- Kategori
- Siyaset
AKP'nin başkanlık sistemi yolu
İnsanlık tarihinde güç çekim kaynağıdır. Bazı insanlar güç elde etmek için yanıp tutuşurken bir çok insan güçlünün korumasında olabilmek için onurlarından vazgeçerler.Anlaşılmaz olan insanların yanlızca güce olan hayranlığıdır.
Anadolu insanının güçle olan sınavının iki yüz yıla varan geçmişi var. Siyasi anlamda güç çekişmesi Osmanlı da başlamış sonrada sürüp gitmiştir. 1876 da güç yazılı bir metinle sınırlanmış ama güç için yapılanlar veya yapılacak olanlar çok fazla değişmemiştir. Hanedan ile sivil, daha fazla asker entellektüeller arasında ortaya çıkan imparatorluğun yaşatılması ile ilgili görüş farklılıkları, güç savaşlarının fikri altyapısına farklı anlam katmıştır.
1921 kuruluş felsefesi ise gücünün kaynağını halk olarak işaret ederken, kendi içindeki çekişmelerde doğal olarak gücünün sınırlandırılmasına hiç bir zaman olanak tanımamıştır.
"Tek adam" gerçeğinin ardından "İkinci adam" ın çok partili demokrasiye attığı önemli adım aslında gücün sınırının tek taraflı kontrolüdür. Tek partinin içinden çıkan Demokrat parti ve lider kadro gücün çekiciliği karşısında kolay hata yapmaya başlamış ,sınırlandırılmaya yanaşmayarak gücüne güç katmak için çeşitli yollara başvurmuştur.
1961 gücün sınırında önemli bir virajdır. Çoğunluğu arkasına alarak gücünü halktan alan siyasi iktidar bir süre sonra çileden çıkarsa ne yapılabilir?.. Bu sorunun cevapları 1961 düzeninde önemlidir.Bir çok yeni düzenleme ile bu olasılık minimize edilmeye çalışılmıştır. Ancak gücün sınırlandırılmasına tepki gecikmemiş. Adalet Partisi "Bol, dar anayasa kavramını" siyasi hayatımıza hediye ederken güce olan tutku ön plana çıkmıştır.
1982 güce hukuki altyapı sağlamış, devamlı kendisinden şikayet edildiği halde salt bu nedenle yeni düzenleme yapılmamıştır. Böyle olmasının ana nedeni gücü eline geçirenin bırakmak istememesidir.
1961 den bu yana yumuşak kuvvetler ayrılığı her ne hikmetse siyasi iktidarlara ters gelmektedir. Ülkemizde en önemli sorunların başında anayasal sistemi anlamamak veya anlıyamamak gelmektedir. Siyaset kurumunun günlük ve olağan işleyişinde entellektüel yetersizlik sorunları anlamakta zorluk çekmektedir.
AKP'nin başkanlık sistemine bakışı lideriyle ne kadar örtüşmektedir? Görünürde örtüşmediği ama liderin kendi görüşünü dayatmak için hazırlık içinde olduğu da bilinmektedir. Peki ne olacak?.. Ne olacağını tahmin etmek aslında çokta kolay değil. Güç mü kazanacak yoksa entellektüel siyasi birikim mi?...