Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Haziran '10

 
Kategori
Babalar Günü
 

Ağaçlar ayakta ölür

Ağaçlar ayakta ölür
 

Biz hep senin yeşil yanını gördük... göremedik kuruyan yanını. Gördüğümüzde ise, artık çok geçti...


Ulu ağaçlar güçlüdür, kuvvetlidir, sanırsın hiç yıkılmayacak...
Güneşte kavrulurken, rüzgâra meydan okur...
Karda kışta, yağmurda, fırtınada ayakta durur
Dallarına, gölgesine sığınanlara her zaman korunak olur.
Yaşamları doğaya karşı hiç bitmeyen savaşıdır ulu ağaçların.

Babalar ulu ağaçlara benzer, yaşamları hep yaşam cephesinde mücadeleyle geçer.,
Ne çalışmama seçenekleri vardır ne de kazanamama..
Ne yoruldun biraz ara ver, ne de artık yeter, azıcık da kendine bak, denir onlara..
Babalar bilirler kanatlarının altındakilerin kaderinin de kendine bağlı olduğunu.
Bu yüzdendir imkansız da olsa, elinden gelenin en iyisini yapmaya mecbur olmaları.
Gerçekte sonu olmayan bu yaşam savaşında, kiminin şansı olur, kiminin de başarısı.

Dalları güçlüdür ulu ağaçların, uzanırken kol kanat gerer
Baharda zamanıdır der keyiflenir, yeşillenir yaprak açar
Son baharında solacağını bilse de tomurcuklanır mutluluk saçar
Sığınanları beslemektir amacı... meyve vermekse muradı...
Ona sığınanlar korunur, dalları altında olanlar güven bulur.

Babalar da ağaçlar gibidir. Her yerde, her durumda, her koşulda çalışırlar.
Kimi yangındadır, kimi denizdedir, kimi sınırdadır, kimi madende...
Kimi yangında kavrulur, kimi denizde boğulur,
Kimi sınırda vurulur, kimi madende gömülür.
En güzelini sunmak içindir çabaları, en iyisine layık görür.
Biz farketmesek de babalar, çalışırken ayakta ölür.

Yaşlanmamaya çare mi var, onun da vadesi gelir,
Siz görmeseniz de son kullanım tarihi tükenir.
İçinin boşaldığı görülmez, görünen kabuktur ya...
Dalların eğildiği fark edilmez, dallar özgürdür ya...
Yapraklar azalsa da, çiçekleri seyrekleşse de fark ettirmez yoksunluğunu.
Biz onları hep çiçekli, hep meyveli görmeye, hep onlara güvenmeye alıştık ya...

Ayakda görünse de çabalarken yorulur, dalları da eğilir, içi de boşalır.
Hangi çiçeğin.. hangi meyvenin… hangi yaprağın kendi gövdesine olur ki yararı…
Dalların eğildiğini, yaprakların döküldüğünü, gücünün tükendiğini ancak kendisi bilir,
Farkında olmasak da biz, ağaçlar gibi, babalar da ayakta ölür...

Çınarlar doğanın uzun ömürlü armağanıdır görkemiyle, haşmetiyle.
Sığınanlara korunaktır; kimine güneşten, kimine yağmurdan, kimine alıcı kuştan.
Başı sıkışanlar onun altında toplanır... ama kederden, ama mutluluktan.
Bayramlar orada kutlanır, düğünler orada yapılır, ölümler orada yaşanır...
Her ne kadar uzun ömürlü olsalar da, bir gün onların da yaşamı sonlanır..
... ....
Yoksun artık baba... Yok artık her zaman üzerimizde olan koruyucu gölgen...
Yokluğunda çok şey değişti yaşamımızda... kolumuz kanadımız kırıldı.
Senle beraber çınarımızın dalları da gitti.... artık ocağı tütmez oldu hanemizin..
Senle beraber sığınağımız da yok oldu, toplayıcı kucağın da yok...
Artık biraraya gelemiyoruz, ne bayramlarda ne seyranlarda, ne düğünlerde.
Sen olmayınca tadı da kalmadı ne bayramların, ne düğünlerin ne de ölümlerin...
.... .... .......
Çocukluğumu özledim... seni özledim...
Gölgeni özledim, varlığını özledim.
Kuzum demeni özledim, masallarını özledim.
Nasihatlerini özledim, aferin demeni özledim.
Her başarımda sana koşmayı özledim,
Her sıkıştığımda sana sığınmayı özledim.
Övmeni özledim, sessiz kalmanı özledim,
Tekrar çocuğun olmayı özledim... baba demeyi özledim...
Hayır duanı özledim Baba...
Ben de bunların imkânsız olduğunu biliyorum ama,
Yine de özlemeden duramıyor insan.
Babalar günün kutlu olsun demeyi özledim... inan...

 
Toplam blog
: 193
: 1045
Kayıt tarihi
: 01.08.07
 
 

Bilecik doğumluyum. Emekli Eğitimciyim. Ankara'da ve yazları Kuşadası'nda yaşıyorum Günlük uğraşl..