Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ağustos '11

 
Kategori
Deneme
 

Aracı olmanın dayanılmaz ağırlığı

Güzin Abla'nın bugünkü yazısı, bir okurunun geçen haftaki mektubuna hitaben başka bir okuru tarafından yazılmış bir yanıttı. İlk mektubu okuduğum için, bugünkü yazının o okura yanıt olduğunu başlığından anladım.

Evli ve çocuklu genç bir kadın, henüz yeni evli sayıldıkları halde kocasının ilgisizliği, kabalığı ve küfür alışkanlığı yüzünden ondan soğuduğunu ve kendisine ilgi gösteren başka bir adama gönlünün kaydığını söylüyordu. Sonra da, bu yaptığının yanlış olduğunu anladığını ve o adamı bırakıp kocasına döndüğünü, ona yeniden âşık olmak istediğini ekliyordu. Fakat bir sorunu varmış; en yakın arkadaşı, sırdaşı olan genç bir kadın arkadaşı, onun başkasına ilgi duyduğunu ve görüştüğünü öğrenince karşı çıkıp arkadaşlığını bitirmiş. Mektubu yazan kadın da üzüntüsünden kahrolmuş ve arkadaşı onu affetsin diye Güzin Abla'ya uzun bir yakarış yazmış. Çünkü arkadaşı, Güzin Abla'nın sıkı takipçisiymiş, mutlaka okur diye düşünmüş. Nitekim düşündüğü gibi okumuş arkadaşı ve bugün de yanıtını göndermiş. "Asla affetmem!"

Kendince nedenleri var, sıralamış bir bir. Ama ben onların nedenleriyle ilgilenmiyorum.

Benim ilgimi çeken, insanların duygu ve düşüncelerini, neden direkt değil de bir aracı yoluyla karşısındakine iletme çabasında oldukları.

Bazı durumları anlayabiliyorum, çaresizlik mesela; bu örnekteki kadın her yolu denediğini, başka çaresi kalmadığını yazmıştı. Doğrudur, her yolu denemiştir belki, bundan başka çıkar yol da bulamamıştır. Ama yanıtı yazan kadını okuyunca biraz da kandırmaca yaptığını düşünmeden edemedim. Sadece okuyanları ve arkadaşını değil, kendini de kandırdığını düşündüm.

Başka nedenleri de var aracı kullanarak derdini anlatma çabasında olmanın.

Korkmak, sorumluluk almaktan kaçınmak gibi.

Bana çok olur, genç ya da yaşlı fark etmez, arkadaş veya akrabamdan birileri oldurmak istediği konularda aracı olmamı isterler. Sanırım fazla yumuşak başlıyım, onlar da bunu biliyor ve çekinmeden isteyebiliyorlar. Fakat işte öğreniyorsun yavaş yavaş hayır diyebilmeyi. Yaşlı ve değer verdiğim insanlara hâlâ karşı koyamıyorum ama, gençler ve fazla samimi olmadıklarımı geri çevirmeyi becerebiliyorum artık çok şükür.

Çünkü ben kimseyi hiç bir işimde aracı olarak kullanmam, sevmem. Bir şey isteyeceksem, güç bir istekse bile bu, tüm gücümü toplar kendim konuşurum. Biriyle aramda bir sorun var diyelim ya da o kişinin davranışının değişikliğinden öyle hissettim; gider yüzyüze konuşurum, sorarım 'neden' diye. Yüzyüze konuşamayacak kadar zorsa istek ya da sorunum, yazarım en azındanona, olur biter.

İşte bu yüzden anlayamıyorum böyle davrananları. Yoksa çok dar mı bakıyorum konuya?

Bugün anlattıklarıma benzer bir olay yaşadım, Güzin Abla köşesini de okuyunca yazmak kaçınılmaz oldu.

Ohh, rahatladım:)  

 
Toplam blog
: 314
: 1210
Kayıt tarihi
: 07.08.11
 
 

Üsküdar İstanbul doğumluyum ve halen burada yaşıyorum. Okumak, yazmak ve seyahat etmeyi çok seviyor..