Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

sufi-su /Emel Yeşilkayalı

http://blog.milliyet.com.tr/sufi-su

11 Haziran '09

 
Kategori
Anılar
 

Alaman Memet

Ben hiç babamın babalar gününü kutlamadım. Oysa O, en çok sevdiğim insandı. O'nun tarafından çok sevildiğimi ise her zaman hissettim. Sonradan söylenenler de bu duygumu pekiştirdi. Hep bir kızı olsun istemiş. Başka da çocuk istememiş. Kız kardeşim henüz iki aylık vefat ettiğinde, bu nedenle kendisini çok suçlamış ve ağlamış. Bu düşüncesi nedeniyle Allah tarafından cezalandırıldığını düşünmüş.

O'na ilişkin hatırladığım çok az şey var aslında. "Gül Ağacı ve Daldaki Baykuş" öykümde, baykuşlu kısım, hayatımın babalı bölümüne ait ender anımsadıklarımdandı. Bildiklerim, ölümünden sonra onun hakkında neredeyse efsaneleşen anlatımlardan edinilenler.

Fotoğraflarından biliyorum ama, çok yakışıklıydı. Açık kumral, dalgalı saçları ve deniz mavisi gözleri vardı. Köyde "Alaman Memet" derlerdi. Bir rivayete göre Türk'e benzemediği için, başka bir rivayete göre de çok zeki olduğu için takılmıştı bu lakap. Özellikle ziraatten çok anladığı; herkesin ekim, sürüm, sulama zamanlarını, ürün hastalık bulduğunda ne yapacağını O'na danıştığı söylenirdi. Bu nedenle O'na daha çok benzeyebilmek ümidi ile, bir süre ziraat mühendisi olmak istemiştim.

Anneciğim o kadar aşıktı ki babama, uzun yıllar nereye baksa O'nu gördü. Televizyonda asil duruşlu ya da yakışıklı, sarışın, mavi gözlü birisini her gördüğünde, "Baban bu adama benziyordu işte." derdi, gururla. Olay sonrasında sürekli namaz kılıp, dua etmeseydi, dayanamaz intihar ederdi belki. Böyle durumlarda en büyük kurtarıcı Allah inancı oluyor.

Bense, hiç kimselere "babalık" sıfatını yakıştıramadım bir daha. Tıpkı annemin, kimseye kocalık sıfatını yakıştıramadığı gibi. Babamın kırkı çıktıktan sonra taşındığımız dede evinde, kimse bana dedeme "baba" dedirtemedi.

Bir de, çok sevdiğimiz bir bedelimiz vardı dede evinde. Onun da adı Memet'ti. Babamın ölümünden sonra sık sık yaşadığım ağlama krizlerinden birisinin nedenin de bu iyi huylu, güzel insanın adı olduğu söylenir. " Benim babam güzeldi, o çirkin. Neden O'nun da adı Memet. O'na Memet demeyin" diye ağladığım bir günün ardından bedelimizin adı "Memelak" olarak değiştirilmiş ve öyle de kalmış. Ben O'nun ismini öyle bilirdim. Bu olay çok sonra anlatıldı bana. Çocukluk işte...

Babamın ölümünü uzun yıllar kabullenemedim. Çocuklukta bazı kötü olayları farklı kurgulamak, baş etmeyi kolaylaştırıyor herhalde. Belki O'na yakıştırılan lakabın da etkisiyle, Almanya'ya gittiğini ama döneceğini düşündüm bir süre. Bunun benim uydurduğum bir şey olduğunun farkındaydım ama gene de neden aramıyor bizi diye üzüldüğümü hatırlıyorum. Bu duruma gerekçe bulmak için olsa gerek, bir ara, cezaevinde olduğunu, döneceğini düşündüm. Buna bile razıydım demek... Bu kurgunun beni rahatsız ettiğini ve çabuk vazgeçtiğimi de hatırlıyorum.

"Baban artık gökyüzünde. Allah Baba yanına aldı O'nu. Cenette melek O." Dediklerinden, sürekli gökyüzündeki bulutlara bakar ve babama benzeyen bulut arardım. Bazen bulurdum da. Hala bulutlara bakmayı çok severim...

Bir de kendimi bildim bileli Allah'a inandım. Buna çok ihtiyacım vardı. Bazen, babam ölmeseydi inancım bu kadar güçlü olur muydu acaba, diye düşündüğüm oluyor. Bana Allah'ı anlatırken "Allah Baba" demeleri de tereddütsüz inanmamı sağlamış olabilir gibi geliyor. Ben, ne zaman babamı özlesem, hayalimde beyaz sakallı, bağdaş kurmuş Mevlana benzeri canlandırdığım Allah Baba'nın kucağına yatardım. O beni severdi, okşardı. Konuşurdum O'nunla. Huzur bulurdum. Allah Baba'nın takdirini kazanabilmek, O'nun, dolayısıyla babamın yanına gidebilmek için günah işlememeye, kendimce iyilikler yapmaya çalışırdım.

Babacığım, hala sana ihtiyacım var. Keşke yanımda olabilseydin... Bak, okudum ben. Tıpkı senin istediğin gibi... Torunların oldu. Oğlumun adı senin adın. Keşke onlar seni tanıyabilseydi... Keşke birlikte parka gidebilseydiniz, oyun oynayabilseydiniz. Annemin dediği gibi, "Bunlar benim torunlarım" diye kasım kasım kasılabilseydin...

Ben hiç senin babalar gününü kutlayamadım babacığım... Keşke hayatta olsaydın, çocuklarla beraber yanına gelseydik. Hep birlikte bir masa etrafında toplansaydık, yeseydik, gülseydik...

Babalar günün kutlu, mekanın cennet olsun babacığım...

 
Toplam blog
: 76
: 1567
Kayıt tarihi
: 28.03.09
 
 

Merhaba, ben sufi-su. Sosyal hizmet uzmanıyım. Yıllarca korunmaya muhtaç çocuk çocuklar, koruyucu..