- Kategori
- Basın Yayın / Medya
Ahlaksızlığın dayanılmaz hafifliği
Zaman ilerledikçe insanlar, ‘raydan’ çıkmanın, çıkarmanın yollarını geliştirerek, farklılaştırarak yeniden, bir daha yeniden deniyor. Zamanımızda ahlakı, erdemi savunmak, ahlak dışı davranışları ifşa etmek, emin olunuz ki, ahlaksız olmaktan daha güç bir hale geldi.
Hani o meşhur söz var ya: ‘Bu ülkede her şey olabilirisiniz, ama rezil olamazsınız’.
Artık, insanlar istese bile bu ülkede rezil olamıyor.
Geçmiş dönemlerde -ki epey bir zaman önce- herhangi biri, herhangi ahlak dışı, etik dışı bir işe bulaştığında ve bu deşifre olduğunda sokağa çıkma cesareti bulamazdı. Toplum, kendi dinamikleri, belirgin özellikleriyle onu dışlar, yer vermez, her gören ‘tüh şu şerefsize bak’ derdi.
Ahlak dışı harekette bulunan da bu karşı koyuşa, haddini bilir ve saklanacak delik arardı. Gelin görün ki, günümüzde roller değişti. Ahlak dışı davranış sergileyen insanlar pek rahat insan içine çıkabiliyor, üstelik maddi refahı sayesinde, bir önceki haline oranla daha büyük bir itibar görebiliyor. Herkes, kendi yöresindeki arsızı, nursuzu, hırsızı, çakalı, sırtlanı bilir.
Şimdi arkanıza yaslanın, gözlerinizi kapatın şu soruya cevap verin: Bundan tam 4 yıl önce devlet hazinesinin maaşından başka bir geliri olmayan, ancak bugün, yüz memurun 4 yıllık maaşını toplasanız etmeyecek servete sahip olan kaç kişi biliyorsunuz?
Basit hesap, memur ortalama yıllık 12 bin YTL kazanırsa 4 yılda 48 bin YTL eder. Yüz memur 4 yılda 4 milyon 800 bin YTL kazanmış olur. Bu rakamın kat be kat fazlasını gelir hanesine yazdıran kaç kişi biliyorsunuz. Düşünürken, eliniz vicdanınızda, aklınız çocuklarınızın rızkında olsun. Ben 5 tane isim hemen verebilirim. Belki daha fazla.
Türkiye gibi para mevzuunda açık uçlu işlere göz yumulan bir ülkede emin olun ki, belki bu başımıza gelen kaptı kaçtılar az bile. Sistem bunu istiyor, bunu tetikliyor.
İhale kanunları, iş adamı siyasetçi ilişkileri, partili-paralı ilişkileri böyle devam ettikçe bunlar başımıza hep gelecek.
Ve biz, sistemle beraber açık kapı bıraktığımız müddetçe hırsızlık, ahlaksızlık artacak. Bir nevi ahlaksızlığa karşı tahrik ediliyor insanlar.
Bilcümle, zengin olmanın, kısa yoldan köşe dönmenin yollarını ararken, daha fazla uyanık olanlar, daha fazla erdemi ayaklar altına alanlar ipi göğüslüyor bu memlekette. Ve afişe olmaktan eskisi gibi rahatsız olmuyor bu insan türü.
Ve daha da önemlisi, 1980 sonrası başlayan vurgunların, soygunların ardından insanımız refleks veremez hale geldi. En acıtan yan da bu zaten. Artık insanımız bu insanlara tepki göstermiyor. Kızmıyor. Refüze etmiyor. Üstelik onlara yanaşıp, ‘yahu nasıl oluyor da oluyor’ deyip, yol öğrenmeye çalışıyor.
Hep beraber, top yekûn pislik içinde olmaya, ahlak dışı davranışı taltif etmeye devam ederse bu toplum, altındaki donu kaybedeceği zaman yarından da yakındır.