Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
 

Sonsuzluk (Osman Özeker)

http://blog.milliyet.com.tr/yasev

27 Nisan '13

 
Kategori
Güncel
 

Akillere sormak lazım

Akillere sormak lazım
 

İktidar tarafından allanıp pullanarak ve üstüne üstlük bizzat Başbakan tarafından cilalanarak yurdun dört bir tarafına salınan “sözde akil” insanlarımız akılları yettiğince ve dilleri döndüğünce halka “nabız şerbeti” vermeye çalışmaktadırlar.

Akil İnsanlara yüklenen misyon ise;

Savaşın bitmesi, anaların gözyaşının dinmesi ve bunun için de barışın mutlaka gelmesinin halkımıza anlatılmasıdır.

İktidar ve bizzat başbakan tarafından yürütülen bu sürecin sonunun nereye varacağı, ne getirip ne götüreceğini ise ne kendilerine “Akil” denilip sahaya salınan insanlar, nede iktidar partisinin milletvekilleri biliyor.

Bu sürecin zaman içersinde, PKK’nın silah bırakması ve çekilmesi karşılığında hangi pazarlıklar yapıldı, hangi tavizler verildi bunu ne devleti yönetenler biliyor, ne de halk biliyor.

Bu sürecin nereye gideceğini Başbakan Erdoğan ile İmralı Canisinin dışında kimse bilmemekte, yapılan pazarlıkların sonunda bu millete neler dayatacağını ise kimse kestirememektedir.

İktidarın ve iktidardan talimat alan akillerin söyledikleri ve net olan bir tek şey vardır o da;

 “Bize güvenin, bize inanın”.

Bu milletin size inanması ve güvenmesi için gerçeklerin anlatılması, bu süreç sonunda yolun nereye gideceğinin açıkça anlatılması gerekmez mi?

Burada şu hususu da açıkça belirtmek gerekiyor;

Bu millet ne başbakana, ne de akillere inanmıyor ve güvenmiyor. İmralı, Kandil ve BDP üçgeninde hangi senaryolar yazılıyor, hangi oyunlar sahneye konulmak isteniyor bütün bunların halka anlatılması istenmektedir.

Sürece destek verenlerin dillerinden düşürmedikleri “düşmanlıklara son verelim, barışalım, helalleşelim” söylemleridir. Bunu söyleyenlere bu millet sormayacak mıdır ki, “Düşman kimdir” şayet gerçekten ortada bir düşman varsa o zaman barıştan söz edilebilir.

Akillerin dilinden düşürmediği “savaş bitsin” cümlesinde bahsedilen savaş, kiminle kim arasında yapılmaktadır. Akiller bu millete öncelikle bunun cevabını vermek zorundadırlar.

Türkiye’de şu anda bir savaş durumu yok. Türkiye’nin terör ve teröristle bir mücadelesi vardır. Etnik bir kesimin terörü bu millete dayatarak, terör yoluyla taleplerini elde etmek isteyenler vardır.

Ne Türkler Kürtleri, ne de Kürtler Türkleri öldürmüyor, aksine PKK terörü güneydoğuda kendi etnik kimliğindeki binlerce insanı da katletmiştir.

Bu yurdun güneydoğusundan onlarca şehit cenazesi gelmiş, şehit cenazeleri kalabalık topluluklar tarafından kaldırılırken o bölgede bulunan bir tane Kürt kökenli insanımıza saldırılmamış, evi, iş yeri yakılmamıştır.

Bu millet Türküyle, Kürdüyle, Boşnağı ile bir bütün olduğunu asla unutmamış, dün olduğu gibi bugünde alışveriş yaparken, işçi alımı yaparken bu milletin çocuklarını etnik kimliklerini sorgulamamış, ayırım yapmamıştır.

Yıllardır birbirine sahip çıkmış, beraberce yaşamış bu insanları etnik kimliklere bölmek, Kürt halkıyla helalleşmek de nereden çıktı, asıl bu soruyu akillere sormak lazım.

Son günlerde toplumda haklı olarak bu sürece karşı bir tepki oluşmuş, özellikle akil denen insanlara karşı protestolar başlamıştır. İktidar bu protestolara gözlerini kapatmakta “bunlar marjinal hareketler, bunlar kandan beslenenler” diyerek geçiştirmek istemektedirler. Hatta daha da ileri giderek tepkilerini çığ gibi büyüterek ortaya koyan halka bu hususta önderlik eden MHP ve kadrolarını suçlayarak “göz dağı” vermeye kalkmaktadırlar.

Hükümet ve akiller sıkıştıkça, cevap veremeyecekleri sorularla karşılaştıkça sıkça kullandıkları cümle;

Siz şehit cenazelerinin gelmesini mi istiyorsunuz, AVM nin bombalanmasını mı istiyorsunuz, siz barış ve huzuru istemiyor musunuz sorularıdır.

Bu ülkede aklı başında hiç kimse kanın dökülmesini, anaların gözyaşının akmasını istememektedir, kimse de kandan beslenmemektedir. Ancak bu milletin istediği, kan dursun, huzur gelsin eyvallah bizlerde istiyoruz ama “neyin karşılığında!” millete birileri bunu açıklamalıdırlar.

Bu millet şu soruların net cevabını bu süreci yönetenlerden haklı olarak istemektedir;

Birilerinin dediği gibi Öcalan’nın serbest bırakılmasını istiyor musunuz?

Güneydoğuda ayrı bir “özerk bölge” kurulmasından yana mısınız?

Anayasadan Türk tanımının çıkarılmasından yana mısınız?

Anayasadan Atatürk tanımını, devrimlerinin çıkarılmasını istiyor musunuz?

Dağdan ineceği söylenen PKK hainlerine “genel af “ çıkartılacak mı?

Türkiye’den çekilecek eli silahlı kanlı terör örgütü yarın Suriye’de, Kuzey Irak’ta rahat duracak mı, bunun bir garantisi olacak mı, yoksa buralarda her daim bir “tehdit unsuru olarak” durarak iktidara “dayatmalara” devam mı edecek.

Bence akillerin her gittiği yerde, her toplandığı salonda taşkınlık yapmadan, olay çıkarmadan en demokratik hakkınız olan “soru sorma” metodunu kullanarak yukarıdaki soruların sorulması ve mutlaka cevapların alınması gerekmektedir.

İktidar ve yandaşları basın ve medyayı da kullanarak algı yönetimini de başarılı bir şekilde yürütmektedir. Bu sürecin ülkeyi felakete götüreceğini söyleyen insanlara,”barıştan yana mısın değil misin”? Sorularıyla paralize edilerek destek gibi halka sunuluyor.

Hükümetin ve yandaşlarının, başta da akil insanların şunu iyi bilmeleri ve görmeleri gerekmektedir;

 Herkes barış istiyor ve barıştan yanadır, ancak olmayan bir savaşa rağmen bu barış yinede isteniyorsa bu millet de haklı olarak soruyor;

Evet, barış ama ne karşılığında.

Bu millete bunun cevabını versinler öncelikle.

Sonsuzluk (Osman Özeker)   27.04 2013 

 
Toplam blog
: 287
: 3107
Kayıt tarihi
: 11.07.08
 
 

1949 Konya Ereğli doğumlu olup, halen İzmir'de oturmaktayım. A.Ü. Eğitim Fakûltesi mezunuyum  Ata..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara