Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ekim '09

 
Kategori
Öykü
 

Arkadaşım eşek!

Arkadaşım eşek!
 

fotzilla.com


Çerçici dayı dışında pek satıcı uğramazdı mahallemize. Sırtından iki yana sarkan heybenin üzerine kurulmuş adamı taşıyan çelimsiz eşeğe çok acırdım! Bahçemizdeki çağla ağacından koparttığım yaprakları ona yedirmek çok hoşuma giderdi. Avucumu yaladığında gıdıklanır, kıkır kıkır gülerdim. Dönüş zamanı geldiğinde ise hayvancağız benden ayrılmak istemezdi. İnlemeyi andıran anırtısına çok üzülürdüm. Adamın karnını tekmelemesiyle susardı zavallıcık!

Haftaya daha fazla yaprak toplamalıyım derdim.

Ancak o zaman bir katır kadar iri ve çok kuvvetli olabilir, belki de adamı sırtından atabilirdi.

Kaçardı bu zalim adamın elinden, biz ona daha iyi bakardık!

Çerçici dayının geldiği gün hava kararana kadar eve girmezdik.

Taa ki, “eski naylona keçi boynuzuuu” anonsunu duyana kadar...

Bu sesi duymayı beklerken alaburus saç traşımın meydana çıkardığı kepçe kulaklarım pencerenin camına adeta yapışırdı !

O an gelip çattığında ellerimi çırparak merdivenin dik basamaklarından aşağıya uçardım adeta!

Sanki fareli köyün kavalcısı çağırırdı beni. Sesin geldiği yöne doğru hızla koşardım.

Adam ve eşeğini her defasında olduğu gibi karşı tepenin eteğinde biz müşterilerini beklerken bulurdum .

Toza bulanmış heybesindeki keçi boynuzu ve kırık leblebilerden almak en çok biz çocukların ilgisini çekerdi.

Çünkü alışveriş için ille de paramızın olması gerekmiyordu.

Eski naylon terliklerden sadece bir tekinin karşılığında bile ceplerimiz dolardı!

Öyle ya çok zaman harçlık nedir bilmezdik.

Ama alışveriş yapacak bir parça malzemeyi her zaman hazır bulundururdum.

Günün bu saatleri babaların çoktaan iş başı yaptığı annelerin ise komşu gezmesinde lak lak yaptığı vakitler olurdu.

Saatler öncesinden belime yerleştirdiğim terlik karşılığında aldıklarım bana ve arkadaşlarıma yetiyor da artıyordu bile..

Arkadaşlarımın paylarından geri kalanları cebime indirdiğim an oradan uzaklaşırdım..

Benden büyük abilerin cebimi tamamen boşaltmalarından bıkmıştım çünkü.

Kaçışım bol yapraklı söğüt ağacının altında son bulurdu, çimlere uzanıp o çok özlediğim ziyafete başlardım!!!

Eski model arabaların ön pancurunu andıran dişlerim o bayat yemişlerin müptelası olmuştu sanki!

Halbuki tadı ve kokusu çürük bir tahtadan farksızdı!

Yine de bu zevki tatmak uğruna annemin yepyeni tokalı terliğini bile vermekten çekinmemiştim.

Çocukluk işte!!

 
Toplam blog
: 1021
: 1607
Kayıt tarihi
: 19.10.07
 
 

Çok eski olmayan bir tarihte tıpkı sizler gibi Melek'lere gülümsermişim uykulu hallerimde!  ..