Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

08 Haziran '11

 
Kategori
Anılar
 

Anılara Yolculuk

Anılara Yolculuk
 

İnsanoğlu doğumundan ölümüne kadar tüm yaşamını hafızasına kaydeden her an kayıtta olan bir kayıt cihazı gibidir. Yaşam sürenize bağlı olarak olaylar beyninize istem dışı kaydedilir. Küçük yaşlarda bunu pek fark edemezsiniz. O zamanlarda kaydedilen bilgiler sadece yüzleri tanımaya yardım eden bir bellek gibidir.

Büyürsünüz çocukluğunuzu acı tatlı yaşarsınız belleğinize bilgiler birer birer sıralanır. Artık anı olacak bilgiler depolanmaya başlamıştır. Yaşadığınız çevre, oyun oynadığınız sokak, sevinçleriniz, kavgalarınız, okula başlayışınız, ilk öğretmeniniz, ilkokul arkadaşlarınız, okuldaki anılarınız, ilk aşkınız, yaşamınızdaki ilkler kayıtlara alınmaya başlar.

Ardından ilköğretim süreçiniz bitmiştir. Lise çağınız gelmiştir. Dünyaya bakışınız değişmiştir. Çevre size farklı gelmeye başlamış, geçmişteki büyük mekânlar küçülmüş, çocukluğu küçümseyen, asi bir yapıda, ben büyüdüm edası ile aynayla dost olduğunuz bir dönem girmişsinizdir.

Artık deli döneminiz başlamıştır. Anılar sizin için o an pek anlam taşımaz. Geçmişi pek önemsemez, geleceğe yönelik planlar yapmaya başlarsınız. Çevrenizdeki tartışmalara, ülkenin sorunlarına kulak verir, ailenizdeki sosyal ve ekonomik gelişmelerden etkilenirsiniz. Doğruyu her yerde ne pahasına olursa olsun söylersiniz. Mücadele edersiniz. Kaybetme konusunda çok düşüneceğiniz kavramlar yoktur.

Devrimci ve değişime yönelik bir ruhtur damarlarınızda dolaşan. Çok çabuk etkilenirsiniz ve bazen pek düşünmeden harekete geçersiniz. Bu yıllar bireysel olarak karakterinizin şekillenmeye başladığı, iyi ve kötü niyetli kişilerin çevrenizde dolaştığı bir dönemdir. Ailenizin ve ülkenin en dinamik gücünü oluşturursunuz.

Tabii zaman içinde akan yıllar sizleri de ileri yaşlara taşır. Birden büyüdüğünüzü fark edersiniz. Zaten belli bir yaştan sonra yıllar size sormadan çok hızlı akar gider. Okulunuz biter, askerlik sorumluluğunuz varsa gidersiniz. Geçen zaman içinde iş ve eş peşinde koşarsınız. Evlenirsiniz, ayrılırsınız, çocuklarınız olur veya ölür. Belki torunlarınızı görürsünüz. Dostlarınızı yakınlarınızı kaybedersiniz. Yeni dostlar edinirsiniz. Yaşamın acı tatlı yılları arasında kaybolup gidersiniz. Adeta hayatın taşlı dikenli yollarında sanki bitmeyecek gibi yol alırsınız.

Gülersiniz ağlarsınız. Sevinçlerinizi ve kederlerinizi yakınlarınızla paylaşırsınız. Yaşadıklarınızın muhasebesini yapmadan, hafıza kartınızı geriye sarmadan, adeta kendinizi ölümsüz gibi görürsünüz.

Yaşınız elliyi aşmaya başladığında aynalar çok farklı görünür gözünüze, eğer birde ebatlarınızda değişmişse vay halinize.

Ya kendinizle barışmanın yollarını ararsınız. Ya da sağlık sorunları ve beğenilme korkusu ile açıkları kapatmak için giyim ve makyaj ile kaybettiğiniz güzelliğinizi ve çekiciliği yeniden kazanmaya çalışırsınız. Diyet programları ile boğuşursunuz. Parklarda koşu bantlarında gençliğin iksirini ararsınız. Yeni yüzyılın ortaya çıkardığı diyet sihirbazlarına bel bağlarsınız.

Ne yaparsanız yapın yılların yorgunluğu yüzünüze ve bedeninize vurur. Ancak ruh güzelliğiniz, sevimli yüzünüz, bilgeliğiniz, deneyimleriniz, alçak gönüllüğünüz ile bu açığınız görünmez. Saçınıza düşse de aklar isterseniz her yaşın kendine özgü güzelliğini yakalarsınız ve yaşarsınız. Geçmiş ile geleceği birlikte kucaklamanın hazzına varırsınız.

Bir zamanlar sizin için önem taşımayan, bakıp bir tarafa koyduğunuz anılar, o anıları yaşadığınız dostlar sizin için büyük anlam taşımaya başlar. Kimi zaman bir resim karesinden dalarsınız anılara, o anın başını ve sonunu tüm netliğinizle yaşarsınız. Sararmış resim birden canlanır gözlerinizin önünde. Kimi zaman hüzün içinde kimi zaman geçmişi bir daha yaşamanın sevinci ile gözyaşlarınız süzülür yanaklarınızdan. Adeta o gözyaşları sizi geçmişten bugüne taşıyan yol olur.

Birde yıllar sonra mahalle, okul veya yurt arkadaşlarınızı bir vesile ile görürseniz, ya da sokakta rastlarsanız. O zaman birden bıraktığınız yıllara dönersiniz. Yıllar sonra ilk karşılaşma anı sizde yıllarca görmediğiniz kardeşinize, sevdiğinize kavuşma hissi verir. Yüreğinizdeki hasret boşluğun dolduğunu hissedersiniz.

Geçtiğimiz günlerde yurt arkadaşlarımla 30 yıl sonra bir pilav gününde buluşmanın zevkini yaşarken şöyle bir geçmişe gittim. Onca yıl sonra bedenlere bakarak insanları tanıma da zorlanırken, gözlerin hiç değişmediğini, gülümsemenin aynen kaldığını gördüm.

Arkadaşlarımla ilk karşılaşma anında bir dosta yıllar sonra kavuşmanın heyecanını duydum. Her kucaklaştığım dostum ile adeta anılarıma geri döndüm. Geçen yıllar kadar gençleştiğimi hissettim. Yurdun bahçesinde, koridorlarında, yemekhanesinde arkadaşlarımın o eski halleriyle şen şakrak gülüşmelerini, koşuşturmalarını görür gibi oldum. O gün aramızda olmayanları bile o an aramızda buldum.

Canan, Bülent, Ufuk, Levent, Aydan, Bumin, Alper, Ali Osman, Haluk, Gökhan, Melih, Zinet, Şefik, Tamer, Meftun, Ayhan, Işıl, Enis, Kürşat, Yaşar, Cengiz, Mustafa, Serdar, Funda, Sevgi, Faruk, Efe, Sevgi, Akın, Firuzan ve ismini hatırlayamadığım onlarcası o gün orada hepsi bir ailenin çocukları gibi olmuşlardı. Yurdun bahçesini şenlik havasına çevirmişlerdi. O saçlarına aklar düşmüş o eski öğrenciler gitmiş, bedenler ve ruhlar bir anda 30 yıl öncesine gitmiş delikanlılar ve genç kızlar gelmişti. Yüzlerde o günlerdeki gibi heyecan ve birlikteliğin yarattığı tatlı bir gülümseme vardı. Gerçi aramızda bizden önce ve sonrasındaki arkadaşlarımız da vardı. Ama o an zaman ortadan kalmıştı. Hepsi yurtta bir anda 2011 yılı yaz dönemin insanları olmuşlardı.

Çevreye bakarken kendimi geçmişin yaşanmışlıklarının arasında hissettim. Sanki o eski günlerdeki gibi Bekçi İlyas gece nöbetini bitirmiş gidiyordu. Nöbeti devralan bekçi Faysal abim sert bakışları ile bir elinde çayını yudumluyor, bir yandan bahçeyi gözlüyordu. Anonsçu Muzaffer ve Yusuf kız ve erkek yurtlarında yeni gelen havaleleri açıklıyor, telefonu ve misafiri gelenleri müracaata çağırıyordu. Kızlar erkekler kendi yurt kapılarının önlerine toplanmışlar birbirlerini ve çevreyi süzüyorlardı. Üst kattaki yönetim odasının penceresinde İbrahim Bey, Fatoş Hanım ve ismini hatırlayamadım yöneticiler dikkatli bakışlarla bahçeyi kontrol ediyorlardı.

Geleneksel Pilav için yemekhaneye gittiğimizde her şey eskisi gibiydi. Yemek kuyruğunda aşçılarımız aşçı Veli ve Necdet Tosun’a benzeyen aşçımız oradaydı. Tepsisini alan geçiyordu. Adeta kızlar ve erkekler geçmişin geleneksel yapısı gibi ayrı ayrı oturuyorlardı.

Bizler topluca anılara yolculuk yapıyor gibiydik. Son ayrıldığımız gün gibi çocuklar gibi şendik. Güldük eğlendik. Geçmişi yâd ettik. Ayrıldığımız tarihten sonraki yolculuğumuzu dile getirdik. Geçmişten bugüne kadar olan yaşadığımız bilgi boşluklarımızı kapattık. Birbirimizden ayrıldıktan sonra aradan geçen 30 yılda acı ve tatlı yaşadıklarımızı anlattık. Kah güldük, kah hüzünlendik. Aramızda bulunmayanlar ile ilgili hatıralarımızı tazeledik.

Kısa günün sonunda anıların o tılsımlı bulutundan çıkıp bir daha ki sefere buluşmak üzere sözleştik. Bu yolculuğun fotoğraflarını yeni yüzyılın büyülü buluşma ortamı facebook’un sayfalarına geçirdiğimiz anları anımsamak için resmettik.

Günün sonunda ayrılık vakti gelip çatmıştı. Kendi dünyalarımıza geri dönmek zorundaydık. Tatlı bir hüzün ile anı yolculuğumuzun o büyük gemisinden indik. Artık zamanda yolculuğumuz sona ermişti. Yaşadığımız güzel gün çok çabuk bitmişti. Yüzlerdeki tebessüm ayrılık hüznüne dönmüştü. Son ayrıldığımız gibi her birimiz şehrin, ülkenin ve de dünyanın farklı noktalarına dağılacaktık. Ama yine de dostları görmenin mutluluğu içinde Ankara’nın sokaklarında kaybolup gittik.

Biliyorum ki yaşı küçük olanlar için şu an yaşanlar pek etkileyici olmayabilir. Dost biriktirmenin anlamı yıllar sonra hissedilmektedir. İleri yaşlarda dostlarla bir araya gelmek ve anılara yolculuk bir yaşam sevincidir. Anılardaki dostlarla yıllar sonra bir arada olmak ruhu adeta yenilemektir.

Bir araya gelen dostlar bilirler ki yalnız değillerdir. 21 yüzyılın en büyük hastalıklarından biri olan yalnızlık onların sorunu olmaktan çıkmıştır. Artık onları seven ve anılarında yer verip anlatan, facebook sayfalarında bile olsa arayıp soran, çekilen video ve resmilerle o anları ölümsüz yapan dostları ve sevenleri vardır.

Lütfen sizde bugün kendinize bir iyilik yapın, unuttuğunuz dostlarınızı bir bir sorun, bulun ve arayın. Geçmişi anmanın mutluluğunu birlikte yaşayın.

Dilerim ki çok sayıda güzel dostlarınız olsun. Dostlarınızla yaşam sevinciniz bir ömür boyu sürsün.

 
Toplam blog
: 416
: 790
Kayıt tarihi
: 19.02.10
 
 

Tarım, Gıda, Ormancılık, Çevre, Örgütlenme ve Proje konularında çalışmalarda bulunmaktayım. Öncel..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara