Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Aralık '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Anadolu Kağnısı / Gönlümdeki Köşk Olmasa...

Anadolu Kağnısı / Gönlümdeki Köşk Olmasa...
 

http://www.ntvmsnbc.com/news/113478.jpg&imgrefurl


Pazar günleri benim için diğer günlerden farklı geçmez; yine aynı işler, aynı tip kahvaltı ve aynı yemekler. Bu sabah miskin miskin zapping yaparken 70'li yılların yaşamını çağrıştıran bir film denk geldi TRT-3'te. "Gönlümdeki Köşk Olmasa" filmin adı. Elinde sazı ile Aşık Veysel ve 7-8 yaşlarında sapsarı sevimli bir çocuk olan Osman karekterleri geziyorlardı dağlarda. Beğeniyle izledim. Serra Yılmaz, Menderes Samancılar gibi güçlü karakterler oyuncuları da vardı. Film bittikten sonra da devam ediyordu etkisi, kimbilir Osman gibi nice küçük çocuk paylaştı aynı kaderi.

Filmin konusu, o yıllarda yurt dışına giden gurbetçilerle ilgili. Osman'ın babası Ali, yıllarca inat eder gitmemek için, ama beş parasız kalıp, tefeciye borçlanınca karısıyla birlikte gitmek zorunda kalır. Osman, hayalleri olan Aşık Veysel hayranı bir çocuk. Köyün imamı da dedesi. Küçük Osman, ikisi de yaşlı fakat dünyaya farklı pencerelerden bakan bu karaketerlerin arasında sıkışır. Dedesi sürekli cehenneme gideceksin korkusuyla baskı kurarken, gözleri görmeyen Aşık Veysel, "Allah havada, suda, toprakta nerede görmek istersen orada," gibi telkinlerde bulunur. Saz çalmayı o kadar çok ister ki, annesi "çingene mi olacaksın!", der, babası da marangoz olmasına rağmen sürekli oyalar Osman'ı.

Bir çocuğun hayalleri, yaşam kaygısıyla cebelleşen anne-baba için ne ifade eder?

Hiçbir şey!..

Ayrıca bembeyaz güvercinlerin uçtuğu bir sahne vardı, acımı tazeleyen. Bizim Babişko'ya benziyordu hepsi de.
Hayvan sevgisi küçük kızı ölüme götürdü.

Film 2002, Danimarka-Türkiye ortak yapımı.
Yönetmen: Ömer Kavur.

*****
Bayram geldi, geçti bile, hiç yaşamamış gibi olduk bile. Sırada yeni yıl var, hazırlıklara çoktan başlamıştır millet. Kriz-mriz hak getire, alış-veriş merkezleri, çarşı-pazar, mikrofonu görünce feryat figan etmesine rağmen esnaf, hiç boş kalmıyor. Kırmızı renkli ürünler vitrinleri çoktan süslediler bile. Kırmızıyı sevmeme rağmen kıyafet olarak hiç giyemedim, yakışıyor da ama iddialı buluyorum, nedense. Geçenlerde ilk kez kızların ve arkadaşın zoruyla kırmızı bluz aldım. Yine almazdım da, bugünlerde bir kampanya var hani;

" Kalbini seviyorsan kırmızı giy!" diyor. Kampanyanın kırmızıda direkmesinin amacını tam anlamadım ama ondan etkilendim açıkçası. İyi de oldu, yıllardır yapmadığım birşeyi yaptım, hem de birkaç kez giydim.

*****
Son birkaç haftadır, "Yemekteyiz" yarışmasına takılıyorum, önceleri burun kıvırsam da alışkanlık yaptı bizde, ailecek izliyoruz. Bayrama özel olanı da izledik. Sivri karakterler özellikle seçilmiş olmalı, yoksa hiçbir evsahibi öyle konuklara tahammül edemez, öyle evsahiplerine de. Sonuçta canımlar, cicimler puan verene kadar, ucunda para olan her yarışma gibi önce "ben" diyor ve politik davranıyor her yarışmacı. Benim izlediklerimde hep benim favorim olanlar ve hakedenler kazandı;

"İyiler mutlaka kazanır!" sloganındaki gibi.

Hafızalarda kalanlar ise:

Bitki Uzmanı Sahra Hanım ( 90'lı yıllarda Denizli'de bitki kremleri yapıyordu.), Pasaklı Terkoscu Hasan Bey, becererikli ve titiz Naim(benim favorimdi), ve ortalık karıştıran sevimli gözüken, sonuncu olunca da itiraz eden Kemancı Nil!

*****

Bu yazımda futbol yok, onu akşam yazarım.

Şimdilik bu kadar, herkese iyi pazarlar.

Dönüş yolundaki bayramcılara iyi yolculuklar!


Atatürk ile ilgili resim ve bilgilerin sunulduğu güzel bir takvim hazırlanmış. Bakmak isterseniz:

http://www.ataturktoday.com/2007AtaturkTakvimi.htm



 
Toplam blog
: 480
: 2046
Kayıt tarihi
: 27.03.07
 
 

Üstkimliği ile insan, altkimliği yeterince kalabalık birisi; Eş, anne, öğretmen emeklisi. Doğa, H..