun; başka birşey dilemem”. Tanrı bu dileğini yerine getirdi onun; ama akşam olunca yemekte başına neler geleceğini düşündükçe kıs kıs güldü. Zavallı Midascık... Karnı acıkıp da sofraya oturunca ne kötü bir dilekte bulunmuş olduğunu anladı. Ağzına her götürdügü şey altına dönüveriyordu. Ekmeği mi tuttu, al sana altın bir ekmek... Elmaya mı dokundu, işte sapsarı, kaskatı bir elma...

Hemen Dionisos'a koştu Midas. Yalvardı yakardı. “Ne olursun bu büyüyü boz” diye göz yaşı döktü. Dionisos, “Git de Paktolos ırmağında yıkan. O zaman büyü bozulur” diye cevap verdi. Frig kralı, Paktolos ırmağına koştu hemen, bir güzel yıkandı. Ondan sonra da sarayına dönüp tıkabasa yedi içti. Şimdi onun yıkandığı ırmağa bakanlar, altın kum tanecikleri görürler sularda.”

Bir ikinci öyküsü daha vardır Midas'ın. O da Apollonla ilgilidir. Yüce tanrı, Frigya kralının kulaklarını eşek kulaklarına çevirmişti. Bir suç işlediği için değil de aptallığı yüzünden bu cezayı görmüştür Midas: “Apollon ile Pan arasında yapılacak bir çalgı çalma yarışmasında Midas, yargıçlardan biri olarak seçilmişti. Kır tanrısı, kavalıyla hoş sesler çıkarıyordu; ama Apollon''un gümüşten lira'sı her çalgıdan üstündü. Bir çalmaya başlamasın Apollon; Musalar bile durup kendini dinlerdi. Yargıçlardan ikincisi dağ tanrısı Tmolos, yengi çelengini Apollon'a verdi. Ama yüce musikiden ne anlasın Midas, tuttu oynak havalar çalan Pan'ı kazandırdı. Apollon da kızıp onun kulaklarını eşek kulakları yapıverdi.

Midas bir süre, tanrının armağanlarını koca bir külah içinde sakladı. Sakladı ama onun saçlarını kesen berber sonunda kulaklarını gördü. Kulakları gördüğünü kimseye söylemeyeceğine yemin etti. Berber bu, konuşmadan durur mu, gitti bir çukur kazdı sazların arasında, usulca “Kral Midas'ın kulakları eşek kulakları''. diye fısıldadı. Aradan zaman geçti. Çukurun çevresinde büyüyen sazlar yel estikçe, “Kral Midas'ın kulakları eşek kulakları!” diye bağırmaya başladılar. Böylece herkes gerçeği öğrendi.” Bu olaydan sonra, Midas şunu öğrenmiştir herhalde: İki tanrı yarışırken beğendiğini tutma güçlü olanı tut.

Ha! bu arada... Bugün, '''Frigya Kralı Eşek Kulaklı Midas'''ın ahşap mezar odasının çürümemesi, gelişen teknolojiye karşın, sırrını koruyor.
Anadolu Medeniyetleri Müzesi arkeologları, Hititler, Frigyalılar, Lidyalılar, Persler, Makedonya Kralı Büyük İskender ve Romalılara ev sahipliği yapan Gordiyon'da, Frigya Kralı Midas'ın tümülüsünün bulunduğu höyüğün ilk olarak 1900'lü yıllarda bölgedeki demiryolunda çalışan Avustralyalı mühendis Körte kardeşler tarafından bulunduğunu söylüyorlar.

Rodney Young başkanlığındaki Amerikan heyetinin 1950'li yıllarda ilk kez höyükte kazı yapmış ve Kazı sonrası mezar içinde Kral Midas'a ait olduğu sanılan bir iskelet bulunmuş. Midas'ın çok büyük bir servetinin olduğu söylenmesine rağmen kazılarda altın yada değerli eşyaya rastlanmaması şaşırtmış önce uzmanları.

Ancak, o dönemde Gordiyon'u istila eden Kimmerler'in bu ganimetleri yanlarında götürmüş olabilecekleri tahmin ediliyor. Mezarda ''Ölü hediyesi'' olarak bırakılan bronz kazanlar, taslar ve bugün çatal iğne görevini gören eşyaları çıkarıldı.

Kral Midas için yapılan mezar inşaatının 1-2 yıl sürdüğü bilinmekte ve mezarın 55 metre yüksekliğinde ve 300 metreçapında bölgenin en görkemli tümülüsü olduğu söylenmektedir. Mezar M.Ö 695-696 yıllarına ait. O dönemde bölgede bulunan yaklaşık 800 yaşında kesildikleri tespit edilen Ladin, Sedir, Porsuk ve Ardıç ağaçlarıyla yapılan ahşap yığma mezarlık günümüze kadar hiç bozulmadan gelebilmiş. Ortamın son derece nemli olmasına rağmen ahşapların çürümeden nasıl bugüne kadar gelebildiği ise gelişen teknolojiye rağmen hala bir sır.

 
Toplam blog
: 34
: 4474
Kayıt tarihi
: 22.07.06
 
 

Kendimi bildim bileli hiç saf su içmedim... ÇAY benim abu hayat suyum... İnce belli bardakalar çabuk..