- Kategori
- Spor
Ağlanacak alkışlar

Bu bir külkedisi masalı değil, gerçektir. İnsanın içinde olan yaşama sevincinin dışa vurulmasıdır. Peri masalı çizgisinde olan bu yazı gerçektir. Külkedisinin terliklerinde olan bir çift küpe kadar gerçektir.
“Gösteri zamanı” dendiğinde sahne alan tek bacaklı erkek ile tek kollu bayan için dünya durmuştur. Nefesler tutulmuş, gözlerde damlacık damlacık yaşlar ya silinmektedir, ya da saklanmaktadır. Yaşların saklanması, sahnedeki “engelli” çifti üzmemek içindir. Nasıl çok güzel herhangi bir sunum izlerken insanların ağlamak akıllarına gelmezse, sahnedeki bu çifti seyrederken de ağlamamak gerekmektedir. Çünkü, O’nlar, kendilerine ağlansın diye sahnede değillerdir. İçlerindeki yaşama sevincini “yeryüzü insanlarıyla” paylaşma cesareti gösteren “engelli” çift kadar cesaretli olmak gerekmektedir. Ama, ağlamamak elde değildir. Aykırı insanlardır. Kabul gören ve takdir edilendir, ancak her zaman sık görülen değillerdir. Her “engelli”nin yaptığı gibi, O’nlar da bu yeryüzünde yaşamaya çalışan diğer canlılar gibidirler. Kendilerine acınsın istemezler, ancak saygı da beklerler.
“Aaa, bu adam topal, şu kadın da kolsuz” denilmeden, uzuvlarından önce kendi varlıklarının görünmesini isterler. Çoğu zaman da üzülürler, çünkü önce uzuvları fark edilir. Peri masalındaki külkedisi kadar temizdirler. Bu temizliği bozan, Prens’in arka planda gibi görünüp aslında erkek egemenliği çelişkisi yaratması kadar bir kirliliğin yeryüzünde “engelli”ler üzerinde yaratılan “önce engelli oluş” kirliliğini vurgulamasıdır. Temizliği işte bu bozar. Uygar ülkelerde rahattırlar, ama diğer ülkelerde her zaman “engellidirler”.
Aşağıda vereceğim görüntüler, youtube kısa metraj video görüntü sitesindendir. Sitedeki görüntünün zaman içinde kaybolması veya siteden kaldırılması olasılığına karşı, bu görüntüden kısaca söz etmek yerinde olacaktır. Bir bacaklı erkek ve bir kollu bayan çift, olağanüstü bir dans gösterisi sunmaktadırlar. “Estetik ve teknik bu kadar mı mükemmel olur” dedirten görüntüleri izlerken gözyaşlarını tutmak olası değildir. Spor ve dans, estetik ve teknik, kayıp uzuvları hissettirmeyecek kadar bir mükemmeliyet. O engelli bacağın yerine kullanılan koltuk değneği, sanki adamın gerçek bacağı. Bu bacağın üzerine ayaklarıyla çıkan bayanın erkeğe estetik bir sarılış yapması, sanki tek koluyla değil, sevgiliye sarılışı gibi . Uzuv eksikliği hissedilmiyor.
Ve akışlar, alkışlar.
Hak ediyorlar.
Biz “sağlamlar” bu alkışları hak ediyor muyuz? Bunu hiç kendimize sorduk mu? Spor yaparken de izlerken de neyi ne zaman alkışlıyoruz? Bunu hiç düşündük mü? Alkışladığımız şeylerin içi dolu mu? Ağlamadan izlerseniz, bravo size.