Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Eylül '07

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Akdeniz'li mahalle: Saburhane

Akdeniz'li mahalle: Saburhane
 

Tarihe gönül verenlerdenseniz, gezip görülebilecek en güzel yerlerden birisi Saburhane Mahallesi'dir. Muğla'nın doğu kısmında yer alan bu mahalle, zirvesi geniş bir düzlükten oluşan Asar Dağı'nın güney eteklerinde. Burada dolaşmak, adeta zaman yolculuğuna çıkmak gibi. Sokakları, arastalarındaki (çarşı) zanaatkarların el emekleriyle demiri, ahşabı işledikleri eski küçük dükkanlarıyla 21. yüzyılda zamanda yolculuğa çıkaran bir mahalle. Kadınların akşam üstü serinliğinde yaptıkları sıcak sohbetleriyle süslediği bir yer.

Akdeniz'de serin bir nefes
Eski bir dere yatağını takip ederek ulaşıyorsunuz Saburhane Meydanı'na. Buraya açılan davetkar sokaklar tarihin gizemli kollarında bir yolculuğa da götürüyor insanı. Meydanın hemen ortasında sağlı sollu asmalarla çevrilmiş kahvehaneler, Akdeniz'in yakıcı sıcağında serin bir nefes aldırmak için ideal. Geçmişin izlerini taşıyan, kimbilir ne tatlı ve koyu sohbetlere sahne olmuş bu kahvehanede serin bir şeyler içtikten sonra kendimizi sokaklardan birinde tarihin sıcak nefesini yansıtan evlere bakarken buluyoruz.

İlk yerleşim İÖ 3000'lerde, Doğu Yunanistan ile Batı Anadolu kıyıları arasındaki karşılıklı göçler sırasında başlıyor. Akhalar Karya ve İoniya kıyılarında birçok koloni kenti kurarlar ancak İÖ 546'da Persler bu kentleri ele geçirir. Sonraları İskender'in egemenliğine giren bölge, Rodos Krallığı ve Doğu Roma sınırları içinde kalır. Türkler'in eline geçmesi ise 1261 yılından sonra Menteşoğulları dönemine rastlıyor. Osmanlılar zamanında nüfus, Müslüman Türklerle Rum azınlıktan oluşmaktadır. Rumlar değirmencilik, dülgerlik, fırıncılık, hamamcılık ve terzilik gibi meslekleri icra ederken Türkler tarım ve hayvancılık ile uğraşırlardı. Saburhane Mahallesi de Rumlar 1923 yılında yapılan mübadelede Yunanistan'a göç edene kadar kültürlerini, yaşam tarzlarını dokudukları mahalle olmuş. Türk komşularıyla mahallenin bir yarısında yaşamlarını, hayatlarını, dostluklarını cömertçe paylaşmışlar.

Önce beyaz kireçle giydirilmiş evlerin kapılarına takılıyor gözlerimiz. Biri diğerine benzemeyen bu büyük kanatlı ahşap kapıların içinde, insanların girip çıkabileceği daha küçük bir kapı olduğunu göreceksiniz. Bu büyük kanatlı kapıların ardında saklanan iç avlularda bir rüya bahçesi gibi ayvalar, erikler, kirazlar ve çiçekler sıralanıyor. Evlerin iç kısımlarını görme şansını yakaladığımızda ki, Saburhaneli kadınların misafirperverliği su götürmez bir gerçek; boyanmamış pencereler, merdivenler ve döşemelerin üzerlerinde uzun yıllardan beri oluşan harika desenler olduğunu göreceksiniz. Saburhane evleri içinde seçkin bir yere sahip olan Hafize Teyze'nin evi. Çakıl mozaik ve kayrak taş döşeli avlusundan geçerek girilen ev büyüleyici, Hafize Teyze'nin soğuk ayranı da öyle. Günümüze kadar bozulmadan kalan bu tarihi yapının belediye tarafından geçmiş yıllarda en iyi korunmuş evlerden biri seçilmesi, buraya henüz taze bir gelinken gelen Hafize Teyze'nin gururunu haklı çıkartıyor. Evdeki ahşap kokusu, işlemeli döşeme ve oymalı tavan süslemeleri çok etkileyici. Belli ki hayatını, duygularını işlemiş bu eve.

İlginç bacalar
Mahalle içinde yolumuza devam ediyoruz. Sokaklar sokaklara çıkıyor, her ev zamana tanıklık ediyor. Çift taraflı merdivenle girilen bir evin önünde soluklanıyoruz. Tıpkı evler gibi çocuklar da çağın oyunu sayılan Pokemon değil, beş taş oynayarak uyuyorlar bu atmosfere. Mahalleyi gezdikçe, çeşit çeşit tarihi evler selamlıyor bizi yüzyıllar öncesinden. Yörenin evlerinin çatılarını süsleyen bacaların da ilginç bir özelliği var: Bu bacalar Muğla'ya özgü bir şekilde 52 yöresel kiremitten oluşuyormuş. Bu özgünlüğünden dolayı belediye de bu bacaları kendi amblemine taşımış.

Saburhane Mahallesi'nin, Yukarı Mahalle denilen kısmına geçmeden evvel midemizin sesine kulak vererek açlığımızı gidermeye karar veriyoruz. Sokaklardan Arasta'ya doğru inerseniz bir çok dükkanın yeraldığı süslü çarşıda bulursunuz kendinizi. Yemek için biraz daha dişimizi sıkıp arastaya atıyoruz kendimizi. Eskimiş dükkanların yer aldığı ve zamana karşı direnmeye çalışan bu dükkanlar zanaat ustalarını birer birer yitirse de çok azı hâlâ direnmekte el emekleriyle. Bunlardan biri de at koşumu yapan Saraç Ali Osman Amca. Arastada, dahası yörede bu işi yapan en eski usta olarak icra ediyor mesleğini. Arastada semerci, nalbur, demirci ve kalaycı olmak üzere zanaatın en eski ustaları zamanı durduruyorlar elbirliğiyle.

Hemen sonra açlığımıza fazla direnemiyor ve yöresel yemek yiyeceğimiz bir lokanta arıyoruz. Muğla'ya gelip de ciğer sarma, keşkek, börülce, tarator ve büryan kebabı yemeden gitmek olmaz. Yöresel yemek ziyafetinden hemen sonra, yukarı mahalleye doğru çıkmadan önce, Saburhane Mahallesi'ndeki kahvehanelerden birinde kahvemizi yudumluyoruz asma ağaçlarının altında.

Günbatımı her zaman güzeldir ama Akdeniz'de bir başka güzel gelir insana. Muğla'nın Yukarı Mahalle'sinden bütün şehri, Saburhane Mahallesi'ni, gün doğumunu ve gün batımını, kısacası bütün güzellikleri yakalarsınız.

 
Toplam blog
: 47
: 1945
Kayıt tarihi
: 04.08.07
 
 

Eskişehir'de yaşıyorum. Kısa hikayeler yazıyorum. Bir oğlum var.   ..