Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ağustos '07

 
Kategori
Anne-Babalar
 

Anamın leçeği

Annemi kaybedeli, 14 yıl oldu.

Kaybettim diyorum. Çünkü bulma şansım hiç yok. Ve asla da olmayacak.

Canım annem ve kaybedilen bütün annelerin ruhları şad, yerleri cennet olsun.

Ben, yemekteki tuz kadar arıyorum rahmetli anamı.

O gittiği günden bu yana, yaşamımda bir eksiklik, lezzetsizlik var. Boşluk var.

Ruhumun ezildiği, yalnızlaştığım zamanlar lezzetsizlik, doruğa çıkıyor.

Gerçek şu: Anamı çok özlüyorum.

Bu duygunun yaş, iş, bulunduğun ortamla asla ilgisi yok. Ben yalnızca insanım.

Sanki renklerimden bir renk eksik, çiçek bahçemde bir çiçek açmıyor. Anam gittikten sonra.

Anamın saçları ipek gibi yumuşak, kar gibi beyazdı. Anam muhacirlik çocuğuydu Kerkük’te dünyaya gelmişti diğer kız kardeşleri gibi. Sonra canım dediği vatanına ve güzel Van’ına geri dönmüş.

Duyguları saçlarında gizliydi. Anlam yüklüydü saçları. Keyfi geldiğinde saçlarını, bir genç kız gibi atkuyruğu örerdi. Başına bir de Leçek bağlardı.

Anamın yüzü, her zaman soyulmuş bir yumurta gibi pırıl pırıl, pürüzsüz, berraktı. Huzur veren nurani, samimi bir ifade vardı ifadesinde.

Komşularımızın kızları bu görünümüne imrenir, “ Hangi kremi sürüyorsun” diyerek kendisiyle şakalaşırdı. Onun makyajı; gülüşü, mimikleri, umutları, sevgisi, heyecanıydı.

Zaman gelir bir kale suru gibi güçlü olur, acılara, sıkıntılara, saldırılara, haksızlıklara meydan okurdu. Zaman gelir bir su olur akardı.

Kimi zaman yıkık evin direği olur, kimi zaman, çözüme, mutluluğa köprü olurdu..

Her anlamda temizliği çok severdi.

Suyla her zaman çok barışıktı, sevmeden öteye suya âşıktı.

Gözyaşları yoldaşıydı. Üzüntüsü de, sevinci de gözyaşlarında gizliydi. Sulu gözlüydü doğrusu.

Yaşadığımız, büyüdüğümüz geleneksel tek katlı, bahçeli toprak Van evimize ruh, heyecan, anlam verirdi.

Anam toprağı da çok severdi. Arası pekiyiydi toprakla.

Toprağımız; vatanımız canımız, ekmeğimiz, arımız, namusumuz derdi. Topraktan geldik toprağa döneceğimizi hatırlatırdı.

Giderdi. Gezerdi Ama hep öz evim öz, memleketim derdi.

Anam, toprak olan kapımızın önünü sokağa kadar her sabah sulayarak süpürür, temizlerdi. Bu uğraşını, temizlik adına, çevre adına görev addeder, huzur bulurdu. Keyif alırdı bu çabasından. Suyla buluşan toprak kokusu bir başka olurdu. Evimizden, sokağımızdan gidenleri yolcu eder, gelenleri karşılardı sulanmış, temizlenmiş, toprak kokusu.

Annemin sofrasına denk gelmişseniz sofradan bir lokma almadan ayrılmanız imkânsızdı. Sofrada aşırı ısrarcıydı. Bu ısrarından asla vazgeçmezdi. Bunun gerekçesini, geçmişini bir hatırasıyla gençlere ve konuklarına ve yarım ağız davet yapanlara öğüt olarak aktarırdı.

Kapısını, yüreğini, ekmeğini yoldan geçen tanımadığı turistte de, sığınmak zorunda kalan kadına da açtığını gördüm. İnsanı sevdiğini öğrendim.

Çağrılan yere erinmez, çağırılmayan yere yerinmezdi.

Aşırılığı sevmezdi. Kin, nefret, kıskançlık sözcüklerine onun kelime hazinesinde yer yoktu.

Kırılgandı, ama kırmazdı. Üzülürdü, ama kızmazdı. Küçük hesaplara yapmazdı.

Sen neşeden haber ver, derdi herkes tanıyor misali pozitif olmayı yeğlerdi.

Evinde kendince bireysel bir vakıf kurmuştu. Tüzüğünü kendisi yazmış, yönetimini kendisi üstlenmişti. Vakfının kaynağı, personeli de kendisiydi. Vakfının sermayesi; inancı, sevgisi, birikimi, dostlukları, paylaşımı yanında; El arabası, kürek, balta, kazma, tırmık, büyük bakır kazan, bakır kevgirleri, tasları, (Kavurma, Pilav, Helva, Su kaynatmak vb işlerde kullanılmak üzere) merdiven vb. çeşitli araç gereçlerden oluşuyordu. Vakfın adresi ise eviydi, yüreğiydi. Komşularının, dostlarının acı ve tatlı günlerinde kolları hep sıvalıydı. Bilge kişiliği, birikimiyle hem işini yapar, hem de yardımcı olan gönüllü gençlere işin inceliklerini öğretirdi.

Günlük hayatına ve işlerine hep okuyarak başlar, okuyarak tamamlardı. Dudaklarında hep kıpırtı vardı. Sosyal olmanın gerekliliğini yineler, teşvik ederdi.

Bazı yasakları anlamsız bulur. Güven, özveri, samimiyet ile sınır çizerdi.

Anam ailesi, yakınları, komşuları ve dostları için doğumla ölüm arasındaki gerçek bir dosttu, yol arkadaşıydı. Akil kişiydi. Hediyeleşmek çok hoşuna giderdi. Ve yeri geldiğinde yapardı. Çam sakızı çoban armağanı misali.

Yaşlı büyük, küçük tanıyanlar ona: “Reyhan Ana” derdi. Çünkü bunu hak ederdi.

Saygı, sevgi, ilgi görür. Çocukları mutlu ederdi.

Helal haram, hakka, hukuka çok dikkat ederdi.

Başkasının derdini dert edinir, başkasının gözyaşını kendi mendiliyle silerdi.

Metanet, sabır, birlik dilerdi.

Zaman gelir, barış-hatır elçisi olur, bir hal-yol eder, mutlaka düğümleri çözerdi.

Leçek: Van’da tülbentten yapılan, günlük işler yapılırken başa örtülen yazmaya denilir.

Anamın Leçeği; namus, ar, güç, onur, kararlılık, güven demekti.

Leçek her yerde açılmaz, her yerde de bağlanmaz.

İyi hatırlıyorum. Yıllar önce mahallemizde komşular arasında, erkekler el- kol hareketleriyle yüksek sesle tartışıyorlardı. Ortam gerginleşiyordu. Adeta tehlike çanları çalıyordu. Yani onarılması güç kırgınlıklar ufukta görünüyordu. Birileri de tartışanları ayırmaya çalışıyordu. Fakat iyi niyetli bu girişimden de sonuç alınamıyordu. O arda yaşça büyük olanlarda sükûneti sağlamak için çabalıyorlardı. Derken birden anamı gördüm tartışmanın ortasında. Tartışan erkeklerin arasına girerek “Allah rızası için durun.” diyordu. Ve ardından başındaki Leçeğini çıkararak, “ Bu Leçeğin hatırına ayrılın, bu münakaşaya son verin.” deyince, bir anda tartışma-kavga adeta donmuş, kesilmişti. Leçek ve sahibinin hakemliğine teslim olunmuştu. Neticede suskunluk hakim olmuş, sinirler yatışmış, sonu göz yaşı ve pişmanlık ile bitebilecek tartışma tatlıya bağlanmıştı. Anamın Leçeği, toplumumuzun, kültürümüzün yüklediği/beklediği işlevi o gün, bir kez daha yerine getiriyordu.

Leçek: Van’ın halk edebiyatında da yer almıştır. Örneğin; hanımlar başlarına gelmiş, üzücü-kırıcı-olumsuz bir olay karşısında sevinen birine “Leçeğim başına/başınıza olsun” Yani benim başıma gelenler seviniyorsan, üzülmüyorsan senin de başına gelsin deyimi kullanırlar.

Bütün annelere/analara sevgiler saygılar.

 
Toplam blog
: 41
: 2320
Kayıt tarihi
: 22.06.07
 
 

Van'da doğdu. Anadol Üniveristesi Sosyal Bilimler, İşletme Fakültesi mezunu. Gazeteci,araştırmacı..