Aşk ve Öbür Cinler/ Gabriel Garcia Marquez

Bugün dünyaca tanınmış, kitapları en çok okunan (Yüzyıllık Yalnızlık- 10 milyon ) yazarlardan biri Kolombiya asıllı Gabriel Garcia Marquez'in "Aşk ve Öbür Cinler" isimli kitabını seçtim. Yazarın en çok satan 1982 Nobel Ödülü "Kırmızı Pazartesi" ve "Bir kayıp Denizci" isimli romanlarını daha önce okumuştum. Ülkemizde de tanınan ve kitapları sevilen bir yazar. Okuyucu ile arasında fantastik bir bağ oluşturmayı başarmış yazarlardan biri diyebilirim. Kitapları her kişiye göre farklı etki bırakabilir. Örneğin ben "Kırmızı Pazartesi" romanının "Benim Adım Kırmızı" dan sonra okumuştum ve hiç beğenmemiştim:

-Bir de Nobel ödülü almış bu kitap, bizim kırmızı daha güzel, diye küçümsemiştim. Yıllar sonra bizim kırmızı da ödül aldı. Edebiyat açısından bakıldığında bizim bazı yazarlarımız onlardan hiç eksik değiller. Tanıtım ve pazarlama  ya da özgünlük eksiğimiz var.

Okuduğum Tarih:14-23.9.2003
Aşk ve Öbür Cinler-Gabriel Garcia Marquez
Çeviri :İnci Kut
Can yayınları-6.Basım (ilk Basım-1994)

Kitabın Konusu:

Konu bakımından ilginç, ama anlatım fazlaca ayrıntılı olduğu için zaman zaman insanı sıkıyor. Doğaüstü güçler ve cinler anlatılıyor. Bu tür konulardan hoşlananlar için güzel bir kitap diyebilirim. Ama sevmiyorsanız sıkılabilirsiniz.

Kahramanımız sevgisiz ve anne-baba şefkatinden yoksun büyüyen Sievra Maria. Öykü şöyle başlıyor; eski bir mahzenin kazı çalışmaları yapılırken üzerinde hala görkemli kızıl saçları bulunan bir kafatası bulunur. Bu saçlar tam 22 metre 11 cm. uzunluğundadır. Yazar bu ilginç olayı babaannesinden dinlediği bir öykü ile birleştirip bu romanı ortaya çıkarır.

Sierva Maria, zengin bir ailenin çocuğudur. Parayı çok seven annesi ve yıllar önce ruhundan vazgeçmiş babası ile birlikte sevgisiz bir ortamda büyümüştür. Evlerinde çalışan Afrikalı kölelerle birlikte büyür, onların dilini konuşur, onların dinini benimser, onlar gibi yemek yiyip, onlarla birlikte dans eder. Zaten kendine özgün bir garipliği olan bu kızın , bir de kölelerin gizemiyle birleşince bu özellikleri, Sierva gözle görülmez bir varlık haline gelir.

Kuduz salgınını çok olduğu zamanda bir köle ile pazarda gezerken kuduz bir köpek tarafından ısırılır. Çevresinden bu olayı gizleyen annesine karşın, babası merhametle kızına sarılır. Ama Sierva babasına karşı hırçın ve sevgisizdir hala. Kuduz hastalığının tedavisinin yanlış yapılması ve iyileşmenin imkansızlaşması ile birlikte aile onu manastıra bırakır. Sevgisiz büyüyen Sierva burada cinini çıkarmak için görevlendirilen rahip Delaura ile yasak aşk yaşamaya başlar. O ilk ve son aşkıdır. Rahip onu anlayan ve içinde cin olmadığını fark eden ilk kişidir. Genç kızın bu saf ve temiz aşkına rahip de karşılık verir.

Yayınevi Notu:

Ustalık döneminin doruklarında dolaşan Gabriel Garcia Marquez'in, gençliğinde, günlük bir gazetenin muhabiriyken tanık olduğu bir olaydan yola çıkarak yazdığı bu roman, 1994 yılında ilk kez yayımlandığında hem dünyada hem Türkiye'de çok ses getirmişti. Çok eski bir manastırın yıkıntıları üzerine, beş yıldızlı bir otel yapılacaktır. Manastırın mahzenindeki mezarlar kazılıp boşaltılırken, bir mezarda bakır rengi canlı bir saç yığını bulunur. Bu gür saçlar çekilip çıkarılmakta, ama bir türlü sonu gelmemektedir; sonunda hâlâ bir kız çocuğunun kafatasına yapışık son saç telleri de dışarı çıkar. O harikulâde saçlar yirmi iki metre, on bir santim uzunluğundadır. Gabriel Garcia Marquez, yıllar önce tanık olduğu bu ilginç olaydan yola çıkarak, çocukluğunda büyükannesinden dinlediği bir köpek ısırması sonucunda kuduzdan ölen küçük bir kızın masalını birleştirerek olağanüstü güzellikteki bu yeni romanını yazmış. İnci Kut'un İspanyolca aslından büyük bir özenle Türkçeye çevirdiği Aşk ve Öbür Cinler, bu ünlü yazarın yarattığı büyülü gerçekçiliğe yeni bir örnek.