Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

14 Ocak '15

 
Kategori
Sinema
 

Aşk Hikayesi

Aşk Hikayesi
 

Film: Love Story (1970)

Tür. Dram

Puan: 10 üzerinden 8

Dram severlerin mutlaka izlemesi gereken bu film Türk sinemasının şifrelerini çözmek adına büyük değere sahiptir. Müziğiyle romantik filmler literatürünü baştan yazmış olan bu filmde işlenen konu eminim filmi dikkatli izleyecek olursanız sizi şok edecektir.

Filmde zengin bir iş adamının oğlu fakir bir kızı sever. Babası bu duruma ayrı dünyaların insanları oldukları için karşı çıkar. Mirasından ve paradan mahrum bırakır. Oysa delikanlı aşkı uğruna hepsini elinin tersiyle iter. 

Bir başka ifadeyle zengin oğlan fakir kız hikayesi... Şimdi diyebilirsiniz ki bu konunun neresi orijinal, neresi önemli? Filmin çekilme tarihi 1970, buna dikkat etmek gerekiyor. Bizim Türk sinemasında 3 aşk filminden 3ünün de aynı konuyu işlemesi furyası ise 80'lerde başlıyor. 

Yani aslında bu konu sinema tarihinde bu meseleye değinmiş ilk konu olma özelliğini taşıyor. Bizim sinemamız ise sadece bu konuyu araklayıp, çeşitli kombinasyonlarını yapıp piyasaya süren kopyacı bir sinema olmaktan öteye geçememiş. Bu film bunun ispatı.

Bu filmi izleyene kadar "Neden sürekli Baykal Kent fabrikatör, Ediz Hun fakir (Bazen zengin) çocuk, Belgin Doruk, Filiz Akın veya Türkan Şoray da hep Ediz Hun'un tiynetine ters bir dünyanın insanıdır? diye merak ederdim. 

Bizde zenginlik denilince hep babanın fabrikatör olması anlaşılmaktadır. Filmlerimiz bunu hep böyle işlemiştir nedense. Oysa Love Story'de zengin bir ailenin insanın zihnine daha normal olarak nasıl adapte edilebileceğini göreceksiniz.

Bizdeki zalim ancak zengin baba "Kroyum ama para bende" tadında işlenmişken Love Story hikayesinde "Babadan soylu" bir zengin profili resmedilmiştir. Bu ve benzeri özellikler uzar gider sinemamızla Hollywood arasında. Velhasıl kelam resmen berbat kopyalamışız Hollywood'u. Bizdeki tüm ilişkiler vıcık vıcık, adamlarda ise daha akışkan ve "yaşanası" duruyor. 

Bir batı ülkesi olan Amerika'da çekilmiş olan bu film bir doğu ülkesi olan bizim için bile sıcacık dururken, Türk sineması bize ait olmasına karşın sinemamızdaki yapmacıklık resmen beyne zarar bir etki yaratmaktadır.

Neyse, bir de çekim tekniklerine değinmek istiyorum. Bu ayrıntıyı gördüğünüzde de şok olacağınıza eminim. Hareketli el kameralarının bayağı yoğun şekilde kullanıldığı bu filmde günümüz robot kameraların sağladığı o hareketsiz görüntü yerine sarsıntılı bir görüntüyle karşılaşıyorsunuz.

Bu normalde bir kalitesizlik alametidir. Ancak filmin çekildiği yıl 1970! Yani bizim aynı teknolojiyle nispeten benzer filmler çekmemizden yaklaşık 15 yıl önce... Bu da Hollywood ile aramızda hiçbir efekt gerektirmeyen bir duygusal film çekme konusunda bile en az 15 yıllık fark olduğunu gösteriyor.

Tabi bu fark bugün çok daha açılmış durumda... Bugün Hollywood sinemasındaki dramların kalitesini yaklaşık 30 yıl geriden takip ediyoruz. Biz mi çok yatıp uyuduk yoksa Hollywood mu vites değiştirdi bilinmez ama biz şu anda Hollywood'un 1980'lerindeki seviyelerde bir yerlerdeyiz. İster kızın ister kabul edin durum bu.

Efendim yeterince uzattım sanırım. Tüm aşk filmlerinin atası sayılabilecek bu efsanevi filmi izlemenizi öneriyorum. Bizim siyah beyaz bile doğru dürüst film çekemediğimiz yıllarda adamlar renkli ve bugün bile izlerken gözlerinizi rahatsız etmeyecek çok muntazam bir film çekmişler.

Bugün bile gözlerinizin dolmasını sağlayacaktır eminim. Ayrıca bu filmi izlediğinizde, Türk sinemasının 80 ve 90lar arasında çekilmiş yüzlerce benzer senaryolu filmi izlemiş gibi olacaksınız. Bu aslını izleyerek yüzlerce kopyası hakkında fikir sahibi olabileceksiniz.

Şimdiden iyi seyirler. 

 
Toplam blog
: 352
: 2915
Kayıt tarihi
: 05.06.10
 
 

Jack Amca, düşünsel dünyasındaki gelişmeleri dışa vurmak niyetiyle başladığı yazı yazma sevdasına..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara