- Kategori
- Siyaset
Aklımız başımızda mı?...

Değerli okurlarım…
Bildiğiniz gibi, Kayseri’de geçenlerde “İktidara destek” adına “Zincir” oluşturulmuştu…
Bu olay, “Kayseri, yolsuzluklara destek çıktı” olarak yorumlandı.
Elbette Kayseri ve haklını “Yolsuzluklara destek” vermekten dolayı tenzih ederim. Kayseri, böyle bir algılamayı hak etmemektedir.
Ancak, AKP’ye oy veren vatandaşlarımızın da partilerine sahip çıkma çaba ve hareketlerini de saygılıyla karşılıyorum.
Ondan önce, bazı Sivil Toplum Kuruluşlarının bu zincir içinde olmalarına da bir anlam veremedim doğrusu. Destek verirken yolsuzluğa mı destek veriyorsunuz, sormak istiyorum.
Herkesin dikkatini çekmek isterim…
Başbakanın ortaya attığı “Paralel devlet” ya da “Çeteler”, her ne derlerse, varsa devlet içinde, elbette buna karşıyım. Ancak, bunların varlığını tespit etmek, yargılamak ve cezalandırmak için tek yol, hukuk yoludur ve hukuk, yani yargı millet adına bağımsız karar veren üç yetkiden biridir.
Başbakanın görev sınırı, Yürütme ile ilgidir ve ötesine geçemez.
Son ortaya çıkan ve 17 Aralık tarihi itibariyle operasyon yapılan olaya baktığımızda bazı somut olayları görüyoruz.
Birincisi; Bakan oğlunun evindeki nakit para…
İkincisi; Halk Bankası Genel Müdürünün evinde, ayakkabı kutluları içindeki 4,5 milyon nakit dolar…
Üçüncüsü; bakanın kolunda 700 bin lira değerindeki saat… Yermedi, ailece özel bir şirketin imkanları ile umre ziyareti.
Dördüncüsü; Bilal Erdoğan ve Erdoğan ailesinin kurduğu vakıfa yapılan nakit ve arazi tahsisi olarak yardımlar…
Bunların hepsi, şu an itibariyle “Suçlama” niteliğindedir ve suç unsuru mahkeme kararıyla kesinleşmedikçe de masum olarak kabul edilir. Mahkeme önüne çıkmalılar, hesap vermeliler ve aklanabilmelilerdir.
Aksi halde millet vicdanında mahkûm olurlar.
Ancak, iktidarın bu olayı yargı önünden kaçırma çabalarını anlamak mümkün değil. Her zaman dedikleri bir söz var, “Biz abdestimizden eminiz…”
Abdestinden emin olanlar, namazlarını korkusuz, huzur içinde kılarlar.
Oysa iktidarın ve hükümetin, bırakın huzur içinde, sağlam abdest ile namazı kılmayı, telaşlarından ezan sesini bile duymuyorlar…
Ne kadar telaş, niye telaş?...
Destek verirken kendimize soracağız…
Aklımız başımızda mı ve neye destek veriyoruz?
07 OCAK 2014
İBRAHİM PEKBAY